Ulu önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Türkiye Cumhuriyetini kurduğunda, mağlup devletler planlarından vazgeçmediler. Önce Atatürk’ü öldürmenin yollarını aradılar. Sonra adım adım planlarını hazırladılar.
Atatürk; Hüseyin Hakkı Kahveci’nin “ATATÜRK’ÜN KATİLLERİ” kitabında anlatıldığı şekilde 10 Kasım 1938 de, öldürüldü. Ardından hazırlanan planlar adım adım devreye girmeye başladı. İlk önce, Atatürk’ün de yakın çalışma arkadaşları olan; Dış işleri Bakanı, İç İşleri Bakanı, Milli Eğitim Bakanı görevden alınıp, yerine bu planlara uygun kişiler getirildi.
Halkı birbirine sıkı sıkıya bağlayan ana formülün Atatürk İlkeleri olduğunu biliyorlardı.
1- Cumhuriyetçilik,
2- Halkçılık,
3- Devletçilik,
4- Milliyetçilik,
5- İnkilapçılık ( Devrimcilik),
6- Laiklik.
Atatürk; bu ilkeleri ortaya koyarken halka bir tek şeyi anlatmaya çalışmıştı ve kendi döneminde bunu başarmıştı. Bu ilkelerin tamamını özümsersen hiç bir güç seni parçalayamaz ve yok edemez demek istemişti. Küresel düşmanlar tam da buradan bizi vurdular. Bir ülkeyi yok etmek için, önce halkı parçalamak gerekiyordu. Kurulan ya da kendi elleriyle kurdurulan partilerin finans kaynağı oldular. Ülkeyi partiler, partileri ise küresel güçler yönetmeye başladı.
Önce Atatürk’ün ilkelerini parçaladılar. Sağcı, solcu, milliyetçi, devrimci, halkçı, laik, anti laik, devletçi, kapitalist partiler kurdular. Sonra bu partiler eliyle Türk halkını bölerek kutuplaştırıp, bir birine düşman ettiler. Ülkede; Liselerde, üniversitelerde okuyan pırıl pırıl beyinlere sahip, bu gencecik fidanlar, partilerin kışkırtmasıyla bir birine kurşun sıktı. Ölen de vatan diye öldü, öldüren de vatan diye öldürdü. Atatürk’ün devlet yönetim sistemi unutturulup, ülkeyi; faşizm, komünizm, kapitalizm, sosyalizm, liberalizm gibi ithal izm çöplüğüne çevirdiler. Zamanla toplumun eğitim sistemi, sosyolojisi, ahlağı allak bullak edildi. Toplum cahilleştirildi. İnsanlar futbol fanatizmi gibi siyasi partilere fanatikleştirilip ardından hukuk sistemini çökerttiler. Ekonomiyi çökertip, insanları önce 1 ekmeğe muhtaç hale getirip sonra o ekmeği uzatarak cahil halkı kendilerine köle yaptılar.
İktidarı da, muhalefeti de aynı küresel güçler yönetiyordu. Siyasi partilerin tümü aynı merkeze hizmet ediyordu. Halka hitap eden medyada birbirlerine hakarete varan sertleşmeler, kamera kapandıktan sonra ise meclis sofralarında aynı masada şakalaşarak yemeklerini yiyorlardı. HALK UYUDU. Ahlak öyle çökmüştü ki, ortaya dökülen yanlışlar, kusurlar, yolsuzluklar ve hırsızlıklar bile cahil halkta normalleşmeye ve kabul görmeye başlandı. Kurumları; tarikatlar, cemaatler hatta mafyalar sarmaya başlandı. HALK YİNE UYUDU.
Biz Türk’üz, Türk Milletiyiz, siyasi partilerin bu oyunlarına kanmayın, Bizi birbirimizden bölmeye ve bizi kutuplaştırmaya çalıştıkları sağcılık, solculuk, alevilik, sünnilik vs gibi her türlü ayırımı bir yana bırakın ve şerefli cephede birlik olalım dedik. Bazılarınız hala uyanmadı.
2006 yıllarında ABD eski dış işleri bakanı Condoleezza Rice; Büyük orta doğu projesi (BOP) kapsamında ortadoğu’da 22 ülkenin sınırlarını değiştireceğiz derken, BOP eş başkanlığını üstlenen bir liderimiz alkışlarla karşılandı. Bu proje ile milyonlarca insanın öleceğinin, ülkemizin mülteci akınına ve ortadoğunun bütün teröristlerinin toplanma merkezine dönüşeceğini kimse düşünmedi. HALK YİNE UYUDU.
Tüm bu konularda sosyal medyanın bütün platformlarında sizleri uyardık.
Uyanmadınız. Tekrar uyarıp sizi utandırmayacağız.
Atatürk, bu ülkeyi dizayn ederken, üst üste koruma kalkanı yapmıştı. Cumhurbaşkanı hata yaparsa, meclis; meclis hata yaparsa, hukuk sistemi ve Anayasa Mahkemesi; Anayasa Mahkemesi de hata yaparsa, Türk Silahlı Kuvvetleri vardı. Bu ülke de hedeflenen her şeyi yapabilmeleri için bu koruma kalkanlarının ortadan kalkması gerekiyordu. Bunun için de sistemi değiştirmeleri gerekiyordu. Önce uydurma davalarla TSK’yı işlevsiz hale getirdiler, ardından tek adam sistemini getirerek meclisi de işlevsiz hale getirdiler. Sonra hukuk ve eğitim sistemini çökerttiler. Ardından ekonomiyi de bitirip insanların ekmeğinden başka bir şeyi düşünmemesini sağladılar. Biz yine uyardık.
Uyanmadınız. Tekrar uyarıp, sizi utandırmayacağız.
Kırmızı halılarla karşılanıp, Mehmetçiğe selam verdirttikleri Barzani’nin peşmergeleri, sınırlarımızdan suriye’ye geçerken; Barzani’nin Yahudi kökenli olduğunu, hedeflerinin arada bir kürt devleti ile önce akdenize açılmayı ve ardından israille birleşmeyi hedeflediklerini, Suriye nin İsrail ile aramızda tampon bir devlet olduğunu ve islam ülkeleri açısından israile karşı bir güç olduğunu, ABD nin bu peşmergeleri eğitirken asıl hedef Anadolu olduğunu da söyledik.
Uyanmadınız. Tekrar uyarıp, sizi utandırmayacağız.
Yunanlılar ege denizindeki bize ait adalara el koyarken, sonra silahlanmaması gereken tüm adaların silahlandırılıp, namluları ülkemize çevrilirken, sınırımıza 30 km mesafedeki dedeağaç’a üs kurulurken asıl hedefin Türkiye Cumhuriyeti olduğu konusunda sizi yine uyardık.
Uyanmadınız. Tekrar uyarıp sizi utandırmayacağız.
Tam 5 yıldır sizleri, Hüseyin Hakkı Kahveci’nin UYANIŞ kitabı ile, youtube’den videolarla ve sosyal medyanın tüm mecralarında 3. Dünya savaşı geliyor dedik ve sizi uyardık.
Uyanmadınız. Tekrar uyarıp sizi Utandırmayacağız.
Bize diyorsunuz ki, Birlik olmak için size geldiğimizde bizden aidat istiyorsunuz. Oysa Partiler aidat istemiyor. Bizde diyoruz ki, partilerin finansörlüğünü küresel güçler yaptığı için onlar anında teşkilatlanıyor ve üyeden aidat zorunluluğu olmuyor. Biz ise Vatan dediğimiz için o küreselcilerin karşısında hareket ediyoruz ve açtığımız ocakların kira, stopaj, elektrik, su, gaz gibi giderlerini kendi üyelerimizden aldığımız aidatlarla karşılıyoruz.
Tüm konularda sizi bu güne kadar uyardık. Ya küresel güçlerin kölesi olmaya razı olacaksınız, ya da bu vatanın kurtuluşunda elinizi taşın altına koyacaksınız.
Ancak son bir konuda sizi uyaracağız.
Ülkenin şu an içinde bulunduğu, ekonomik, sosyal, hukuksal ve siyasal kriz ile; tarikatlar ve cemaatlerce talan edilmiş kurumların ülkeyi yöneten mevcut siyasi parti ve muhalefette yer alan mevcut siyasi partilerce düzeltilmesi mümkün değildir. İhtimal içinde yer alan iç savaş ya da dış savaş durumunda bu siyasi yapıların çökerttiği kurumlar ve kutuplaşmış toplum ile ülkeyi kurtarmak yine mümkün değildir.
Asıl mümkün olan ise; bütün Türk halkının; kendilerini kutuplaştırmış olan siyasal kimliğini ve mezhepsel kimliğini çöpe atıp, Atatürk ilkeleri doğrultusunda ve bu ilkelerin tamamını özümseyerek, Atatürk Devlet Yönetim Sistemi ile yönetilecek bir yapıda birlik olmasıdır. Bu yapı mevcuttur. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkının düştüğü bu sıkıntıdan kurtuluşu için, hiçbir siyasal ve mezhepsel ayırım yapılmaksızın bütün Türk halkını bir çatı altında birlik olmaya davet etmektedir.
Türk; titre ve kendine gel. UYUMA!!! UYURSAN ÖLÜRSÜN. UYUYAN MİLLETLER YA YOK OLUR, YA DA ESARET ALTINDA UYANIR. Atatürk’ün gençliğe hitabesini oku, anla ve NE MUTLUKİ TÜRKÜM sözleriyle gel.
Kurtuluş için birliğin adresi ATABEY19 GENÇLİK KÜLTÜR OCAKLARI.
Saygılarımla