Türkiye’nin, NATO’ya girmesi ile birlikte; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve Türk halkına sinsice, haince bir tuzak kuruldu. Tuzağın adı İstanbul.
NATO’ya girdiğimiz günden itibaren dışarıdaki küreselciler ile içerideki siyasal ve bürokratik işbirlikçileri aracılığı ile tuzağın ilk adımlarını İstanbul da atmaya başladılar.
Gerek destek adı altında, gerekse talimatlarla, yatırımların en büyük payını İstanbul’a ayırdılar. O günden bu yana ülke sanayisinin neredeyse yarısı, İstanbul’a kuruldu. Finans merkezi İstanbul oldu. Ordu tersanelerinin % 70’i İstanbul ve Marmara denizine kuruldu. Taşı toprağı altın dediler. Ülkenin bütün illerinden göç aldı.
Modernliğin adresi İstanbul,
Finansın Merkezi İstanbul,
Sanayinin Merkezi İstanbul,
Ekonominin, ithalat ve ihracatın kalbi İstanbul,
Ülke Nüfusunun ¼ ü ( Dörtte biri ) İstanbul.
Şimdi bir de madalyonun diğer yüzü var. Dünyanın en tehlikeli fayları üzerine yer alan bir İstanbul. Denetimsiz ve çarpık bir yapılaşmayla kurulmuş bir İstanbul. Anadolu’nun diğer illeri ile sosyal ve kültürel bağları kopmuş bir İstanbul.
Artık Türk halkı uyanıp kendine gelmeli. Görmeli bazı gerçekleri.
Bunun adı komplo teorisi olamaz. Her şey göstere göstere geliyor. Etrafımız sarılmış, güneyimizde yaşanan deprem ve depremden sonraki senaryo ortada. Orada yaralar sarılmaya başlanırken, en büyük darbe İstanbul’a gelebilir.
Ne mi olabilir?
Beklenen deprem ya da bir işgal durumunda, Ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu kaybedebiliriz, Ülkenin deniz kuvvetleri tamamen yok olabilir. Finans çöker. Ülke sanayisinin yarısı yok olur. İthalat ihracat biter. Ekonomi felç olur, Ülke ekonomik olarak iflas eder, Kısacası İstanbul’un bitmesi demek, Türkiye’nin bitmesi demektir.
Oysa bizi kıskanan Almanya ya baktığımızda, nüfusları bize denk. Sanayi bütün şehirlere dağıtılmış durumda. Ülke şehirlerin ortalama nüfusu 2 milyonu geçmiyor. Şehirler arası göç yok. Sanayi ve kalkınma ülkenin her köşesinde eşit. Modernizasyon eşit, eğitim eşit. Şehirleri geçin köyleri dahil aynı durumda.
Şimdi soruyorum; altındaki o tehlikeli deprem faylarına rağmen, ülkenin bütün sanayisini, finansını tek bir şehre kaydırmak, ülke nüfusunun dörtte birini bu şehre çekmek, ordunun tersanelerinin yüzde yetmişini bu şehre ve etrafına doldurmak, bu ülkeye ihanet ve tuzak değil de nedir ?
Saygılarımla
Ercan Çamalan