SON DAKİKA

Özgürlük Kanatlarda Değildir -2

Bu haber 18 Temmuz 2022 - 1:17 'de eklendi.
Abone ol

Kral Minos tek bir olay yüzünden böylesine çılgına dönmemişti aslında. Atina’dan sürülüp Girit’e gelen ve onu dostça karşılayan Daidalos’un önce biricik karısı Pasiphae’ye maket inek yapması, labirentten kaçış için Theseus’a ipucu vermesi, Theseus’un üvey oğlunu öldürüp kızını kaçırıp ihanet etmesinin suçlusu olarak Daidalos’u görmüştü. Daidalos ve oğlu İkarus kendi yaptıkları labirente hapsedilmiştir. Daidalos, savaşçı Theseus’a verdiği ipucunu labirentten çıkmak için denemiş fakat başarılı olamamıştır. Belki bu durumda, hayat size doğru şansı bir kere verir, o şansı kimin kullandığına bakmaksızın ya da terzi kendi söküğünü kendi dikemezmiş demek doğru olabilir. Siz hangisini tercih ederseniz o dur çünkü ne yapsa baba ve oğul labirentten çıkamaz. Ta ki bir gün Daidalos, kuşları gözlemleyerek onlardan esinlenmiş, labirentten çıkmak için aklına bir fikir gelmiştir. Kuşların uçmasını sağlayan kanatlardan yapabilirse ancak o şekilde dışarıya çıkabileceklerdir. Yine bazı söylenceye göre ise Kral Minos, hem olan olaylar karşısındaki kızgınlığı sebebiyle hem de labirentin nasıl yapıldığına dair bilgilerin halka yayılmasını önlemek amacıyla Daidalos ve oğlu İkarus’u kuleye kapatır. Hem deniz yolunu hem  de kara yolunu sıkı bir şekilde denetleyen Kral Minos’tan bu yollarla kaçamayacağını anlayan Daidalos ise kuşlar gibi gökyüzünde uçarak kaçabileceklerini düşünmüştür. Her iki söylencenin sonucu da değişmez. Düşen kuş tüylerini toplayarak, küçük tüyden büyük tüye iplerle bağlayarak kanat oluşturmuştur. Yaptığı bu kanatları balmumu ile sabitleyerek yapıştırır ve tıpkı bir kuş gibi rahatça uçabilmelerini sağlar. 

Daidalos, oğlu İkarus’a nasıl bir şekilde uçulacağını öğrettikten sonra hazır hale gelmişlerdir. Yalnız bu süreçte Daidalos, oğlu İkarus’a ”eğer çok yüksekten uçarsan güneşin sıcaklığıyla kanatlarındaki balmumu erir, çok alçaktan da uçarsan denizin nemi kanatlarını ıslatır” diyerek tembihlemiştir. Baba ve oğul uçmaya başlamış ve sonunda özgürlüklerine kavuştuklarını sanmışlardır. Özgürlükleri İkarus’un uçarken kendisini durduramadan daha çok yükselme isteğiyle kısa sürmüştür. Babasının verdiği öğütleri unutarak, uçmaya kendini kaptırmış, daha çok yükseldiğinde ise güneş tanrısı Helios kendisinin hor görüldüğünü düşünerek kanatlarındaki balmumunu eritmiştir. Eriyen balmumu yüzünden bir anda kendini düşerken bulan İkarus, sonunda denize düşmüş tüm çırpınmalarına rağmen boğulmuştur. Bugün Ege Denizi’nde bulunan Sisam Adası’nın güneyi ve Bodrum açıklarının kuzeyinde bulunan bölgeye İkarian Denizi ismi verilmiştir. Sisam Adası’nın yakının da ise İkaria Adası bulunmaktadır. İşte Daidalos’un küçük oğlu İkarus’un düştüğü ve boğulduğu deniz tam olarak burasıdır.

Sonu acıyla biten bu hikayeyi meşhur ressamlar Hans Bol, Peter Paul Rubens, Henri Matisse, Marc Chagall, Anselm Kiefer kendi tarzlarıyla resimlerine aktarmışlardır. Fakat içlerinde pek çok kişinin bildiği ünlü Flaman ressam Pieter Bruegel’in İkarus’un Düşüşü ile Manzara adlı resminde hikaye de verilmek istenilen mesajı güzel bir şekilde anlayabiliyoruz. Resimde İkarus denize düşmüş boğulur şekilde gösterilirken etraftaki balıkçılar ve çiftçiler işlerine devam etmekte, kimse İkarus’u kurtarmamaktadır. Burada anlamamız gereken bizlere verilmiş mesaj, başınıza ne gelirse gelsin hayatınızdan kendiniz sorumlusunuz ve hayat kaldığı yerden devam etmektedir. İçinizde fırtına, tufan ve hatta kıyamet kopsa dahi bunu yalnızca siz hissederek yaşarsınız. Yaşamış olduğunuz düşüşte, boğulmada veya fırtına da özel bir şey yok, yaşam her zaman kendi akışında devam etmektedir. İkarus haddini bilmeyerek açgözlülük yapmasının bedelini canıyla ödemiştir. Bazen etrafımızdaki insanların sözlerine kulak vermeyi başarırsak bir bedel ödememize gerekte kalmaz. 

Bu hikâyede kimileri kendine hayat dersi çıkarabilir, kimileri kendini İkarus’un yerine koyabilir. Fakat kuleye ya da labirente de kapatılsanız, insan özgürlüğü için her zaman yolunu bulur, bu yol doğru bir yolda olabileceği gibi, hazin bir sonla da biten bir yol olabilir. Burada sormamız gereken soru ölümü getiren kanatlar mıdır? yoksa verilen öğütlerin dinlenmemesi midir? Bizler en nihayetinde insanız, özgürlük için dahi olsa kuşlara imrenmemiz ve uymamız kimilerine göre hata sayılabilir. Bu yüzden özgürlük kanatlarda değildir. Özgürlükte, mutlulukta ve kurtuluş yolu da insanın içindedir. Bazen kurtuluşu dışarıda arayıp bulmak yerine, içimize dönerek bulabiliriz. İkarus’un bu dünyaya gelişi ve sonunun hazin şekilde bitişi, tıpkı her bahar gelen kuşların sonbaharda göçüp gitmeleri gibiydi…

Özgenur Akış

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

Özgenur Akış[email protected]
04.07.1996 Eskişehir doğumluyum. İlkokul ve Ortaokul'u Eskişehir'de Sami Sipahi Ortaokulu'nda, Yunus Emre Lisesi'nde ise lise öğrenimimi tamamladım. Ortaokul öğrenimim sırasında Aikido ve tiyatro ile ilgilenirken, okul resim yarışmasında ödül kazandım. Liseyi bitirince özel sektörde Halkla İlişkiler Sorumlusu olarak çalıştım. Anadolu Üniversitesi Sanat Tarihi bölümü mezunuyum. Yükseköğrenimim sırasında Eti Arkeoloji Müzesi'nde staj yaptım. Sanat Tarihi ve Mitoloji alanlarında yazarlık yapmaktayım. Resim ve seramik alanlarında eserler çıkartmak, araştırma yapmak, kitap okumak, tarihi alanları ve müzeleri gezmek ile yakından ilgileniyorum. Orta derecede Korece ve İngilizce bilmekteyim.

BUGÜN ÇOK OKUNANLAR

BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR