Şarabın çıkış noktasını ve insanlara dağılışının başlangıcını hiç merak ettiniz mi? Aklımızda olan her şeyin bir tanrısı var iken, şarabın tanrısının olmama ihtimalini hiç düşündünüz mü? Elbette ki böyle bir ihtimal yok. Peki ya şarap tanrısı olarak bildiğimiz tanrının sadece şarap tanrısı olmadığı, aslında sizlerin de bir yansımanız olduğunu söylesem buna tepkiniz ne olurdu? Haz ve acı, tepki ve direnç, insan ile doğa, ölüm ile yaşam arasındaki bağı en iyi temsil eden ve hep iki uç noktası arasında gidip gelen bir tanrının hikayesi… Mitolojiyi şeffaf kadehinde çalkalayan Tanrı Dionysos’un hayatıyla sarhoş olmaya hazır mısınız?
Dionysos, bir diğer adıyla Bacchus efsanevi bir şarap tanrısıdır. On iki Olymposlu Büyükler’den birisi ve tanrıların tanrısı, insanların babası olan Zeus’un da oğludur. Dionysos’un doğumu ile ilgili iki söylence vardır. İlk söylenceye göre Demeter kızı Persephone’u Zeus’tan saklamak için mağaraya saklar fakat Zeus yılan kılığına girerek Persephone ile birlikte olur ve bu birliktelikten Dionysos doğar. Diğer söylence ise Kadmos efsanesinden bildiğimiz Fenikeli Kadmos ve Harmonia’nın güzeller güzeli kızları olan Thebai Prensesi ölümlü Semele ile birlikte olmasından doğan Dionysos’tur. Zeus, bahar kadar güzel olan Semele’ye âşık olur fakat Zeus’un kıskanç karısı Hera bu birlikteliği öğrenir, deliye döner ve intikam almak için kendine bir söz verir. Hera’nın sonsuz kıskançlığı pek tabii Semele’yi de etkiler ve onu acıklı bir sona iter. Hera, yaşlı bir kadın kılığına girerek Semele’ye, Zeus’un ona tanrı olarak tüm gücünü, görkemini ve ihtişamını göstermesini, bunun içinde sevgilisi Zeus’a yalvarmasını söyler. Hera, Semele’nin tüm güvenini kazandığı için Semele bu duruma kanar ve Zeus’a dilekte bulunur. Biricik sevgilisinin dileklerine karşı koyamayan Zeus, Semele’nin fikrini değiştirmek için çabalasa da işe yaramadığını görünce bu dileğini de kabul eder. Zeus, şimşek ve yıldırımlarıyla kendini gösterdiğinde, Semele’ye yıldırım çarparak ölür. Bazı kaynaklara göre ise ölümlüler bir tanrıyı gerçek görüntüsüyle gördüklerinde ölürler. Semele’de, Zeus’u tanrı olarak gerçek haliyle gördüğü için ölmüştür. Söylenceler farklı olsa dahi, Hera’nın kıskançlığı Semele’nin sonunu acı bir şekilde getirmiştir.
Semele öleceği zaman karnındaki altı aylık bebeğini düşürür. Yere düşen Dionysos’u oracıkta bulanan sarmaşık sıkıca sarar ve ölmekten kurtarır. Bu mucizeyi gören Zeus, biricik sevgilisinden kalan son canı da alıp, hiç zaman kaybetmeden sarmaşıkların sardığı Dionysos’u alır, baldırına koyar ve tekrar doğar. Ölümlü bir anne ve ölümsüz bir tanrı babadan dünyaya gelmiş Dionysos aslında iki kez doğmuş olur. Dionysos’un belki de en önemli bilinen özelliklerinden birisi, önce annesinin karnından sonra babasının baldırından iki kez doğarak aslında biz insanlara ölümünde yeni bir yaşam olduğunu hatırlatmıştır. Dionysos’un her olayında olduğu gibi ikinci kez doğum olayında da farklı söylenceler yer alır. Bu söylenceye göre Zeus oğlunu baldırına koyar fakat karısı Hera’nın öfkesi dinmez ve Titanlar’a emir verir. Biliyorsunuz ki Zeus ve babası Kronos’un aralarında geçen savaştan dolayı Titanlar ikiye ayrılmış bir kısmı Zeus’un yanında yer almıştı. Bunları çok iyi bilen Hera ise intikam almak için muhtemel olarak Kronos’un yanında yer alan Titanlar’ı kullanmıştır. Titanlar, Dionysos’u kaçırır ve küçük parçalara bölerek onu kazanda pişirirler. Athena’nın yardımlarıyla Dionysos kurtarılır, parçaları birleştirilir ve böylece iki kez doğmuş olur.
Zeus, çocuğunu Hermes’e emanet eder ve Orkhomenos Kralı Athamas ile karısı aynı zamanda Semele’nin kız kardeşi İno’ya büyütmeleri için gönderir. Hera’dan korumak için Dionysos’u kız gibi giydirirler. Fakat Hera’nın bitmek bilmeyen intikam arzusu ve korkunç gazabı İno’yu da bulmuştur. İno’yu lanetleyen Hera, onu delirtir ve hem kendi oğlu Melikertes’i hem de kocası Athamas’ın ölümüne sebep olur. İno bu korkunç olayları anladığında kendini denize atar, öldürmek ister fakat tanrılar İno’ya acıyarak onu bir deniz kızına dönüştürürler. Tüm bunları gören Zeus, Dionysos’u Hera’dan zor da olsa kurtararak keçiye dönüştürür ve Nysa Dağı’ndaki Nymphalar’a (orman ve su peri tanrıçaları) verir. Burada Nymphalar ile büyüyen Dionysos, ileride adının duyulmasına sebep olacak üzümü ve şarap yapma sanatını öğrenir.
Aralarında Silenos’unda (Satyr) olduğu Nypmhalar, Dionysos’u oldukça iyi bir şekilde eğitirler. Ortak kabul görmüş bir söylenceye göre Hera, genç Dionysos’u kendi bulduğu şarap ile delirtir ve yerinde duramama isteği verir. Bu yüzden Dionysos Nypmhalar’dan, Satyrler’den, Bakkhalar’dan oluşan alayı (Thiosos) ile dünyayı dolaşmaya başlar ve her gittiği yere asmayı götürür. Pek çok ülkeyi gezen Dionysos, gittiği yerlere üzüm bağlarını, meyveler ekmeyi, kanunları öğretmiş, ülkeleri medenileştirmiştir. Gittiği yerlerden birisi olan Frigya’da büyükannesi Rheia tarafından iyileştirilir. Sonrasında Trakya’ya geçer, burada hastalandığı sırada üzüm ve şarabın düşmanı olan Kral Lykurgos, Dionysos’un tüm alayını tutuklar ve hapse atar. Zavallı Dionysos ise deniz dibindeki Thetis’in yanına gider fakat tanrıya acı çektirmenin bir bedeli elbette olacaktır. Bu bedel çok geçmeden onu bulmuş, Lykurgos aklını yitirmeye başlamış kendi oğlunu asma ağacı olarak görüp saldırmış ve öldürmüştür. Bununla da kalmamış Lykurgos’un ülkesini de çoraklık vurmuş, meyveler yetişmez olmuştur.
Yaşadığı pek çok olay sonrası ve gittiği yerlere kendinden parçalar bırakması, kültünü dünyanın çeşitli yerlerine yaymasından sonra gökyüzüne yani on iki tanrıdan birisi olarak Olympos’a çıkarak, babası Zeus’un yanında yerini almayı başarmıştır Dionysos.
Özgenur Akış
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
- Yeni Gün23 Mart 2023
- Geleceğin Işığı Kadınlar9 Mart 2023
- Bir Sepet Dolusu Kibir -219 Kasım 2022
- Bir Sepet Dolusu Kibir -110 Kasım 2022
- Haz ve Acıyı Kadehinde Biriktiren Dionysos-227 Ekim 2022