Kavimler göçünde sonra asırlarca nerdeyse 1000 yıldan fazladır bir Milenyum dönem yaşamış olduğumuz, nice şehit kanları ile sulanmış bu coğrafya biz TÜRK Milletine atalarımızdan bizlere bırakılmış
“Kutsal Emanet”tir. Yahudilerin Kutsal Sandık, Hristiyanların Kutsal Kadeh Çinlilerin, Perslerin, Rusların vb. her kesimden insanın kendine atfettiği bir Kutsal Emaneti var. Lâkin biz Türk Milleti olarak sahip olduğumuz Kutsal Emanetlerin değerini neden bir türlü anlayıp ta idrak edemeyiz bunu anlamak mümkün değil? Geçmişten günümüze yaşamış olduğumuz Kutsal Emanet Vatanımızın çevresinde dostumuzdan çok düşmanımız her dönem sayıca baş göstermiştir.
Yüz yıllardır bizlere oynanan Bizans oyunlarından ve diğerleri Türk Milleti olarak bizler bu oyunlardan en zor dönemlerde bile Olimpiyat Şampiyonu olarak her daim çıkmayı başarmışızdır. Bunlardan en büyük madalya ise İstanbul’un fethi ile 1453’te, 569 sene geçmiş boynumuza Kılıç Hakkı olarak Ayasofya eski adı ile (HagiaSofia)’yı takmışızdır ve Ayasofya “HAKİMİYET ALAMETİDİR” Buraya kim hakimse-sahipse Dünyanın Hakimi de Odur..! Yani biziz Lakin anlayana Yıl 2022 ve bölgemizde çevremizde dönen bunca savaşların, olayların meselelerin tam kalbinde merkezinde olan asıl konu;20 yüzyılın bitimi ile 1000 senelik milenyum dönemi bitmiş ve girmiş olduğumuz 1000 yıllık yeni Milenyumda Tarih ve Konum olarak bulunduğumuz yer “İstanbul” ve onun kalbi olan “Ayasofya”dır..!
Bu meseleyi anlamak için çok ama çok derin Dil, Tarih, Coğrafya, Ezeterizm, Gnostizim’i vb. içeren tüm bilgilere Ordinaryüs Proflar gibi hatta daha da akilane düşünerek anca anlayabiliriz. Eğer bu bilgi ve birikim, öngörü yoksa havanda su dövmekten başka hiç bir şey yapamayız.
Son 2 asırda ilk başta Balkanlarda Tuna Nehri ardından Kuzey Afrika’da Nil Nehrini kaybeden biz Türkler, Bu kayıplar ile önce Balkanları ve onun ucu Avrupa’yı, ardından Kuzey Afrika’yı ve alt Afrika bölgesini kaybettik (Osmanlının hakimiyet alanlarını kaybettik).
Bu kayıplar ile beraber Türk” Kadim Devlet” Aklı ile Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün Feraseti ile Osmanlıdan kalanlar için tüm Türk Milleti Kurtuluş savaşı vermiş ve 1453’te Fatih Sultan Mehmet Han’ın bıraktığı yerden tekrar devam ederek elde kalan sonuçlara ulaşmışız;
Kurtuluş Savaşının sonunda o günden bu güne şu anda elimizde sadece Fırat, Dicle nehirleri kaldı ve Nehir değil ama Deniz Yolları Olan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarımız (Stratejik manada düşünelim Lozan ve Montrö antlaşmaları ile) Tuna ve Nil gibi bu denli değerlidir hatta daha fazlası. Osmanlı İmparatorluğumuzun artık son zamanlarını yaşadığı dönemlerde elde kalanları muhafaza etmek için Kadim Devlet aklı devreye girmiştir.
Binlerce yıldır yaşayan ve ayakta duran “KADİM TÜRK DEVLETİ”, Kadim Devlet Binlerce Yıldır Vardır, İşler Düzlükteyken 7 Uyurlar Olarak Uykuya Geçerler. Devleti Ebed Müddet Tehlikeye Düştüğü Zaman Uyanırlar, Ne Gerekiyorsa Onu Yaparlar. Ya Devleti Ayakta Tutarlar, Ya da Yeni Devlet Kurarlar “İLAHİDİR”..!
Allah muhafaza geçmişte Osmanlıda yaşanan kayıplarda olduğu gibi bu bölgeleri de ardı arkası bin bir bitmez oyunlarla kaybedecek olursak bize Dünyada yaşayacak başka coğrafya bırakmaz Olimpos dağının çocukları. Bu savaş geçmişten günümüze biz Tanrı dağının-Hira dağının çocukları ve hasmımız olan Olimpos dağının çocukları ile bu savaş hiç bir zaman bitmeyecekmiş gibi duruyor.1071’den 1453’e 1453,ten 1923’e ve 1923’ten günümüz 2022 yılına ve devamı ,bundan sonra hodri meydan biz Türk Milletine yapılmak istenen tüm düşmanlıklara şöyle cevap vereceğiz Cemal ile Cemal, Celal ile Celal dönemi başlamıştır “Oyunlarını Bozacağız”.
Mehmet Ömer Ulu