İstiklal Marşı “Korkma” diye başlıyor olabilir.
Bence, olanı biteni anlayabilen, kavrayabilen için korkulu bir dönemin tam zamanı. Yoksa “Korkma” tavsiyesi sadece içi boş bir savsöz.
Endişe etmeyenler için de zaten korkmaya gerek yok. Korku, zihni yol ve yöntem aramaya iter diye düşünüyorum. Gerisi sadece rahatlık ve umursamazlıktır. Korkarsan tedbir alırsın. Korkarsan korktuğun şeye dair konumlanır ve ona göre adımlar atarsın.
M. Akif bu millete “Korkma” demiş ama “rahat ol, rahat davran” da dememiş sanırım. Bence endişe etmenin tam yeri ve zamanı.
Korkmaya, korkmaya ne hallere geldik.
Keşke korksaydık.
Keşke endişe etseydik.
Genel manzara, mirasyedi bir toplumun yaşadıklarından ibaret. Devletin yurttaşına, yurttaşın devletine güven duygusunun dibe vurduğu bir dönem.
Cumhuriyet idaresi fazla geldi.
Devrimler ve çağdaş uygarlık yolu bünyeye ters geldi. En azından toplumun bir bölümüne.
E bu nankörlüğün elbet bir bedeli olacaktı, oldu ve oluyor da…
Ne devlet kaldı, ne Cumhuriyet. Fikri hür vicdanı hür olanı da mumla ararsın. Sandıkla, seçimle canı pahasına elde ettiği özgürlüğünden vazgeçen yığınlar. Bir iktidar, bir muhalefet sakızı ağızlarda çiğnetir dururlar. İçeride ve dışarıda hal ve gidişat fena mı fena.
Kadı da, omuzu sırmalı, eli joplu da tek adam düzeninde hazırolda.
Farkında mısın bilmem ama korkmanın tam zamanıdır ey millet, gün ola devran döndü, bedeli vardı o İstiklal Marşı’nın ödeyemedin.
Şimdi ister kork, ister korkma…
Atatürk ile kalın.
Selam ile…
Cem Ayaz
YAZARA AİT DĞER YAZILAR
- EVRENE BIRAKTIĞIMIZ İMZA…3 Aralık 2020
- O GÜNLER VE BUGÜNLER14 Kasım 2020
- SİREN SESİ KALBİMİZİN SESİ10 Kasım 2020
- SU, AYRAN VE AYDA BEBEK3 Kasım 2020
- DIŞ GÜÇLER7 Ekim 2020