Beden Dilimiz

Yayınlama: 04.10.2022
54
A+
A-
1975 Erzurum doğumluyum. Ziraat Mühendisiyim, Marmara Ünv. İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitimi sertifikası, Temel İlkyardım sertifikası sahibiyim. Tarım, mekanik, inşaat, pazarlama, sağlık alanlarında kamu, özel sektörde teknisyen ve yönetici olarak görev yaptım. Klasik psikoloji, klasik biyoloji, müzik, resim ve tiyatroyla amatör olarak ilgiliyim. Evliyim üçüz erkek çocuk babasıyım. Çalışma hayatıma İETT'de Denetim Amiri olarak devam etmekteyim.

    Vücudun ve beynin karmaşıklığı göz önüne alındığında, insanların kendilerini çok ayrıntılı bir şekilde ifade etme şekilleri vardır. Davranışların çoğu sonradan edinilir, öğrenilir.

    Çevreye asgari düzeyde ilgi gösterme toplumumuzun genel özelliğidir. İnsanlar dünyalarındaki ince değişikliğe karşı maalesef duyarsız olurlar. Etrafımızı saran zengin detayları fark edemiyoruz.

    Etrafımızdaki dünyanın farkına varmak, pasif bir edim değildir. Özel durumlardaki hareketleri tanımlamak karşımızdaki kişiyi daha iyi tanımamızı sağlayacaktır. Çünkü gelecekteki davranışlarımızın en iyi göstergesi geçmişteki davranışlarımızdır. Örneğin; Kişinin eşyalarını koyduğu yer dahi sabit bir tutum göstergesidir.

    Kılı kırk yaran dedektif Sherlock Holmes’in Dr. Watson’a: ‘Görüyorsun ama gözlemleyemiyorsun’ sözü yaşama karşı bir nevi kör bakışı da nitelendiriyor. Bir bakışıyla keskin açıklık içerisinde iletişim kurabilen insanlar olduğu gibi yalnızca varlığıyla saygı uyandıran insanlarda vardır. Tüm bu durumları ancak normal olanın bilincinde olarak tespit edebiliriz.

    Sigmund Freud ne kadar mutlu evlilik hayatı olduğunu anlatan bir hastasını dinlerken, onun farkına varmadan elindeki alyansını çıkarıp tekrar taktığını gözlemleyip evlilikle ilgili sorunlarını anlatmaya başlamasına şaşırmamıştır.

    Geleneğimizde el pençe divan durma ve temenna söz konusu olmadığından kendimize özgü sabit duruşumuz mevcuttur. Mesela Atatürk’ün sağ el göğüste(kalp üzerinde) duruşu Bilge Kağandan gelen Tanrı ile birliği ve sadakati gösteren bir’lik sembolüdür. Ayrıca Kök Türk devrinde bağdaş kurup oturmak Türk Kağanlarına özgü bir oturuş şekli idi.

    Bilinen özel durumlar hariç hiçbir psikolojik sonuç veya beden dili çalışması bizlere ’bu budur’ diyebileceğimiz kesin neticeyi vermez. Bu konuda amacımız bilimsel çalışmalar ve yaşanmışlıklarla desteklenmiş verilerden hareket ederek yüksek varsayım elde etmektir. Yapılan hareketin sıklığı bizlere ipucu verir. Bazı hareketlerin yapılması (salt) bazı ifadelerin kesin göstergesidir demek ezberciliktir.

    Eski kaynaklar asırlar önce insanların genotipik ve fenotipik (iç-dış) özelliklerini anatomik yapılarına göre karakterize edip bir takım kayda değer sonuçlar elde etmişlerdir. Bu kanıya doğal yaşamdan esinlenerek varılmıştır. Beden yapısına göre davranış ve karakter analizleri bilimsel çalışmalara hala ilham kaynağı ve yol gösterici olmuştur.

    Mesela eski çalışmalardan örnekler;

    • Ağzı ve burnu büyük olan kişilerin genelde cesur, tam tersi durumda korkak tavır sergilediği.
    • Boyu uzun kişilerin ılımlı, kısa boylu kişilerin ise genelde agresif oldugu.
    • Seyrek saçlılık zerafet belirtirken, kalın saçlılık atılganlıgı zekiliği.
    • İnce ve uzun parmakların hüner ve marifeti.
    • Yüzü sert mizaçlının acı söz söyleme potansiyelinin yüksek olduğu.
    • Siyah saçlı olanların sabır düzeyinin yüksek olduğu.
    • Dar alın yapısı tezcanlılık, geniş alın yapısı tam tersi durumu.
    • Kırışıksız düz alın genelde tembellik durumunu.
    • Burundan konuşma genelde narsistik durumu.
    • Gevşek bakış kendini süslü ılımlı hisseden kişilerin genel durumunu.
    • Cilt rengindeki hafif kızıllık saygı ve hürmetteki yoğunluğunu.
    • Sarı beniz renginin hastalık belirtisi olabileceğini.
    • Siyah beniz rengi zor durumlarda tanrıya tevekkelliği.
    • Vücut merkezi öne meyilli yürümenin özgüven eksikliğini (bu tam tersi alışkanlıkta alabilir)
    • Büyük gözlülük güçlü karakter yapısına.
    • Kavisli kaş yapısı güzel ve alımlılık; ince kaş yapısının zerafete.
    • Kaba ses tonu merhabacı ve himmetçi özelliği.
    • Kırmızı dudaklılık tahsile yatkınlığı.
    • Sözü hızlı söyleyenin (baskın olmayan hızlı konuşma) anlayışlı olduğu.

     
    Örnekler artırılabilir yukarıda belirttiğim gibi amaç kimseyi bedensel yapısından dolayı yargılamak teşhis koymak değil, birleşik kaplar yöntemiyle asıl özelliğinden sapmış unsurları ortaya çıkarmaktır. Çünkü her insanın gerek biyolojik gerek psikolojik yapısında hem avantaj hem de dezavantaj olan çoğu farkına varamadığı birtakım özellikleri vardır.
     
    Biraz daha zamanı daraltalım; mesela ünlü beden dili uzmanı ‘Otto Schober‘ parmaklar beynin uzantılarıdır der. Kör nokta dediğimiz hareketsiz gövdemizin dilini mesajını en iyi anlatan organlarımızdan biri parmaklar bir diğeri ise bacak ve ayaklardır.

    Desmond Morris’e göre bilim adamları 40 farklı yürüme tarzı tanımlamışlardır.

    Vücudun tüm organları, sezilen tehlikeye karşı kendini tehlike kaynağından uzaklaştırmaya çalışarak tepki verir.

    Titreme kesik kesik konuşma postur(duruş) da ve duygularda küntleşme gibi anksiyete ile korkuyu eşleştiren durumlarda bazen korku agresyonu oluşur erken durumda fark edilmediği takdirde saldırganlığa sebep olabilecek bir tutumdur.

    Gülümsemede mutlu, utangaç sıcak ve ironik gülümsemeler vardır. İçgüdüsel gülümsemede genellikle göz uçları büzüşür.

    Karşıdakini dinleme ve dikkate alma ayak pozisyonu gövde ve baş olmak üzere istem dışı karşıdaki kişiye paraleldir.

    Konuşurken avuç içini gösterme bir şey gizlenmeme ve samimiyet belirtirken avuç içini saklama tersi durumun habercisi olabilir.

    İşaret parmağını göstererek konuşma kimi zaman kesinlik kimi zaman tehdit içerebilir.

    Yayılarak, gerilerek dağınık oturma rahatlıktan ziyade gerginlik belirtebilir.

    Tüm saydığımız veriler bireylerin bulunduğu sosyal ortamı yaşı konumu cinsiyeti ve yetiştiği ortama göre değişkenlik gösterebilir.

    Konuşurken kişisel mesafe kişinin samimiyet durumuna göre içgüdüsel olarak uzak veya yakın tutulabilir. Uzaklaşma eyleminin tam tersi karşılama yaklaşma eylemidir. Bir birine yakın oturma karşılama eylemidir.

    Oturduğu yerde sabit durma gövdeyi hareket ettirmeme yaklaşmaktan kaçınma durumu olabilir.

    Konuşma esnasında hafif omuzların kaldırılarak başın gizlenmeye çalışılması konuşma kalkanı olarak yorumlanıp, kendine güvensizlik algılanabilir.

    Elini sahip olduğu nesnenin üzerinde tutma sahiplenme durumudur. Yaslanma da bir içgüdüsel sahiplenme belirtisidir.

    Kaş kaldırma hareketi genel manada cevap bekleme niteliği taşıyabilir.

    Sosyal bir grup içerisine alışmış kişi herhangi bir tehlike anında saklanma ya da kaçmayı değil genellikle kendini göstermeyi tercih eder. En sosyal insan bile yabancı bir ortamda diğer insanlara karşı tedirgin olabilir.

    Gerginlik durumunda iletişime ara verilip bir müddet göz kontaktı kurmamak başın yana doğru çevrilmesi karşı taraf için tehdit oluşturulmadığı kanaati doğuracaktır. Her şey yolunda sinyali almak için kişinin olabildiğince normal hafif umursamaz bir vücut dili ile neşeli ses tonu ile konuşmalı. Arkadan yaklaşmamalı (kör nokta) çevresinden dolaşmamalı ilgi başka şeye yönlendirilmelidir.

    Hukukta herhangi bir şey olmasa da kişinin suç işleme kastı ortaya çıktığı zaman cezalandırılır veya müeyyide uygulanır. İşlenmez suçlarda konunun (vakanın) soyut veya genel ele alınmasından ziyade somut ve özel ele alınması için ipuçları beden dili yardımıyla elde edilebilir.

    Toplumumuzda sokaklarda insanlar artık ortak alan mesafesini kendi kişisel mesafesi olarak algılamaya başlamış neredeyse kendisinden başka kimsenin varlığını istemez duruma gelmişlerdir. Bu özellik kendine yalancılığın bir göstergesidir.

    Tüm yapılan çalışmalar birleştirilerek günümüzde mikro ifadeler denen saniyenin ¼ oranı hızında gerçekleşen istem dışı hareketler ortaya çıkarılıp niyet tespiti ile yapılan kriminal ve çapraz çalışmalar da mevcuttur.

    İnsanlar kendilerini iyi hissetmediği durum veya ortamlarda vücudu taşıyan en önemli kısım olan gövdeden limbik sisteme (beyine) komut gidecektir (uzaklaşma komutu) bu işlemin gerçekleşmesi için vücuttan enerji alınır (aktif taşıma) ve bu kısır döngü her tekrarladığında denge kurma çabası insanda aşırı halsizlik ve yorgunluk oluşturabilir.

    Güvendeki tepki duruşu değişikliği enerji harcaması ve yeniden dengenin sağlanmasını gerektirir.

    Tüm durumlarda İyi olan orta olanıdır. Her şeyin en iyisini Yaradan ve onun seçtikleri bilir.

    Saygılarımla.

    Taner Toraman

    Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı