1 Başlangıç 9’da Sonu temsil eden sayılardır bu iki sayınının yan yana gelmesi ile beraber 19 sayısı ortaya çıkar buda sırlı bir sayıdır 19.İçinde nice anlamlar, manalar, sırların sırrını barındırır 19!Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsuna çıkmış ve Türk’ün Kurt Ulus Savaşına bu sırlı tarihte başlatmıştır. Daha sonrada bu sayının değerine atıfta bulunarak Mustafa Kemal ATATÜRK 19 Mayıs 1919 bundan sonra benim doğum tarihim demiştir. Kozmik bir tarih olan 19 sayısı incelenirse içerisinde bir çok sır ve gizemi barındırır Satırdan da, Sadırdan da. ATATÜRK yazdığı NUTUK içinde bir sayfaya Galaktik bir sembol olan ÇAPA Resmini, Mührünü buraya eklemiş ve çok derin bir mesaj vermiştir lakin anlayana! Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK dünyada “Galaktik Diplomasi”yi kullanan ilk devlet adamıdır.
MU Kıtası ile ilgili araştırmaları, Dünya dışı yaşam ve boyutları ile ilgili tüm ilkleri gerçek anlamda bir Devlet Lideri olarak ilkleri hep bulunmuş olduğu Tarih Döneminde hep bu adımları atmış, araştırmaları gerçekleştirmiştir. Peki ATATÜRK bu konulara niçin bu kadar aidiyet duygusuna sahip olup bu araştırmaları yapma gereksinimini hissetmiştir? Çünkü kendisi öyle bize okullarda öğretildiği gibi çocukluk yıllarında karga kovalayan biri değil çok özel bilgiler ve yetenekler ile yetişmiş, yetiştirilmiş bu kadim binlerce senelik bilgilere hakimdi yani BİLİYORDU! Bu gün yaşamış olduğumuz Anadolu Coğrafyası olan Anavatanımız Türkiye Sınırlarında bulunan başta İstanbul, Ayasofya, Göbeklitepe, Nemrut, Çanakkale (Truva) Peygamberler Şehirleri ve kadim tüm kutsalların toplandığı Anadolu Coğrafyasının bundan sonra ebediyete kadar korunması son yüzyılda başta ATATÜRK’e ve ardından gelen Türk Milletine, Oğuz Kaan’dan itibaren gelen Kadim Devlet geleneğinin yapısı gereği Zor zamanların en iyisi kimse ona verilir diyalektiği ile bu görev bizlere, Kutsal Emanet olan ANAVATAN’ımız bizlere bırakılmıştır.
Tuna Nehrini kaybeden Osmanlı İmparatorluğu Tuna ile beraber tüm Balkan Coğrafyasını kaybetmiş ve Tuna Nehrinin kaybı ile ardından Avrupa kıtasını Kaybetmişiz. Eş zamanlı Nil nehrini kaybeden Osmanlı bu nehrin kaybı ile ilk önce Kuzey Afrika ve Arap yarımadasını kaybetmiş(Süveyş Kanalının bulunduğu bölgeler bu günlerde tüm dünya ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladı bir gemi krizi ile dünya ticaretinin nerdeyse tamamı tıkandı) ve ardından tüm Afrika Kıtasını ve Akdeniz’i kaybetmiştir Nil nehrinin kaybı ile..! Elimizde Anavatan toprakları sınırlarımız içinde sadece Fırat ve Dicle nehirleri ve doğal kanallar olan ve denizlere açılan Çanakkale ve İstanbul “BOĞAZLAR” ı kalmıştır ve yukarda bahsetmiş olduğum Avrupa, Afrika ve Asya’nın tam ortasında göbeğindeki Anavatanımız “TÜRKİYE” Dünyanın en değerli Coğrafyasıdır! (Nehir diye küçümsemeyin bahsettiğim 2 Nehrin kaybı ile 3 Ana Kıta ve Okyanuslara açılımı bir Dünya Coğrafyasını kaybettik.)Türkiye Cumhuriyeti Devleti İstiklal harbi ile 7 düvel ile savaşmış ve galip gelmiş bir Devlettir.
Harbi galip gelmek ile süreç başlamış Bağımsız bir Devlet olma durumu LOZAN Antlaşması ile perçinlenmiş, Montrö Antlaşması ile de EGEMEN bir Devlet olduğumuz tüm dünyaya tescil ettirilmiştir. Yani Kurtuluş savaşını kazanıp sıra ile başlayan bir süreci kazanmak ile Hem galip ardından Lozan ile Bağımsız, Montrö ile Egemenliğimizi ilan etti Atalarımız ve bizi 100 yıl tüm tehlikelere karşı bu Antlaşmalar ile Dünyada Türk Milletini Koruma ve Kollama altına almışlardır..! Bu antlaşmalardan bir tanesi direk veya dolaylı olarak çiğnenmesi yada küçük görülmesi tüm dünyada EGEMEN VE BAĞİMSİZ bir Devlet olma statümüzü bozar ve bizleri bulunmuş olduğumuz topraklardan atmak için bizlere düşmanlık güdenlere fırsat verirsiniz. Dünyada sadece Devlet olmak yeterli değil Bağımsız Devlette olmak zorundasınız Bağımsız Devlette olmak yeterli değil BAĞİMSİZ EGEMEN DEVLET olmak zorundasınız bu statülerden bar tanesi dahi kaybedilmemesi için 85 Milyon Türk Milleti ve Çeperi hep beraber Türk düşmanlarına karşı Mücadele etmek Savaşmak Zorundayız, yoksa Allah muhafaza Olimpos Dağının çocukları dünyada bize yaşayacak başka bir toprak parçası bırakmazlar..!
Mehmet Ömer Ulu