Türk’ün Seçimi

Yayınlama: 08.05.2023
9
A+
A-
1985 yılında Balıkesir Bandırma doğumluyum. 2004 yılında Balıkesir Üniversitesi Gönen Meslek Yüksek okulu Muhasebe daha sonra 2009 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdim. Bu arda adliyede icra takip personeli olarak çalıştım. Ayrınca on parmak daktilografi alanında Balıkesir 2.liği aldım ve çeşitli şiir yarışmalarında derecelerim var. 2010 yılında muhasebe mesleğine başladım, 3 yıl staj ve sınavların ardından 2013 yılında Mali Müşavirliğe ruhsatı almaya hak kazandım. 3 yıl Bir danışmanlık firmasında Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptım. 2017 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinden eğitim Formasyonu aldım, kısa bir öğretmenlik deneyiminden sonra 2018 Atatürk üniversitesi Adalet önlisans bitirdim. Muhasebe alanında bir çok eğitim ve seminerlere katıldım. Halen bir firmada Muhasebe ve Finans müdürü olarak çalışmaktayım.3 çocuk annesi ve evliyim.
+ Daha Fazla

    Gökte bir mızrak!

    Rüzgâr ile dalga dalga,

    Vura vura esen yele salınmakta Al Sancak!

    Başım dik! Onurlu duruşum heybetinden!

    Uğruna feda olan canlardır tüylerim diken diken eden!

    Ey benim kan ile Tuğ almış Sancağım!

    Namert Ürksün!

    Kurt başını göğe kaldırdı…

    Unutma sen Türk oğlu Türk’sün! …

    Türk olmanın verdiği gurur ile duygularımı paylaşarak, yeni bir seçimin arifesinde olsak da umudun var olduğuna, tüm kalbim ile inanarak başlamak istedim. Gelmekte olanın geleceği günü adım adım beklerken, daha öncesinde birilerince seçilmiş seçilenleri, seçmekle görevli kullar olarak, merakla sonuca doğru ilerliyoruz…

    Malum oyların çoğunluk olarak iki iddialı taraf arasında pay edilmesi ve sonuçlanması beklenmekte.

    Cumhur ittifakı ve Millet İttifakı…

    Ülke içinde İttifak isimleri bile ikilik yaratırken, nasıl çözüm sunacaklar bilemiyorum. Sanki her şey Devlet için değil, birbirlerinin savaşı bu… Millet ittifakının yapısı, Cumhur İttifakı’nın eski bir parçası, Cumhur ittifakı ise, Millet ittifakı üyelerinden birkaçına Ülke yönetiminde zamanında söz ve karar yetkisi vermiş bir yapı…

    Bunların hepsi Ülkelerde yaşanılan Siyasi işler olup Demokratik yöntemler ile çözülebilecek meselelerdir. Ancak durumumuz bundan ötesi…

    Ne mi?

    Ülkemizin mülteci kampına dönmesi,

    Kilis, Gaziantep, Antalya başta olmak üzere, Tüm ülkedeki İl ve İlçelerimizde, yabancıların sayısı, Türk vatandaşlarına nazaran, hızla artmakta. Bunun bir beka sorunu olduğunu kabul etmek zorundayız. “Türklük yok olmak ile karşı karşıya” kalmıştır. Bu durum birkaç nesil sonra “Asil Kan” taşıyan Türklerin asimile edilmesi ile sonuçlanmaya kadar gidebilir. Bunun için her şeyden evvel Türklüğün Bekası üzerinde durulması elzemdir.

    Yabancılara arazi ve konut satışı,

    Ülkemizde toprak ve mal sahibi olmak hiç de zor değil, bir de ekonomik üstünlüğü olan ülkelerin (ki biz Afrika Ülkeleri ile aynı seviyedeyiz) bunu kullanarak ülkemizden kolayca mal satın almaları hem hak sahipliği elde etmeleri hem de iç ekonomik dengeleri alt üst etmelerine sebep olmuştur.

    Sınır Güvenliği,

    Tam olarak sağlanmayan veya sağlanamayan sınırlarımızdan kolayca gecen mülteciler veya kaçaklar, can ve mal güvenliğimizi tehdit etmektedirler, bu da bir beka sorunudur. Ayrıca Ülkemizden fazlaca gıda alarak kendi ülkelerinde bunu Ticarete dahi döken bir kesim, yerel halkın ürün stoklarını azaltmakta olup adeta yağma yapılmaktadır.

    Sonuç olarak, Aynı hükümet ile devam etsek veya kimin yöneteceğini tam olarak anlayamadığım Muhalefet ile yola devam desek bile öncelikle yapılması gereken Ülkemize sahip çıkacaklarının garantisini vermeleridir. 

    Türklüğün, sınırların ve topraklarımızın acilen koruma altına alınması elzemdir. Aslını yitirmiş bir Millet, Ki; biz Tabiat ananın bağrında suyu ve toprağı ile beslenmiş, Kar ve soğuğu ile kavrulmuş, zorluklar görerek büyütülmüş, Hak ile desteklenmiş kadim bir Milletiz. Birlik olarak, her şeyin üstesinden gelebiliriz, ancak biz Türk olmanın o Asil Kan’ı taşımanın verdiği değeri kaybedersek, her şeyimizi kaybederiz.

    Bu sebeple,

    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! sözünü “Hakkı” ile anlayarak, ayrımcılık yapmadan, Türklük meşalesini taşımaya devam edip, ötekileştirmeden, atalarımızın kanı ile alınmış topraklarda Türklük bilincini aşılayıp, Türklüğün, damarlarında ki “Asil Kan” da olduğunu bir kez daha idrak etmeli ve  yolumuzda yürümeye devam etmeliyiz.

    Kaynak: Atabey Hüseyin Hakkı Kahveci

    Yeliz Altınöz Şeviktürk

    Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı