İstikbal Göklerde

Yayınlama: 05.03.2023
14
A+
A-
1985 yılında Balıkesir Bandırma doğumluyum. 2004 yılında Balıkesir Üniversitesi Gönen Meslek Yüksek okulu Muhasebe daha sonra 2009 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdim. Bu arda adliyede icra takip personeli olarak çalıştım. Ayrınca on parmak daktilografi alanında Balıkesir 2.liği aldım ve çeşitli şiir yarışmalarında derecelerim var. 2010 yılında muhasebe mesleğine başladım, 3 yıl staj ve sınavların ardından 2013 yılında Mali Müşavirliğe ruhsatı almaya hak kazandım. 3 yıl Bir danışmanlık firmasında Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptım. 2017 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinden eğitim Formasyonu aldım, kısa bir öğretmenlik deneyiminden sonra 2018 Atatürk üniversitesi Adalet önlisans bitirdim. Muhasebe alanında bir çok eğitim ve seminerlere katıldım. Halen bir firmada Muhasebe ve Finans müdürü olarak çalışmaktayım.3 çocuk annesi ve evliyim.

    Türkiye Bugün Uzayda ne kadar var ve ne kadar söz sahibi? Lazer, elektromanyetik silahlar, frekans sistemleri, ışın teknolojileri…

    Türkiye’de yaşanan Büyük Deprem Felaketi sonrasında HAARP teknolojisi başta olmak üzere, elektromanyetik silahlar, uzaya fırlatılan uydular ve Ülkemizin bu teknolojilerle nasıl mücadele edeceğinin soruları, nihayet akıllara gelmeye başladı?

    Ülkemizde henüz Haarp teknolojisini kabul etmeyenler olsa da Bilim Dünyası, Haarp’in ilk olarak Sırp asıllı ABD’li bilim adamı Nikola Tesla tarafından ele alındığını açıkça ortaya koymaktadır. HAARP, iyonosferin (Atmosferdeki elektromanyetik dalgaların iletimini sağlayan çeşitli gazlar) özelliklerini ve davranışlarını araştırmak için Alaska Üniversitesi ile ortak yürütülen bir proje sonucunda kurulmuştur. Günümüzde Pentagon tarafından kontrol edilmekte ve ABD ordusunun hizmetindedir. Bu konu ilk olarak Türkiye’de 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Kocaeli/Gölcük Depremi’nde bahsedilmeye başlanmıştır. Bilim insanı Ahmet Mete Işıkara, depremin Haarp ile ilgisinin araştırılması için, bizzat dönemin başbakanı Bülent Ecevit’ten defalarca telefonla aranarak talimat almıştır. Ayrıca 28 Ekim 1999’da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Bilgi Başkanlığı Yayın şubesi tarafından Haarp ile ilgili bülten hazırlanmış, buna göre deprem ile olan ilişkisinin araştırması yapılmıştır. Ancak tüm bu araştırmaların neticesi açıkça gündeme getirilmemiş ve sonucu da bilinmemektedir.

    Bir yıl önce ise, Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, bir konferans konuşmasında yurt dışında yapılan buna benzer bir projeden bahsetmiştir, buna göre: “Yaklaşık 10 metre yüksekliğinde metal titanyum alaşımlı çubukların uyduya yerleştirilerek, Dünya’daki istenilen hedefe gönderildiğinde, yerin 5 km derinliğine kadar nüfuz edebilme kabiliyetine sahip olup, 7-8 şiddetinde bir deprem oluşturabilir” şeklinde beyanda bulunmuştur.

    Son araştırmalara göre Amerika Çin ve Rusya Uzay silahları konusunda çok yol kat etmiş durumdadır. ABD’li yazar H. G. Wells’in Dünyalar Savaşı romanında Marslıların kullandığı lazer silah sistemi ve Yıldız Savaşları (Star Wars) film serilerinden alışık olduğumuz foton bombaları, uzay aracından atılan lazer saldırı silahları, artık günümüzde orduların envanterinde yer almaya başlamıştır.

     Dış Uzay Anlaşması kitle imha silahları olarak nükleer silah kullanmayı ve kitlesel yıkıma neden olabilecek silahların uzaydan kullanımını yasaklar. Bu silahların geliştirilmesi ve kullanılması savunma amaçlı olarak düşünülmekte ve yeni geliştirilen silah sistemleri anlaşma içerisinde yer almadığından, mevcut boşluktan istifade edilerek ABD, Rusya ve Çin’in yönlendirilmiş enerji silahları üzerine yoğunlaşmalarına neden olmuştur. 

    Doç. Dr. İnci Sökmen Alaca, bu tip silahlar için bir makalesinde şöyle bir cümle paylaşmaktadır: “Uzaydan hibrit tehditler kapsamında parçacık ışını dünya üzerinde deprem fay hatlarına ya da volkanların içine gönderildiğinde buraları aktif hale getirip hedef bölgede felaketlerin oluşmasını tetikleyebilir.” Türkiye’de bulunan bir çok bilim insanının bu konularla ilgili çok sayıda makaleleri bulunmaktadır.

     Buna göre teknolojinin geldiği son noktaya bakılırsa, artık Tank ve Tüfekten hatta Füze savunma sanayiden daha fazla şeyler üretmenin zamanı gelmişte geçiyor bile. Yurt dışında bulunan Türk Bilim insanlarının Ülkemize gelerek, Türkiye’de olanların ise birleşerek harekete geçme zamanları gelmiştir, belki de gerekeni yapıyorlardır… Bunu bilemiyoruz ancak görünüşe göre, bırakın üretimi henüz Uzay’da söz sahibi bile değiliz. Biz ancak ekonomi, kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri ve son zamanlarda Kızılay’ın ticaret rekorları ile ilgili sorunlarla ilgileniyoruz. Ancak konu çok derin ve büyük, bu konuda eğitimli bireyler yetişse dahi uygulama için henüz tam teçhizatlı bir okulumuz bulunmamakta.

    Belli ki artık sıcak savaş, soğuk savaş değil, Uzay savaşlarından çokça bahsedeceğiz. Bunca teknolojiye sahip Devletler, istedikleri an, tüm iletişim ağını çökelterek Dünya’yı Taş Devrine bile dönüştürebilirler. Aşırı enerji yüklemesine hiçbir çip veya işletim sistemi dayanamayacaktır. Hatta insanlar… Doğa olayları olarak bilinen Şimşek ve Yıldırım hadiselerine benzer bir durumlar gibi, yüksek voltaj ve yüksek ısı…

    Ülkemiz her zamankinden çok Bilim adamlarına, Akıllı insanlarına, Uyananlara ihtiyacı var, Evren tahmin ettiğimizden daha büyük, insan aklı da öyle, Türkler isterlerse başarıyı elbette elde edeceklerdir, ancak önce bizden olmayıp bize benzeyenlerden kurtulmamız gerekiyor, ayağa kalmak için az vaktimiz var, Ülkemizi terk etmeden var gücümüzle çalışarak dimdik duracağız. Oğuz Kaan ‘dan beri Türk’ün sırrı “Ay’ da dır! sözünü iyi anlamanın zamanı gelmiştir…

    Kaynak : https://www.youtube.com/watch?v=rhWBAFAGwzE&t=4s

    Doç. Dr. İnci Sökmen Alaca makaleler

    Yeliz Şeviktürk Altınöz

    Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı