Yıl 23 Nisan 1920 … Türkiye’yi, Büyük Millet Meclis Hükümeti yönetmekteydi. Tek bir eksik vardı, oda Cumhuriyet’in ilanı.
29 Ekim 1923 Pazartesi günü toplantısında Anayasanın 1. Maddesinin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet” tir fıkrası eklenilerek Yeni TÜRKİYE CUMHURİYETİ kuruldu. Aslında bir hükümet vardı ancak, tek bir kelime çok şey ifade ediyordu. Çünkü bu değişim, yeni atılımların yeni oluşumların yeni bir Türkiye’nin temelini atmıştı. 158 oy ile Mustafa Kemal Paşa ilk Cumhurbaşkanımız seçilerek, TÜRKİYE CUMHURİYETİ YÜZYILINI resmen başlatmış oldu.
Peki ne değişti?
Hilafet ve sultanlık kaldırıldı, yerine halk egemenliğine dayalı “Cumhuriyet” yönetim biçimi getirildi.
Din esaslarına göre eğitim yapan okullar yerine çağdaş eğitim veren okullar açıldı.
Yeni Türk Alfabesine geçildi.
Hukuk sistemi değiştirildi, Laiklik getirildi.
Kadınlara erkekler gibi eşit haklar verildi.
Yaşanılan döneme uyum sağlanarak, tüm ulusların kıyafetlerine uygun bir kılık kıyafet devrimi yapıldı.
Dünyanın kullandığı ölçüler kabul edildi. Bunlar sadece birkaçı. Saymakla bitmeyen yenilikler ile geldi Cumhuriyet.
Modern Tarım yapma sistemleri getirildi, Tarım alet ve ekipmanları yenilendi, (Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk 1928 ve 1937 yılları arasında Toprak Reformu yasası için sürekli meclise uyarılarda bulunur…)
Bununla birlikte devrimlerden en önemlileri ve devlet düzeninin ve sistemin yerleşmesinde baş etken olan:
Ülke ekonomisi, Ordunun yapılanması, eğitim sistemi ve Laiklik üzerinde ivedilikle duruldu.
Osmanlının son dönemlerinde ve tüm ulusların çöküş tarihlerine bakılırsa ilk olarak ordu değil ekonominin iyi olmaması neden olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun ile ilgili Mustafa Kemal Atatürk şöyle bir söylemde bulunmuştur:
“Efendiler, tarihimizi dolduran bunca başarılar, zaferler ya da yenilgiler, batışlar ve yıkımlar, bunların tümü ortaya çıktıkları dönemlerdeki ekonomik koşullarımızla ilgilidir. Yeni Türkiye’mizi kendine yaraşır düzeye çıkarabilmek için ne yapıp, edip ekonomimize birinci sıradan önem vermek zorundayız. Siyasal, askeri başarılar, ne denli büyük olursa olsun, ekonomik başarılarla taçlandırılmazlarsa, sürekli olamaz, az zamanda sönerler.”
Buna göre, Enflasyon kelimesinin bile bilinmediği Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerine kıyasla, günümüze kadar gelen süreçte, ekonomi adeta yerle bir olmuştur. Şu an yurt genelinde, satın aldıkları topraklar, evler ve çeşitli iş kolları nedeni ile ucuz bir ülke de rahatça dolaşarak alışveriş yapan yabancılar cirit atmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ise onlara hizmet ettiği ve çok az bir kesimin ise eşit ekonomik düzeyde yaşadığı bir hal içerisindeyiz.
Şu an en büyük Türk Parası 200.00₺- en küçük paramız ise kullanılması mümkün olmayan 1-KRŞ dur. Ancak her ikisi kullanım ömrünü yitirmiş gibi duruyor, yakında yeni 400₺ veya 500₺’lik kâğıt paralar çıkabilir diye düşünüyorum, en küçüğü 5₺ veya 10 ₺ olan madeni paralarımızla da tanışabilir.
Dünyada büyük sıfırlamadan bahsedilirken, ülkemizdeki büyük sıfırlamaya bir adım kaldığını söylemek çok da afaki olmaz. Zaten Cumhuriyetin sadece adı kalmış… Tüm bu olanlar bir Yüzyılın bitişi yeni bir Yüzyılın başlangıcına gebe gibi.
Günümüzle karşılaştırın isterim, Türkiye Cumhuriyeti 100. yılını tamamlarken kısaca üzerinden geçtiğim konular değerini yitirmiş ve anlamsızlaştırılmış geldi mi size de?
TÜRKİYE YÜZYILI” tanıtımı içerisinde “CUMHURİYET” yer almamış, bu sebeple olsa gerek…Haksızda değiller, Yüzüncü yılın sonunda görüyoruz ki elde pek de bir şey kalmamış…
Cumhuriyet kelimesi ile kaderi değiştirilen ülkemiz, yüzyılını tamamlar tamamlamaz başka bir yüzyıla hazırlanıyor gibi…
Şimdi bize Ata-TÜRKLER gerek, önce kendini kurtaran, ya da varsa bir Halife, Osmanlıyı kuran…
Kaynak: Tarihte kurulan Ulusal Türk Devletleri İbrahim Şimşek
Yeliz Şeviktürk Altınöz