Karbon nedir; Dünyadaki bitki ve hayvan yaşamının temelini oluşturan bir elementtir. Karbon ayak izi ile ilgili tartışmalar, aslında karbon değil, karbon bulunduran bir bileşik olan karbondioksit (CO2) ile ilgilidir. Petrol, kömür gibi fosil kaynaklı yakıtların enerji elde etme amacıyla yakılması sonucunda, karbondioksit ortaya çıkar. Buda canlı hayatı için tehlike arz etmektedir.
Sera gazı etkisi, güneşten dünyaya gelen ışınların, dünya yüzeyinden geri yansıdıktan sonra atmosferdeki belli başlı gazlar tarafından önce soğurulup sonra tekrar yeryüzüne yayılmasına denir. Sera gazı olarak bilinen bu gazlar arasında karbondioksit de vardır. Dünyadaki sıcaklığın artmasını sağlayan bu etki normal seviyede olumsuz bir durum oluşturmadığı gibi, dünyadaki hayatın devamlılığı için de gereklidir. Yani karbondioksitler sıcaklığı arttırmaktadır. Öyle ki dünyanın atmosferi ve sera etkisi olmasaydı, ortalama sıcaklık -18 derece civarlarında olurdu. Bununla birlikte, atmosferdeki sera gazlarının normal oranların üzerine çıkacak derecede artması ise, dünyadaki sıcaklığın doğal yaşama zarar verecek ölçüde yükselmesi (Ör. Buzulların erimesini hızlandırması), başka bir deyişle bugün küresel ısınma olarak bildiğimiz problemin ortaya çıkması anlamına gelmektedir.
Kısaca; İnsanların atmosfere karbondioksit salınımına sebep olan çeşitli faaliyetlerinin yarattığı verilerden elde edilen çevresel sonuç. Yedikleri içtikleri, gezileri, yaptıkları her türlü faaliyetleri neticesinde doğaya verilen zararın hesaplanması. Yani bu Dünya’da yaşamanın kirası gibi bir şey bu… Demek ki hayat bedava değilmiş.
Bilimsel tanımlar bir yana, bilimin ihtiyaca yönelik kullanılacağı gerçeği de unutulmamalı…
Mesela ağaç diksek olmaz mı?
Şişmanları zorla mı zayıflatacaksınız?
Alkol ve tütün maddeleri de bunun içerisinde mi?
Neyse… konunun uzmanı değilim benim kişisel düşüncem…
Peki nereden çıktı bu tanım ve neden önemli?
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde imzalanmış olup, protokolü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa karbon ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermişlerdir. Türkiye, 17 Şubat 2009’da bu anlaşmaya ortak olmuştur,
Türkiye’nin kişi başı sera gazı salınımı 5,9 ton ‘dur. Türkiye’nin küresel ısınmaya katkısı son 150 yılda %0,04 oranındadır. Türkiye de 2011 ve 2023 Yılları arasında kişilerin doğaya yaptığı salınımlar için veri topladı, bu süreçten sonra, anlaşma gereği, salınımı azaltma hedeflerini gerçekleştirmek zorunda. 2023 yılı itibarı ile, çeşitli sanayi kuruluşlarından, karbon salınımı ile ilgili raporlar istenilmektedir.
AB Ülkelerine ihracat yapan işletmelerin, sınırda karbon mekanizması gereği, ürün karbon ayak izi ve yaşam döngüsü değerlendirmesi, üç aylık periyotlarla yapılması zorunludur. Sınırda karbon mekanizması ile birlikte 1 ton CO2’e karşılık 45-75 € civarında vergilendirme yapılması planlanmaktadır ve 2023 yılı itibarıyla uygulamaya alınacağı duyurusu yapılmıştır.
Bunu 2023 yılı itibarı ile çok fazla duyacağımızdan şüpheniz olmasın.. Asıl bundan sonra belirlenen amaçlar doğrultusunda alıştırıla alıştırıla kulaklara kazınacak, hatta her alanda da uygulanmaya konulacak, hatta konulmaya başlanıldı bile.
Peki başka ne amaçları olabilir?
İnsanların ne yediğine ne içtiğine karışırsanız, fazla salınım nedeni ile tüketimini kısıtlarsanız, aksi düşünene yaptırım uygularsanız, insanlar, yine seçme hakları olmaksızın önlerine konulanı kabul etmek zorunda mı kalacaklar? Normalleştirilen yanlışlar, insanların fabrika ayarlarını bozmakla kalmaz, düşünemez hale de getirir. Korku ve endişe, mecburiyetler aklı bastıran unsurlardır. Bunu covid19 küresel pandemisinde, aşılanma süreçlerinde yaşadık.
Aslında gerçek amaç;
Tek devlet, Tek Din, Tek tip kontrol edilebilir insanlar, Cinsiyetsizlik gibi hissizleştirilmiş ve anlamsız bir Dünya yaratmak. Bu söylediklerimi çeşitli yollarla yapmaktalar. Şeytana söz verilmiş olmalı, kendi dünyasını yaratması için…Çünkü o mühlet istedi ve ant içti…
Artık İnsanlar yaşadıkları Dünyaya sahip çıkmalı, inançlarına, topraklarına, gelenek ve göreneklerine önem vererek, insanca yaşam için her zamankinden daha fazla çaba göstermelidirler.
Yanlış bildiğimiz her şey, gözler önüne serilip, alıştırılarak normal hale getiriliyor. Dün iki erkeğin duygusal ve cinsel birlikteliği konu dahi edilmesi garipsenirken, şu an evliliklerine göz devirerek bakılsa da ardından “Dünya’nın çivisi çıkmış” diyerek susuyoruz. Olumsuz bir söz söylemekten, karşıt görüş sunmaktan, muhalefet olmaktan korkuyoruz, her şeyden korkar olduk. Hukuk’un hak ve adalet için değil de başka amaçlara hizmet ettiğinden midir bilinmez, her şey belirli bir hedefe uygun şekilde yap bozlarla devam etmekte sanki. . Kişilik hakları gereği hem çok dokunulmaz hem de çok dokunulanız…
2023 Yılı 6 Şubat’ında meydana gelen Kahramanmaraş depreminden sonra, bu bölgelere yapılacak yeni evler anlatılırken çok kısa bir şekilde bu konuya değinildi. Aslında istenilen yeni dünya düzeni için bir adım daha atılmış oldu. Akıllı evler dedikleri daireler, karbon salınım miktarının hesaplanmasına destek olacak türden yapılacak şekilde tasarlanıyor.
Başka alanlarda da insanların verileri halen toplanmakta, Birçok banka vizyonlarında Karbon ayak izi ile ilgili bilgi verip, mail ortamında bunun için kişilerden onay istemektedir. Bir çoğumuz yeşil bir logo ibaresi görünce okumadan onay verdik belki de.
Otomatik ödemeye verdiğimiz elektrik, su, doğalgaz faturaları, kredi kartı ile yaptığımız harcamalardan elde edilen veriler, doğaya bırakılan ayak izinin hesaplanmasında aktif rol oynamaktadır. Şu an her ne kadar sık karşılaşmasak da ilerleyen yıllarda fazla tüketen ve Dünya’ya fazla salınım gerçekleştiren bireyler, çeşitli yaptırımlarla karşılaşabilecekler düşüncesindeyim. Hatta şuan İngiltere’de uygulaması mevcut olup, fazla et süt ve yumurta tüketen bireylere, ilgili reyonlar hizmet vermiyor…
Gelecek için tüm amaçların temeli hazır, Şu an nakit para kullanmaktan çok kredi kartına yönelerek bu amaca hizmet etmekteyiz. Alıştırılmış olduğumuz yaşam düzeni gereği, tüm verilerimiz araştırma şirketleri tarafından kaydedildi ve ediliyor, ama hala bu verileri elde etmelerini engelleyebiliriz. Son zamanlarda et bulmakta da zorlanıyoruz, kimi pahalılıktan kimi yerli olanından ararken… Gördüklerimiz göreceklerimizin teminatıdır, planlar öne alınmış gibi, karşısında durmalı mı? Kabul edip susmalı mı? zamanımız varken düşünelim derim.
Kaynak : https://www.encazip.com/yenilenebilir-enerji/karbon-ayak-izi,,,,,,,,
TSE- Wikipedi- Çevre iklim Değişikliği Bakanlığı farkındalığı Karbon ayak izi
https://www.instagram.com/reel/Cpky3GAjPqq//?igshid=MDJmNzVkMjY=
Yeliz Şeviktürk Altınöz