Orta Asya Türk devletleri: Ağaçlara, Doğa’ya, Bitkilere, Güneş, Ay ve Yıldızlara oldukça önem vermekteydiler. Doğa ile iç içe yaşamanın verdiği hazla birlikte, faydalandıkları çevreye çeşitli anlamlar yüklemişler, hatta bu nesneleri Yaratıcı ile aralarında bir vasıta olarak görmüşlerdir. Tarihin bilinen en eski uygarlığı olan Türkler ’in bazı gelenek ve görenekleri başka milletlere de örnek olmuş ve yine kendi yaşam tarzları ve inanışlarına göre farklılaşmalar göstermişlerdir.
Bunlardan en önemlisi ve en dikkat çekeni, Ağaç ’tır. Eski Türklerde Ağaç, Yaratıcı ’ya tapınmak için bir araç olarak kullanılmaktaydı. Tapınma kelimesine “kült” adı verilmekte idi. Eski Türklerin ve Moğolların Tengrici’ler inancına göre dünyanın merkezinde duran ve yer gök âlemini birleştiren “Dünyalar ağacı” vardır. Ağaca verilen önemin izleri Oğuzlara kadar uzanmaktadır. Ağaç, Türk halklarının geleneksel dünya görüşlerinde, insanların birbirleriyle ve doğanın insanlarla bağını da sembolize eder. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin uykusunda gördüğü, hâkimiyetinin nerelere kadar uzanacağını tasvirleyen, her tarafa dal-budak salan ve budaklarının gölgesi dört bir yanı örten de ağaçtır. Kozmik Ağaç olarak kabul edilen birçok ağaç sayabiliriz. Ancak Çam ağacı örnekleri günümüze kadar taşınmıştır.
Yine, Yüce Kitabımız Kuranı Kerim’ de Tuğba ağacından, zeytinden ve incirden kısacası yine bitkilerden bahsedilmektedir.
“Ağaç sevgisi, İslamiyet öncesinden bu yana tek bir Yaratıcı inancına sahip Türklerde değişmeyen bir gelenek haline gelmiş ve halen devam etmektedir.”
Çam ağacı dört mevsim yeşilliğini koruması ve dayanıklılığı bakımından her zaman daha fazla dikkat çekmiştir.
İslamiyet öncesi Türklerde yeni yılla birlikte kutlamalar yapılırdı. Buna “Nardugan” ismi verilmiştir. Nardugan kelimesi etimolojik olarak Moğol dilinde Nar (Güneş) ve Türkçe deki Tugan ( Doğan ) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelimedir. Türk mitolojisine göre Gece Gündüz savaş halindedir, 21 Aralık gecesi en uzun gece olup bu geceden sonra günler uzamaya başladığından, savaşı güneş kazanır ve Güneş yeryüzünde daha uzun kalmaya başlar. Bu sebeple 22 Aralık Nardugan ismi ile kutlanır.
22 Aralık’ta, yemekler yapılır insanlar kalabalık şekilde eğlenirlerdi. Dualarının kabul edilmesi için, çam ağacının dallarına renkli kurdeleler, çaputlar bağlayarak süslenerek, yanına hediyeler bırakırlardı.
Doç. Dr. Haluk Berkmen, araştırmalarına göre Noel Ağacı süsleme geleneğinin kökenini İslamiyet öncesi Asya Türklerine ait Hayat Ağacı inancına dayandırmıştır.
Ayrıca, Muazzez İlmiye Çığ ise; “Türklerde yılbaşı geleneklerinin ve Yılbaşı kutlamalarının, Türklerin İslamiyet öncesi dönemdeki geleneklerinden geldiğini, Noel Bayramı’nın çok eski Türkler’de Yeniden Doğuş-Çam Bayramı olarak kutlandığını ve yılbaşının Türk geleneği olduğunu, Noel’in geçmişteki adının Nardugan” olduğunu yazmıştır.
Günümüzde halen Mezarlarda çam figürlerinin bulunduğu gözlemlenmektedir. Ayrıca Halılarda da birçok ağaç motiflerine rastlanılır. Daha somut örnekler vermek gerekirse, Trilye Fatih Camii Abdest alma bölümünde, Topkapı sarayı Hareminin duvarlarında, Türk Miğferlerin de Çam Ağacı desenini görme mümkün.
Çam ağacının, kozalak meyvesi vermesi ayrıca çam kozalağını da önemli hala getirmiştir. Kozalak, sezgisel güç veya üçüncü göz denilen epifiz bezine benzetilmiştir. Bu bezin aktif olması ile farklı boyutlara geçişin mümkün olacağı ve insanlardaki bazı üstün yeteneklerin kullanılabilineceği düşünülmüştür. MÖ 4. yüzyılda yaşamış Mısırlı anatomi uzmanı ve otopsinin babası sayılan Herophilus epifiz bezi için, “Düşünce akımını besleyen salgı bezi” şeklinde tanımlama yapmıştır. Yani bu organ, “fiziksel ve zihinsel boyutlar arasındaki dönüştürücüydü” şeklinde anlayabiliriz.
Tarihi resimleri incelediğimizde kozalak figürlerini de yine birçok yerde görebiliriz. Hatta Dolmabahçe sarayının duvarlarında da kozalak figürleri bulunmaktadır.
Türkler bilinen en eski medeniyet olması bakımından birçok kültüre sahiptirler. Ve birçoğu halen hayatımızın bir parçası olarak devam etmektedir. Ve yine bize ait olan kültürler farklı milletlerce örnek alınarak, kendi inanç ve kültürel birikimleri ile başkalaşarak önümüze çıkmaktadırlar. Biz ise, bize ait olan kültürleri bugüne uyarlayarak yaşatılabilir hale getirmek yerine, yargısız infaz ile inkâr ediyoruz. Oysaki İslamiyet’ten önce Türkler hiçbir zaman Ağaca tapmamışlardır, ama Ağaca önem vermiş ve değerli kılmışlardır.
Kaynak: ŞEYMA KELAM(KÖROĞLU) YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN DR. ÖĞR.ÜYESİ ÖMER TAYFUR ÖZTÜRK
Doç. Dr. Haluk Berkmen Noel ve Nardugan – Muazzez İlmiye Çığ – MERKAM söyleşisi
Yeliz Şeviktürk Altınöz
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
- Karbon Ayak İzi10 Mart 2023
- İstikbal Göklerde5 Mart 2023
- Deprem Görecek Günlerimiz Var Daha18 Şubat 2023
- Eğitime ”Duvar Örücüler”3 Şubat 2023
- Etsizolojik Ücret ve Heterodoks Sonuçları26 Aralık 2022