Oyun ne, oyuncu kim?

Yayınlama: 23.01.2018
Düzenleme: 23.01.2018 14:14
2
A+
A-
Cem Ayaz Yazar, Emekli Deniz Astsubayı. 1969 İzmir doğumludur. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de, yükseköğrenimini de 1989 yılında deniz astsubay meslek yüksekokulunda(o zamanki adı Astsubay Sınıf Okulu ) ve daha sonra da Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Programı’na devam ederek tamamlamıştır. Deniz kuvvetleri komutanlığında, yurtiçi ve yurtdışında 28 yıl seyrüsefer branşında çeşitli kadrolarda, personel, amir, birlik komutanı olarak görev yapmış ve 2012 yılında istekle emekliye ayrılmıştır. Yaklaşık 20 yıldır edebiyat ile iç içe bir yaşam sürmekte, çeşitli internet sitelerinde yüz elliye yakın şiir, makale çalışmaları yayınlanmakta olup edebiyat dünyasının önemli isimleri tarafından da şiir ve deneme türünde deniz ve denizcilik konularında birincilik ödüllerine layık görülmüştür. Çalışma hayatına katılım aşamasında, üretime ve eğitime verdiği önemle, Arel Üniversitesi, Mektebim eğitim kurumları gibi eğitim kurumlarında idari işler müdürü olarak görev yapmıştır. Şubat 2018’de Ulak Yayınlarından ‘’Vatan Kaderine Terk Edilemez’’ adlı ilk kitabı yayınlanmıştır. parlamentohaber.com’da haber müdürlüğü görevinde bulunmuştur.

    Bir oyuna dönüşen gerçekler…

    Görmek inanmaktır.
    Ama gerçek midir?
    Bir film repliğinden…

    Gözlerimizin önünde olan, bitenler, tüm bilincimiz ve algılarımızın yettiği kadar anlamlandırabildiğimiz şeyler.
    Aklımızın bir oyunu ya da aklımızla bir oyun içerisinde, bir oyuna dönüşen gerçeklikler.

    Matematiksel gerçekler kadar somut verilere dayalı mıdır, sosyolojik meseleler?
    Tarihsel süreç ve olgular, gördüklerimizin mi yoksa yaşanılanların mı göstergeleridirler?
    Algılarımız bu yönde bizleri hangi doğru ya da yanlışlara sevk eder?

    Resmin tamamını yeterince görebiliyor muyuz?
    Görmek için çaba sarf ediyor muyuz?
    Resmin içindeki yerimizin farkına varabiliyor muyuz?

    İzler konuşur.
    İzler yol gösterir.
    İzleri görebiliyor muyuz?
    İzlerin bir süreci var, bu süreçleri takip edebiliyor muyuz?

    Ortalık toz duman.
    Mesele Suriye.
    Mesele Suriye gibi gözükse de, hedef Türkiye, hedef sen ve ben, hedef bizler, hedef Türkiye Cumhuriyeti Devleti, görüyor ve bu ihtimali düşünüyor musunuz?

    Siyaset pazarında, dost ve düşman gerçekliğimizin sürekli değiştiği bugünlerde, ortaya bir ulusal strateji ve hedef koyabiliyor muyuz?
    Körle yatıp şaşı mı kalkıyoruz?
    Kaç boyutlu görüyor ve kaç boyutlu değerlendirebiliyoruz?

    Biliyorsak konuşuyor, bilmiyorsak susmayı öğrenip, dinlemeyi ve öğrenme dürtümüzü harekete geçiriyor muyuz?
    Bilgiyle beslenip, bilgiyle besliyor muyuz?

    Esad’ın Esed’e evrimini görüyor ve gösterilene ” gerçek midir?” sorusunu sorabiliyor muyuz?

    Bir satranç masasına dönüştürülmüş Ortadoğu’da şah mı, piyon mu, av mı yoksa avcı mı hallerimiz?
    Bu hususta düşünüp taşınıyor muyuz?

    Zaman her şeyin en iyi göstericisi ise ve gerçeklerin de er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir kötü huyu varsa eğer, gerçeklerin gerçeğini kavrayabilmek için akıl gözümüzle de görebilmeyi başarabilmek gerekir.

    Tekrar soralım aynı soruyu!

    İzleri takip edersek, takip ederseniz eğer, tekrar soralım aynı soruyu:

    Değerli okuyucu, görmek inanmaktır diye söze başlamıştık.
    Ama bizlere gösterilenler, gördüklerimiz, dönüşen, değişen resimler, acaba gerçeğin dayanılmaz ağırlığı ile ne kadar örtüşürler?

    Çok geç olmadan, oyun ne, oyuncu kim, farkına varır mıyız birer birer?

    Atatürk ile kalın.
    Selam ile…
    Cem Ayaz

    Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı