OYAK, 205 sayılı kanun ile 3 Ocak 1961 tarihinde kurulmuştur. 27 Mayıs 1960’tan sonra yaşanan ilk gelişmelerden birisi olan OYAK, şimdi Türkiye’nin 3.büyük holdingidir.Bugün 400 bini aşkın üyesi, 2019 sonu itibari ile 118 milyar TL’yi geçen toplam varlığı ve 100’e yakın şirketi ile Türkiye’nin önemli ekonomik yapılarından biridir. Satış hasılatı Koç ve Sabancı Holding’ten düşük olmasına rağmen net kârı iki holdingten de yüksektir. Kurumun daimi üyeleri aslen TSK kadrolarında görevli Subay, Astsubay, Uzman Jandarma/Erbaş ve sivil memurlardır. Dikkat edilirse bahsettiğimiz diğer holdingler, aile holdingi iken OYAK bir nevi kamu kurumudur. OYAK’ın varlığı ayrıca ülke ekonomisi için bir teminat sayılır.
Dr. Abdullah Köktürk, OYAK ile ilgili bakış açısını bir makâlesinde şöyle ifade ediyor.”1961 Ocak ayında kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) ile Silahlı Kuvvetler mensupları kapitalist sınıfa dahil edilmişlerdir.”ve ilave ederek”27 Mayıs 1960 müdahalesinin sanayi sermayesinin hegemonyasını kurmasını kolaylaştırdığını, müdahaleden hemen sonra Eylül 1960’da Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) kurulması ile görüyoruz. DPT sayesinde kaynaklar ticaret ve tarımdan, sanayi sermayesine daha kolay aktarılabilmiştir. Ordu ve sanayi sermayesinin kader ortaklığının başlangıcı da 1960 müdahalesidir.”diyor. Her ne kadar söylenenler o günkü koşullar için doğru olsa da OYAK genel müdürlüğünün profesyonelleşmesiyle OYAK sistemleşmiş askerler kendi işlerine bakmış OYAK da kendi işine bakmıştır. Böylece TSK personeli için ikinci bir Sosyal Güvenlik Sistemi olmuş ve üyelerini yıllar içinde istenilen hizmeti vermiştir. Bugün OYAK emekli askerlere sağladığı maaş veya toplu para imkanları ile, maddi olarak mensuplarına fayda sağlayan bir yapıdır. En önemlisi bu yapı devletten destek almayıp kendi kendine idame etmekte ve ülkemize önemli katma değer sağlamaktadır.
OYAK modeli gibi yapıların diğer kamu çalışanlarına da sağlanması gerektiği düşünüyorum. Hatta özel söktör için bile olabilir! OYAK başarılı olduysa, yeni kurulacak yapılar neden başarılı olamasın? Bir düşünün OYAK sadece üyelerinin brüt maaşlarının on’da biri aidat ile bu denli büyüdü. Eğer bu olursa ülkemiz için ekonomik yönden müthiş ilerleme olur. Hem Milli sermayenin ulus içinde kalmasını ve istihtam yaratmasını sağlar hem de kamu personeli için ikinci bir Sosyal Güvenlik Sistemi ile maddi olanak sunar. Yalnız kurulacak yapıların aynı OYAK’taki gibi yasal zeminin olması şart. Çünkü zamanında bir çok kurumda, çeşitli sandıklar kurulmuş fakat yeterli mevzuat olmadığı için devam ettirilememiştir.
Ancak OYAK, şuanki yapısı ile ideal bir model durumunda değildir. 69 yıl önce düzenlenmiş kanunun tekrar reform edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü OYAK üyeleri halihazırdaki yönetimden memnun olmadıklarını son zamanlarda dile getirmeye başladılar. Buna neden olarak üst rütbedeki bazı general ve amirallerin OYAK’taki posizyonları gösteriliyor. OYAK’ın muvazzaf ve emekli 400 bin civarında üyesi bulunmakta, bunların yaklaşık yüzde 80’ini astsubay, uzmanlar ile sivil memurlar, yaklaşık yüzde 20’sini de subaylar oluşturmaktadır(General ve Amiraller dahil). Fakat bu üyelerin binde ikisi civarında olan Emekli General ve Amirallerin, OYAK şirketlerinde Şirket Yönetim Kurullarının yüzde 95’inde yer almaktadır. İlk bakışta herkese normal gelebilecek bu durum esasında anormaldir. Şöyle OYAK, kanunu itibari ile askeri bir teşekkül olmayıp hiyerarşisi de askerlik hiyerarşisine göre kurulmamıştır. Bunun bilincine varan ve çoğunluğu Astsubayların oluşturduğu bir kesim bu konunun üzerine gitmekte, çoğu astsubayın yüksek tahsilli olduğunu OYAK için ilgili posizyonlarda görev alabileceklerini iddia etmektedirler. Çünkü OYAK üyelerinin yaklaşık yüzde 80’ini astsubay,uzmanlar ile sivil memurlar oluştururken yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan subaylar OYAK Yönetim Kurulu ve Genel Kurul üyeleri içinde diğer üyelere nazaran ağırlıklı görev yapmaktadır. Bu durum yadırganmaya başlanmış ve son günlerde huzursuzluğa neden olmuştur. Hukuki yönden, OYAK kanununda yasal reformların yapılmaması nedeniyle OYAK için askeri bürokrasinin hala subay ağırlıklı devam ettiği söylenebilir.
Şimdi yapılması gereken şey OYAK’ın daha demokratik yollarla yönetilmesini sağlamaktır. OYAK, kendi üyelerinden seçeceği temsilciler ve genel kurullarınca idare edilirse daha da güçlenecektir. Böylece hem OYAK üyeleri mutlu olacak hem de ülkemiz için yeni iktisadi yapıların önü açılacaktır.
Gelecek yazımızda OYAK’ın nasıl büyüdüğünü, üyelerine sağladığı imkanları ve idare tarzından bahsedeceğim. Tabii sadece iyi yönlerini değil olumsuz yönlerini de yazacağım. Hele yedek subayların OYAK ile ilgili mağduruyetlerini es geçmek olmaz.
Hoşçakalın, saygı ve sevgilerimle…
Tolga Akyel