BB (baby boomer) kuşağı dediğimiz 1944-1965 doğumlu insanların;
-Delinen pantolonlarına yama vurmaları,
-Yıpranan giysilerini onarmaları,
-Sökülen ayakkabılarını dikmelerini,
-Patlayan futbol topunu sağlamlaştırmalarını,
-Bozulan radyoyu tamir ettirmeleri, sırf yoksulluktan değildi. Sadece tutumluluktan da değildi. Onlar bunları yapmakla kendinden sonraki nesile çok önemli bir mesaj veriyorlardı.
Onlara;
-Eşleriyle araları açıldığında alternatiflere yönelmeden aralarını düzeltmelerinin mümkün,
-Çocuklarıyla aralarına kara kediler girdiğinde bu durumun vakit geçirmeden telafi edilmesinin gerekliliğine,
-Arkadaşlarıyla, komşularıyla, dostlarıyla bağları koptuğunda yenilerini aramakla vakit kaybetmeyip, aralarındaki bağları tekrardan bağlamalarının kaçınılmaz olduğuna, müthiş bir örnek için, onların böyle bir yetenek geliştirmeleri için onlara “prototip” olmaya da çalışıyorlardı.
Yani bir yandan yeni nesilin;
-Onarıcı,
-Telafi Edici,
-Tamir edici,
Arabulucu,
Özellik kazanmasına önayak oluyorlardı. Onların bu çabalarının “çaresizlikten, yoksulluktan, fakirlikten veya cimrilikten” ileri geldiğini düşünen 1965-2000 kuşağı olan “X” ve “Y” nesili bu mesajı alamadı. “Z” jenerasyonu da bu atıcı, değiştirici, vazgeçmeye hazır, çabuk sıkılan nesilin özeti olarak hayata girdiler.
Bu nedenle yeni kuşak ;
-Aşırı alıngan,
-Aşırı özgürlükçü,
-Kendinin ne kadar verdiğini değil de, ne kadar aldığını önemseyen,
-Eşiyle bozuştuğunda,
-Çocuklarıyla anlaşmazlık yaşadığında,
-Arkadaşlarıyla atıştığında,
-Komşusu ile tartıştığında,
Ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, başarabilmeyi düşünmediğinden, düşünmeyi bile beceremediğinden onları “değiştirmeyi” seçmek gibi stratejik bir hatanın içine düşebilir.
Söz gelimi;
-Bana arkadaş mı yok?
-Başka komşu mu yok?
-Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi,
-Küserse küssün, gibi “sanal efelik” taslayarak fıtratını bozabilmektedir. Bu nedenle önceki kuşak onlar için “nereden türedi bu yeni nesil?” diyerek hayretini ifade etmek zorunda kalabiliyor. Yani onların beceriksizliğine vurgu yapıyor.
“Ata kızarak eşeği yol arkadaşı seçenin gideceği yer ağırdır.
Fidel Castro diyor ki,
“Soygun felsefesine son verirseniz, savaş felsefesi de ortadan kalkar. Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını ben asla başaramazdım, asıl devrimci Atatürk’tür. Bu kadar büyük devrim yaptım, ama Mustafa Kemâl Atatürk’ün yaptıklarını başaramazdım.
Sakın kendinize başka esin kaynağı aramayın”
Şadi Şirazi “kötülüğe kötülükle cevap vermek kolaydır. Gerçek yiğitlik, kötülüğe iyilikle cevap vermektir”.
Çocuklar doğduklarında;
-Paylaşımcı değildir, öğrenmeleri gerekir,
-Merhametli değildir, öğrenmeleri gerekir,
-Neyin doğru, neyin yanlış ve sınırları bilmez, öğrenmeleri gerekir,
-Vicdanlı ya da empatik değildir, öğrenmeleri gerekir,
-İyilik sadece doğuştan gelmez, öğrenmeleri gerekir.
Haydi Cumhuriyetin Öğretmenleri görev sizin. Cesaretli olmanız gerekiyor. “Cesaret hiç korkmamak değil, korkuya rağmen devam etmek, korkuya hükmetmektir.
İnsan varoluşundan bugüne kadar hep kutsal değerleri arayıp durmuştur. Oysa en önemli kutsal değerler dilindir, milletindir, vatanındır, Atandır, Bayrağındır ve bunlara sahip olmanı sağlayan baş mimar Mareşal Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK’tür. UNUTMA
Esen Kalın
Hüdayi Kayhan