İstanbul Üniversitesi ile Fenerbahçe takımları arasında 13 Kasım 2010 tarihinde oynanan Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi 4.hafta müsabakası sonrası yapılan rutin doping kontrolleri sırasında Fenerbahçe Kadın Basketbol takımı ünlü ABD’li oyuncusu Diana Taurasi’den alınan idrar örneğinde, WADA’nın yasaklı uyarıcı ilaç listesinde yer alan Modafinile rastlanmıştır.
Söz konusu sporcu, ülkesinde de önemli ödüller alan reklamlar ve magazin dünyasının da flaş yıldızlarından Diana Taurasi olunca, olay başta ABD olmak üzere tüm dünyada manşetlere taşındı.
Ocak ayında açıklanan sonuçlardan sonra Fenerbahçe genç oyuncuyla sözleşmeyi feshetti. Basketbol Federasyonu oyuncuya men cezası verdi. Olayın yankıları sürerken, Şubat ayında bu kez analizi gerçekleştiren Hacettepe Doping Kontrol Merkezinin analizi hatalı yaptığı bilgisi gündeme bomba gibi düştü. Merkez, analiz raporlarını geri çekti. Laboratuvarın bağlı olduğu Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdenay sporculardan özür diledi.
WADA genel direktörü David Howman’ın yaptığı açıklamada olayın bir yanlış pozitif bir değerlendirme gibi göründüğünü, yanlış pozitif sonuçlara çok nadir rastlandığını, daha sıkça görülen hatanın yanlış negatif, yani var olan dopingi ölçememe olduğunu söyledi. Ankara’daki merkezin 2009 yılında uluslararası standartları karşılamakta yetersizlik nedeniyle 3 ay askıya alınmış olması, geçen yıl benzeri yanlış pozitif hata yapan Malezya’daki akredite laboratuvarın askıya alınmış olması, Hacettepe Doping Merkezine de WADA tarafından yaptırım uygulanacak mı sorularını gündeme getirdi.
Olay sonrası başta Fenerbahçe Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım olmak üzere Tüm Fenerbahçeliler ayağa kalktı.104 yıllık kulübün töhmet altında bırakılması ve önemli bir oyuncudan yoksun kalınmasının hesabını sormaya başladılar. Konu zamanın Başbakanına kadar taşınırken, Fenerbahçeliler İngilizce dilekçeler hazırlayarak taraftarlarına Federasyonu ve Doping merkezini uluslararası platformlara şikayet kampanyaları düzenlediler.
Kulüp yöneticisi Ali Koç, Başbakandan merkezin kapatılmasını istedikleri iddiasını reddetti. Önce Federasyon Başkanı Demirel, sonra Gençlik ve spor Müdürü Yunus Akgül üzüntülerini bildirmekle birlikte Türkiye’de yılda yaklaşık 3 bin ile 3500 analizin gerçekleştiğini, bunların büyük bölümünün Hacettepe Doping Kontrol Merkezi tarafından gerçekleştiğinin altını çizerek merkezin kapatılmasının söz konusu olmaması gerektiğini vurguladılar.
Konu halen incelemede, ancak numuneler Köln deki başka bir merkeze gönderiliyor. Burada hata ne olabilir cevabına gelince Konunun hala değerlendirme sürecinde oluşu, WADA’nın açıklama yapmasına sınır koyması, hukuksal ve medyatik etkiler sebebiyle laboratuvar yetkilileri konu hakkında konuşmaktan doğal olarak kaçınmaktadır.
Diğer olanları bir tarafa bıraksak dahi sadece bu gelişme bile birçok soru işaretlerini karşımıza çıkartmaktadır.
Eldeki veriler ise şöyledir;
1- Rektörün basın açıklamasına göre, test sonuçlarını analiz etmekte olup iki değerlendirme söz konusu. Normalde bunların ortalamasının alınması gerekirken, olayda analiz tek bir değerlendirme verisi üzerinden gerçekleştirilmiştir.
2- Erken açıklamalarda yer alan bilgiye göre, kural gereği alınmış olan her iki A ve B numunesinde de sonuçlar pozitif bulunmuştur.
3- Bir Başka habere göre, Diana Taurasi, A numunesinin pozitif çıkmasından sonra, B numunesi sonuçlarının alınması esnasında avukatının yanı sıra bir analiz uzmanı da getirmiş. Söz konusu Uzman, WADA’nın ilgili teknik dokümanlarında yer alan değerlendirme prosedürü ile merkezin yaptığı yorum arasındaki uyumsuzluğu fark etmiş ve durum raporlanmıştır.
Yazılanlardan anlaşıldığı kadarıyla, analizin kendisinde bir hata yok, yorumlanmasında hata var. Eğer ortada bir hata mevcutsa hatadan kaçınacak en basit ve geçerli teknik, pozitif ve negatif kontrol kullanmaktır. Pozitif kontrol ne kadar miktarda aldığını bildiğiniz, negatif kontrol ise almadığını bildiğiniz örneklerdir.
Eğer, pozitif kontrolde sonuç negatif çıkarsa, yanlış negatif ölçme ihtimaliniz olduğunu bilirsiniz. Eğer negatif kontrol sonucu pozitif çıkarsa, yanlış pozitif ölçmekte olduğunuzu da bilirsiniz.
Yanlış pozitif ölçüm riski de burada söz konusudur. Daha da ilginci, Genel Durum Dünyada da farklı değildir. WADA’nın değerlendirme kriterleri konusundaki tartışmalardan tutun da, doping hilelerine ve sistemin zaaflarına varıncaya kadar yüzlerce tartışma, onlarca dava hala sürüp gidiyor.
Analitik verilerin işlenmesi, ticari istatistik programlarının yetersizliği, analitik bulgunun değerlendirilmesi, farklı genetik yapıya, metabolizmaya sahip atletlerin normal kontrollerle karşılaştırılmasındaki sakıncalar süre gelen tartışmaların nedenlerinden birkaçıdır. Wada’nın yeterince şeffaf olmadığı, bu nedenle test yöntemleri ve ölçümlemelerdeki hataların yeterince aydınlatamadığı argümanı ise bitmek bilmiyor.
Burada Taurasi’ye odaklanmış olsak da, 2000’li yıllardan bu yana doping ile ilgili pek çok sorun, pek çok haber, pek çok tartışma var. O dönem öyle bir dönemdeki 3 Temmuz Süreci ile özellikle Fenerbahçe Spor Kulübüne kumpasların başlangıcı olmuştur. Yine aynı yıllarda bazı kulüp futbolcularının, basketbolcuların (kadın-erkek) gönderilmesi gereken idrar örneklerini üzerinde yıllar geçmesine rağmen WADA’ya kontrol edilmesi için gönderilmemiştir.
WADA tarafından Doping olup olmadığı denetlenemediğinden ilgili üst kurumlara ve sporculara yaptırım (ceza) uygulanması talimatı gönderilmesine rağmen halen cezai bir işlem yapılmamış olup, birtakım güçler tarafından (basın mensupları da dahil) gündeme dahi getirilmemesi gerçekten manidardır.
Ana Fikrin Ana Fikri : Türk sporundaki hangi Paydaşlarda olursa olsun Temizlik Operasyonu ŞART…
#TÜRKO
Tolga Akyel