BİRAZDA FUTBOL DOSYASI

Yayınlama: 20.10.2020
Düzenleme: 20.10.2020 12:26
24
A+
A-
1967 Ankara doğumlu, Evli ve Üniversite mezunudur. İşadamı, İktisatçı ve Bilgisayar Yazılım Mühendisi olup Yazılım Şirketi sahibidir. Aikido 5.Dan Kıdemli Antrenörü ve Basketbol Antrenörüdür. Kamu ve Özel Sektörde Yöneticilik yapmıştır. Atabey19 Türk Ocakları Derneği Kurucu Başkan Yardımcısı, Genel Sekreteri görevlerini yürütmektedir.

    Futbolumuzda zamanın hakim medyası tarafından şike ile mücadele operasyonu olarak lanse edilen 3 temmuz operasyonuyla tam tersine bu operasyon sonucunda çıkarılan 6222 sayılı sporda şiddeti önleme yasasıyla şikeyi sanki kurumsallaştırıyor izlenimi vermektedir. Siyasete sırtını dayayan kulüplerin maç alıp vermelerinin önünü açmasının yanı sıra doping de serbest kalmaktadır.6222 sayılı sporda şiddeti önleme yasası her kulübe farklı uygulanmasıyla adil rekabeti tamamen ortadan kaldırdığı görülmektedir. 

    Diğer yönüyle 6222 sayılı yasa toplumsal kutuplaşmayı göz göre göre tetiklemektedir hem de net olarak. Mevcut koşullarla kulüplerin geneli para aklamanın aracı haline getirebilmektedirler. Bu durum ileriki yıllarda kulüplerin bağımsızlığını dolayısıyla varlığını kesinlikle tehlikeye sokan bir unsur olarak karşımıza çıkacaktır. 

    Maç sonuçlarının istenildiği şekilde manipüle edilebilmesi hem maç sonuçlarına olan güveni net olarak sarsmakta hem de futbolun saha dışına çıkmasına sebep olmaktadır. Uluslararası bahis kartellerinin ülkemize kontrolsüz denetimsiz olarak yayılması, zaten var olan şeffaf olamama durumunu daha fazla tetiklemektedir. 

    3 Temmuz operasyonuyla daha önce açılmış olan Bochum savcılığındaki Bochum dosyasında, diğer başka ülkelerdeki maçlar da Bochum dosyasında bulunsa da en fazla ülkemizdeki fazla sayıda karşılaşma dosyada sıklıkla yer almaktadır. Buna rağmen Bochum dosyası nedense yıllardır bekletilmektedir. Tabiki bu bekletmeler kuşkuları daha fazla arttırmaktadır.

    Bunun yanında sürekli aynı kulüplere yapılan ayrıcalıklı uygulamalar da sürekli hale gelmiş bulunmaktadır. Örneğin Galatasaray’a önce Seyrantepe’nin karşılıksız verilmesi daha sonra Florya ve Riva arazilerinin tam olarak neye karşılık verildiğinin şeffaf olarak kamuoyuna aktarılmaması soru işaretlerine yol açmaktadır. Bunun kaynağı olarak Cumhuriyet gazetesi 4 ekim 2019 cuma günü Arif Kizilyalin tarafından yapılan Eski Başkan Adnan Polat Galatasaray’ın mali açıdan çok kötü yönetildiğini söyledi. Bilhassa Ünal Aysal döneminde harcanan para 50 yılda harcanmadı başlıklı haberi gösterebiliriz. Bu başlıklı haber baştan sona okunduğunda genel durumun sadece görünen yüzünün bile ne kadar vahim olduğu net olarak ortadadır. 

    Beşiktaş cephesine baktığımızda ise 17-25 Aralık dönemiyle ilişkili işlemler neredeyse tamamen Sır olmakla beraber yine 4 ekim 2019 tarihli Cumhuriyet gazetesi Hilmi Türkay tarafından yapılan haber kaynağına göre Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören, Fikret Orman kulübü Seba gibi yönetemediler. Musluk açıldıkça açıldı. Borçlar çığ gibi büyüdü. Alacaklılar kapıya dayanır oldu. Taraftar tribünlerden Orman’a paralar nerede diye bağırıyorlar şeklindeki yazdıkları bu yazıyı tümüyle okuyanlara iyi bir fikir edinmelerini sağlar inancındayım. Tüm bunlara rağmen dayatmayla da olsa tüm yönetimlerin ibra edildiklerini görmekteyiz. 

    Bir diğer ibretlik haberde de Yine Cumhuriyet gazetesi Barış Terkoğlu tarafından yapılan 19 Mart 2020 tarihli habere baktığımızda haberde geçen akaryakıt istasyonu ve arazisinin ısrarla ve bedelinin altında fiyatla kayyum tarafından Trabzonspor a mali açıdan destek sağlayacak şekilde kullanıldığı belirtilmiştir. 

    Bu yazı baştan sona okunduğunda genel olarak iyi bir fikir verecektir. 3 Temmuz operasyonunun en zararlı çıkan tarafı hakim medyaya göre suçlusu gösterilen Fenerbahce’ye gelince kongresi sonucu Başkanının değiştiği 3 haziran 2018 sonrası kontrollü harcama prensibi bilinçli olarak terkedilmiş bulunmaktadır. Kesinleşmeyen ama şeffaf olarak da en can alıcı bölümleri net açıklanmayan bilanço rakamları fazla dikkat çekmektedir. Özellikle 3 Haziran 2018 sonraki dönem için.

    Özetle 3 Temmuz’dan bu yana bazen şekil değiştirerek süregelen süreç futbolumuzun gelişmesi bir tarafa, yok oluşa doğru son hızla sürüklenmektedir.

    Yaşanılan birçok olumsuzluklar, Türk Futbolu için mutlaka köklü değişiklikleri zorunlu kılmaktadır. Günü kurtarmaya dönük politikaların kesinlikle sürdürülebilirliği yoktur. Ayrıca 15 temmuz 2016 sonrası futbolla ilgili etkin ve dişe dokunur bir araştırma soruşturma yürütülmeyişi ayan beyan ortadadır. Üstüne üstlük 2015’den beri 3 temmuz davasının Yargıtay safhası hala sonuçlandırılamamıştır.

    #TürkO

    Tolga Akyel

    Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı