Her şey dönüyor… Güneş, Ay, Dünya, Yıldızlar ve diğer bütün gezegenler, atomlar, elektronlar. Kâinat bir ses bir nefes gibi. İnsan bir an soruyor kendine, bu dönüş nereye? Kime? nasıl ve en önemlisi neden bu dönen-ce?
Dönence, Halk dilinde, zamanı geldiğinde, değişmeyen bir döngü anlamında kullanılır. Coğrafi anlamına göre, Yeryüzünün Kuzey ve Güney yarım kürelerinde bulunan, Güneş gezegeninin Yılda iki kez dik açı ile geldiği iki ayrı çember veya enlemlere verilen isimdir. Güneşin dik açısı bir kutupta kış mevsimini başlatırken, diğer kutupta yaz mevsimine sebep olur. Bu açı ile 21 Haziran yengeç ve 21 Aralık oğlak dönenceleri oluşur. Son yıllarda mevsimler de ki farklılığa bakılırsa, bir şeyler yolunda gitmiyor gibi. Dönenceler aynı açıyı almalarına rağmen farklı sonuçlar doğmakta. Yaz ve kış mevsimleri olması gerektiğinden farklı ilerliyor. Bu durum, şu an için en çok hissedilen sağlık ve beslenme konusu başta olmak üzere, ilerleyen zamanlarda birçok sorunu da beraberinde getireceğe benziyor. Bunun ile ilgili, Kuran-ı Kerimde de “Güneş ve Ay’daki bir hesap iledirler. Necm (bitki ve yıldız) ve ağaçlar devamlı secde ederler. Göğü de Allah yükseltmiş; tartı ve ölçü (denge) koymuş ki, kendi mizanınızı (dengenizi) bozmayasınız. Adalet terazisini doğru tutunuz, kâr terazisini zarara uğratmayınız.” Buyrulmuştur. İnsan doğru ve yanlış olanı seçebilme hakkına sahiptir, her ne kadar son durak belli olsa da gideceğimiz yolları biz seçiyoruz. Kader, tamda böyle bir şey.
Yaşadığımız gezegenin adından da anlaşılacağı üzere “Dün-ya” da, yani, dünde yaşamaktayız. Her şey çoktan olmuş bitmiş, sadece oksijen ve bir bedene ihtiyaç duyduğumuz bu gezegende, kendimizi gerçekleştirme çabasındayız. Öyle ya Güneş ışınları bile bize sekiz dakika geç geliyor, bir nevi geçmişten geleceğe zaman yolculuğu yapıyoruz. Ayrıca Güneşin varlığı ve yaydığı ışık, Dünya için hayati önem taşımakta. Çünkü yaşamsal tüm kaynakların temelinde Güneş gezegeni vardır.
Son zamanlarda hayvanların, çember şeklinde döndüklerini, kuş ölümlerini, insanlara saldıran köpekleri, hepimiz izledik, gördük, dinledik. Ayrıca insanımsıların da canlılara yaptıklarını izledik… Bununla birlikte, bazı hayvanların akıllı hareketlerine de şaşırır olduk. Düşünmek gerek aslında, insan denilen canlı hangi? seviyeye inmiş ki, hayvanlarla kıyaslanacak hale geldik… Amacım hayvanları aşağılamak değil, onlar tekamüle ermiş canlılar bence, burada insan denilen varlığın halini gözler önüne sermek istedim. Gökyüzündeki nizamı bozan her ne ise, Canlıların kafasını karıştıran da aynı şey olmalı. Güneş gezegeninin mevcut enerjisi ve büyüklüğü, Dünya’ya etkisi tartışılamaz. Son zamanlarda Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için yapılan çalışmalar, yapay güneş denemeleri, gerçek amacının dışında gösterilmiş olsa da sonuçları ortada. Bilimsel verilere göre, Güneş ışınları; Dünyanın manyetik alanı, iklim, haberleşme sistemleri, doğa olayları, radyasyon, Enerji ve Jeolojik alanlarında etkileşimlere sebep olmaktadır. Aslında yaşanan ve yaşanacak birçok olayı anlamak pek de zor değil.
Dönence konusuna geri dönersek, Dünyanın ölçüsünün bozulması, bir şeylerin artık değişmesi gerektiğine, gelmekte olanın geleceği düşüncesini yaratıyor insanda. Dünyanın manyetik alanında meydana gelen değişimlerin, tüm canlıların yaşam kaliteleri, sinir sistemleri ve hafızalarında birçok olumsuz etkileri vardır. İnsanlık her zamankinden daha bilinçli, duyarlı ve aklı başında olmak zorunda. Yaşadığımız gezegenin ayarlarında bir sorun olduğu aşikâr, gezegenin oksijeni olmadan yaşayamayan canlılar olarak, etkileneceğimiz bir gerçektir. Kuran-ı Kerim’de “Yanlışlar içinde olan nice kentleri kırıp geçirdik de yerlerine başka topluluklar oluşturduk.” Buyrulur. Birçok Halkın aşırıya kaçmaları, ölçüyü bozmaları sebebi ile yok edildiğini anlatmaktadır. Yine Yüce Kitabımızda, helak edilen halkların yerine yenilerinin getirildiğinden sıkça bahsedildiğini biliyor ve okuyoruz. Mizanı bozanlara cevap elbette ilk olarak, evrenin sahibinden gelecektir. Bizler de bu cevabı maalesef yaşayarak alacağız düşüncesindeyim. Artık Nuh’un gemisine binme vakti geliyor gibi, insan oğlu yine, yeni bir dönence zamanına giriyor olabilir.
Gelecekte iyi şeylerin olacağını umut ederek yaşayan insanlar! Umudun kardeşi inanmak ve harekete geçmektir. O halde kendini kurtaracak olan, yine insanın kendisidir…
Kaynaklar : -Enbiya suresi 11 – Rahman 5,6,7,8,9 – Prf. Dr.Adnan Ökten İstanbul üniv. Astronomi ve Uzay Bilimlerindeki Yeni Gelişmeler
Yeliz Şeviktürk Altınöz
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
- Karbon Ayak İzi10 Mart 2023
- İstikbal Göklerde5 Mart 2023
- Deprem Görecek Günlerimiz Var Daha18 Şubat 2023
- Eğitime ”Duvar Örücüler”3 Şubat 2023
- Türklerin Nardugan Geleneği7 Ocak 2023
Her şey dönüyor… Güneş, Ay, Dünya, Yıldızlar ve diğer bütün gezegenler, atomlar, elektronlar. Kâinat bir ses bir nefes gibi. İnsan bir an soruyor kendine, bu dönüş nereye? Kime? nasıl ve en önemlisi neden bu dönen-ce?
Dönence, Halk dilinde, zamanı geldiğinde, değişmeyen bir döngü anlamında kullanılır. Coğrafi anlamına göre, Yeryüzünün Kuzey ve Güney yarım kürelerinde bulunan, Güneş gezegeninin Yılda iki kez dik açı ile geldiği iki ayrı çember veya enlemlere verilen isimdir. Güneşin dik açısı bir kutupta kış mevsimini başlatırken, diğer kutupta yaz mevsimine sebep olur. Bu açı ile 21 Haziran yengeç ve 21 Aralık oğlak dönenceleri oluşur. Son yıllarda mevsimler de ki farklılığa bakılırsa, bir şeyler yolunda gitmiyor gibi. Dönenceler aynı açıyı almalarına rağmen farklı sonuçlar doğmakta. Yaz ve kış mevsimleri olması gerektiğinden farklı ilerliyor. Bu durum, şu an için en çok hissedilen sağlık ve beslenme konusu başta olmak üzere, ilerleyen zamanlarda birçok sorunu da beraberinde getireceğe benziyor. Bunun ile ilgili, Kuran-ı Kerimde de “Güneş ve Ay’daki bir hesap iledirler. Necm (bitki ve yıldız) ve ağaçlar devamlı secde ederler. Göğü de Allah yükseltmiş; tartı ve ölçü (denge) koymuş ki, kendi mizanınızı (dengenizi) bozmayasınız. Adalet terazisini doğru tutunuz, kâr terazisini zarara uğratmayınız.” Buyrulmuştur. İnsan doğru ve yanlış olanı seçebilme hakkına sahiptir, her ne kadar son durak belli olsa da gideceğimiz yolları biz seçiyoruz. Kader, tamda böyle bir şey.
Yaşadığımız gezegenin adından da anlaşılacağı üzere “Dün-ya” da, yani, dünde yaşamaktayız. Her şey çoktan olmuş bitmiş, sadece oksijen ve bir bedene ihtiyaç duyduğumuz bu gezegende, kendimizi gerçekleştirme çabasındayız. Öyle ya Güneş ışınları bile bize sekiz dakika geç geliyor, bir nevi geçmişten geleceğe zaman yolculuğu yapıyoruz. Ayrıca Güneşin varlığı ve yaydığı ışık, Dünya için hayati önem taşımakta. Çünkü yaşamsal tüm kaynakların temelinde Güneş gezegeni vardır.
Son zamanlarda hayvanların, çember şeklinde döndüklerini, kuş ölümlerini, insanlara saldıran köpekleri, hepimiz izledik, gördük, dinledik. Ayrıca insanımsıların da canlılara yaptıklarını izledik… Bununla birlikte, bazı hayvanların akıllı hareketlerine de şaşırır olduk. Düşünmek gerek aslında, insan denilen canlı hangi? seviyeye inmiş ki, hayvanlarla kıyaslanacak hale geldik… Amacım hayvanları aşağılamak değil, onlar tekamüle ermiş canlılar bence, burada insan denilen varlığın halini gözler önüne sermek istedim. Gökyüzündeki nizamı bozan her ne ise, Canlıların kafasını karıştıran da aynı şey olmalı. Güneş gezegeninin mevcut enerjisi ve büyüklüğü, Dünya’ya etkisi tartışılamaz. Son zamanlarda Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için yapılan çalışmalar, yapay güneş denemeleri, gerçek amacının dışında gösterilmiş olsa da sonuçları ortada. Bilimsel verilere göre, Güneş ışınları; Dünyanın manyetik alanı, iklim, haberleşme sistemleri, doğa olayları, radyasyon, Enerji ve Jeolojik alanlarında etkileşimlere sebep olmaktadır. Aslında yaşanan ve yaşanacak birçok olayı anlamak pek de zor değil.
Dönence konusuna geri dönersek, Dünyanın ölçüsünün bozulması, bir şeylerin artık değişmesi gerektiğine, gelmekte olanın geleceği düşüncesini yaratıyor insanda. Dünyanın manyetik alanında meydana gelen değişimlerin, tüm canlıların yaşam kaliteleri, sinir sistemleri ve hafızalarında birçok olumsuz etkileri vardır. İnsanlık her zamankinden daha bilinçli, duyarlı ve aklı başında olmak zorunda. Yaşadığımız gezegenin ayarlarında bir sorun olduğu aşikâr, gezegenin oksijeni olmadan yaşayamayan canlılar olarak, etkileneceğimiz bir gerçektir. Kuran-ı Kerim’de “Yanlışlar içinde olan nice kentleri kırıp geçirdik de yerlerine başka topluluklar oluşturduk.” Buyrulur. Birçok Halkın aşırıya kaçmaları, ölçüyü bozmaları sebebi ile yok edildiğini anlatmaktadır. Yine Yüce Kitabımızda, helak edilen halkların yerine yenilerinin getirildiğinden sıkça bahsedildiğini biliyor ve okuyoruz. Mizanı bozanlara cevap elbette ilk olarak, evrenin sahibinden gelecektir. Bizler de bu cevabı maalesef yaşayarak alacağız düşüncesindeyim. Artık Nuh’un gemisine binme vakti geliyor gibi, insan oğlu yine, yeni bir dönence zamanına giriyor olabilir.
Gelecekte iyi şeylerin olacağını umut ederek yaşayan insanlar! Umudun kardeşi inanmak ve harekete geçmektir. O halde kendini kurtaracak olan, yine insanın kendisidir…
Kaynaklar : -Enbiya suresi 11 – Rahman 5,6,7,8,9 – Prf. Dr.Adnan Ökten İstanbul üniv. Astronomi ve Uzay Bilimlerindeki Yeni Gelişmeler
Yeliz Şeviktürk Altınöz
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
- Karbon Ayak İzi10 Mart 2023
- İstikbal Göklerde5 Mart 2023
- Deprem Görecek Günlerimiz Var Daha18 Şubat 2023
- Eğitime ”Duvar Örücüler”3 Şubat 2023
- Türklerin Nardugan Geleneği7 Ocak 2023