Sosyal devlet çoktan çöktü. Millet ittifakından mı yoksa zillet ittifakından mısın zihniyeti saltanatta. Bendensen tamam, değilsen terörist, hain.
Bu bakış açısından çok fazla şeyler beklemeyeceksin bugünlerde. Çünkü halkçı bir yapı yok karşımızda. Covit-19 da bu rezaletin son perdesi.
Siyaset günü kurtarmakla meşgul. Hiç bir açıklama birbirini tutmuyor. Hele sokağın gerçekleri ile hiç mi hiç örtüşmüyor. Sağlık sistemi koronaya teslim oldu ve olay hayatlarını hiçe sayan sağlık çalışanlarının özverileri ile gidiyor.
İddialara göre ekipman yetersizliği hat safhada. Aslında bir iddia da değil, tanıkları var. Dün bir doktor ile kısa süreli sohbet ortamında bu salgın durumunu konuştuk. Bir özel hastane çalışanı. Kendi aralarındaki konuşmaya şahit oldum.
“Hastane kapandı kapanacak, hasta, pardon müşteri gelmiyor (müşteri benzetmesi bana ait) belki maaş dahi ödeyemeyecekler. Vardiyalı sisteme de geçebiliriz.”
Konuşma sonrasında yanıma oturunca ben de güncel konu hakkında sorularımı yönelttim:
“Karantinaya alınanlar sadece gözlem altında, durumlarının değişkenliğine göre müdahale ediyor. Sosyal medyadaki videolara baktığınızda dış ülkelerdeki sağlık personeli astronot kıyafeti gibi koruyucu ekipmanlar kullanıyor. Ya bizde? Ya bizimkiler. 65 yaş konusuna gelince, yaş hali ve rahatsızlıkları nedeniyle riskin büyüğü onlarda. Her yaş gurubu ama özellikle gençler de çok tedbirli davranmalı. Sanki dünya genelinde genç nüfusu koruyup kollamak gibi bir düşünce hakim. Verilen sayılar mı? Bana göre gerçeği yansıtmıyor gibi. Bu salgın toplumun yüzde sekseni etkileyecek gibi ama yüzde onlarda kayıp oluşabilir. Vücudumuz iklim ve çevre değişikliği katkısıyla virüse direnç kazanacaktır. Virüs de mutasyona uğrayıp bizimle beraber yaşamayı öğrenecektir. Zamanı pek uzak görmüyorum. Mayıs ayından sonra durumun hafifleyeceğini düşünüyorum. Ama kış döngüsünde yeniden artış gösterebilir. Grip gibi düşünün, kışın artıyor yazın yok gibi. En önemlisi, bu salgına çok hazırlıksız yakalandık ve Allaha emanet gidiyoruz.”
Bir doktor arkadaştan aktardım. Bir hekimin ağzından durum böyle.
Galiba her şeyi Allaha havale eden bu bakış açısı, korona konusunda da “her şey Allahtan, dua ve sabır” mantığı ile ölen ölür kalan sağlar bizimdir anlayışında.
Bu arada korona nedir ki?
Kanal İstanbul ihalesi, tecavüzcüye, uyuşturucu satıcısına af, Suriye bataklığı ve yazık olan askerlere son sürat devam. Gazeteciler hala terörist.
Bizim köyde değişen bir şey yok. Nereye kadar mı?
Muhtar değişene, memleket, kurtuluş ve kuruluş ayarlarına dönene kadar.
Millet uyanana kadar.
Sadece akıl ve bilime emanetiz…
Atatürk ile kalın.
Evde kalın.
Selam ile…
Cem Ayaz
YAZARA AİT DĞER YAZILAR
- EVRENE BIRAKTIĞIMIZ İMZA…3 Aralık 2020
- O GÜNLER VE BUGÜNLER14 Kasım 2020
- SİREN SESİ KALBİMİZİN SESİ10 Kasım 2020
- SU, AYRAN VE AYDA BEBEK3 Kasım 2020
- DIŞ GÜÇLER7 Ekim 2020