Türkiye, Teknolojide ve İyi Eğitilmiş İşgücünde Geri Kalıyor

Yayınlama: 08.10.2023
Düzenleme: 08.10.2023 13:48
67
A+
A-
1950 yılında doğdu. Mersin İleri İlkokulu ve Mersin Ticaret Lisesinden sonra 1971 yılında Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme bölümünden mezun oldu. Özel teşebbüste üretim planlama, pazarlama ve muhasebe departmanlarında görev yaptı. 1976 yılında Mersin’de Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaya başladı. Mali Müşavir ve Muhasebeciler Birliği Dernek çalışmalarında bulundu. 1990-1998 döneminde Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanlığı görevini üstlendi. Mersin Üniversitesi Geliştirme Vakfı (MÜGEV), Mersin İdman Yurdu Spor ve Eğitim Vakfı (MİYSEV) ve Mali Müşavirler Eğitim Vakfı (MEV) kurucu üyesi oldu. Mersin Atatürkçü Düşünce Derneği, Mersin Tüccar Kulübü, Mersin Tenis Kulübü, Mersin Briç Spor Kulübü, Mersin Temiz Toplum Derneği, İçel Sanat Kulübü, Mersin İdman Yurdu Spor Kulübü, Mersin Kuvayı Milliye Spor Kulübü, SODEV, Mersin Ticaret Liseliler Derneği, Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği, Galatasaray Spor Kulübü, Yenişehir Briç Spor Kulübü ve 1972 yılından itibaren Cumhuriyet Halk Partisi üyesi. 2013 yılından beri de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis üyeliği görevini yürütmekte. Gazeteci-Yazarlığa devam ediyor. “Konular ve Görüşler” ile “Sözün Bittiği Yerdeyiz” isimli, İhracat Sektöründe Tekdüzen Muhasebe ve Kambiyo, Serbest Bölgeler, Maliyet Muhasebesi, Dış Ticaret İşlemlerinde Tekdüzen Muhasebe ve Kambiyo, İnşaat Sektöründe Tekdüzen Muhasebe ve Yapı Kooperatifleri konulu kitaplarım yayımlandı. Adana Yeminli Mali Müşavirler Odası üyesi üyesiyim. Halen Yeminli Mali Müşavir olarak Mersin’de faaliyet göstermekte. 1998-2008 döneminde TÜRMOB ve TESMER’de Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Evli ve Barış, Serdar ve Murat adlarında üç çocuk babası.

    Gelişmekte iddialı ülkeler teknoloji için eğitime ağırlık verirken Türkiye ise
    dinsel eğitime daha çok ağırlık veriyor. Bunun sonucunda sanayi kesiminden
    gelen nitelikli eleman bulamıyoruz serzenişi artarak devam ediyor. Sonuç
    olarak ortaya şu gerçek çıkıyor. Türkiye, teknolojide ve iyi eğitilmiş işgücünde
    geri kalıyor. 

    Ekonomiyle ve siyasetle ilgili odalar, dernekler ve birlikler bu sürecin
    farkında ancak etkili ve sürdürülebilir bir girişimleri yok.
    Teknolojide yaşanan tıkanma Türkiye’nin sanayi üretiminde ve dolayısıyla
    katma değeri yüksek ürün ihracatında sorun yaratıyor. Bu gerçek, İSO500-2022
    özet araştırma raporuna da yansımış görünüyor. ARGE için harcama yapan
    kuruluş sayısının azalması da gerilemeyi tetikliyor. 

    Düşük faizli krediler ve elverişli teşviklere alıştırılan düşük teknoloji ile üretim
    yapan işletmelere verilen krediler boşa harcanan değerler ve kaynaklardır. 
    Türkiye’nin ihracatının %80’i sanayi ürünlerinden oluşuyor. Sanayi potansiyeli
    yüksek, sanayi ve teknolojik yatırımlara aç bir ülkeyiz. Yabancı sermaye
    yatırımları yok denecek kadar az. Yabancı sermayenin kararsızlığının en önemli
    nedenlerinden birisi kimin hangi yatırımı yapacağına ve haklarına keyfi şekilde
    karar veriliyor olması. “Hele bir de en yükseğe soralım” endişesi. 
    Yerli sanayiciyi ilgilendiren güncel konuların başında enerji maliyetleri ile genel
    üretim maliyetlerindeki düşüş geliyor. 

    Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu iyileştirdiler, ancak
    enflasyonla mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi beklentileri çok yüksek.
    Merkez Bankası Başkanı da iyimser mesajlar veriyor. “Büyümeden ödünsüz
    dezenflasyonu sağlayacağız” diyor. Belirsiz olan konu kaynak gerektirecek
    onca harcamanın nasıl finanse edileceği konusu. 

    Fiyatların daha da yükseleceği anlayışıyla oluşan aşırı canlı iç talep cari
    dengeyi bozmaya devam ederken yüksek enflasyonla mücadelenin güçlüğü
    yadsınamaz. Hayat pahalılığı ve yoksulluk altında ezilmeye halkın dayanma
    gücü kalmadı. 

    Yıkıcı etkisini sürdüren yüksek enflasyon Türkiye’de bir “talep enflasyonu”
    karekteri göstermektedir. En önemli nedenleri ise para arzı artışları ve kamu
    kesimi açıklarıdır. Yani karşılığı olmayan paranın harcanması. 

    Döviz kurundaki dalgalanmalar, yüksek cari açık, vergi artışları ve negatif
    faizler önemli nedenler arasındadır. Üretmeden tüketmek, kontrolsüz ithalat,
    haksız kazanç aç gözlülüğü ve suç ekonomisi piyasanın canına okumaktadır.

    AHMET AKIN

    Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı