Roma demokrasisi ile tek farkımız kölelerinde oy kullanması, hem de köleliğinin farkında olmadan.
31 Mart seçim yenileme oyununda dahi satranç masasındaki piyon olduklarını hala göremiyorlar.
Atatürk sonrasındaki siyasi ve ekonomik başarısızlık, dışarıdan itmeli çok partili siyasal yaşam ve bugüne kadar gelen türevlerinin bizleri getirdiği nokta;
Ne yurt birliği ne de yurttaşlık birliği.
Kurtuluş savaşı ile kurtulduklarımız, demokrasicilik ve sandıkçılık cephelerinde bir bir yitirildi. Çanakkale düştü. Düşman Polatlı’yı geçti, milletin meclisi ve Ankara, tabela üzerinde kaldı.
Yurttaş yurttaşın üzerine yürüdü, asker askere, asker yurttaşına silah çekti.
Peki bu hal ve gidiş kimin, kimlerin işine yaradı? Ne kazandık ve neler kaybettik? Türkiye Cumhuriyeti Devletinde Türk olmak, Türk’üm demek faşizmle özdeşleştirildi, önüne seccade serilip, yeni Tanrılara secde edildi. Elbette bu dramada sağcısı solcusu aynı figürasyon, oltadaydı balık ve birilerinin de yemlemeye ihtiyacı kalmıyordu.
Gel gelelim sandık köleleri bu işi çok sevdi. Parti ve particilik tek çıkış yolu gibi düşünülürken, siyasal sistemde tuz koktu ve deniz bitti.
Her şeye rağmen, az da olsa “kuruluş değerleri, kuruluş felsefesi” söylemleri nihayet dile geldi. Elbette bunu dile getirenler mevcut siyasi aktörlerden hiç biriydi.
Her zaman Roma’nın soyluları sandık sonucunun peşinde ve o Roma’nın bugünkü köleleri de tıpış tıpış sandık önündeydi. Adına seçim dendi, milli irade dendi, dendi de dendi. Alıştırılmış çaresizlik, ezberletilmiş seçmencilik her daim gündemdeydi.
İktidarı ve muhalefeti önce komisyonlarda sonra seçim meydanları ve daha sonra da sandık önlerinde Cumhuriyetin her kaybına meşrutiyet yani geçerli ve kabul görünür hale getirdi.
AKEPE’si, CHP’si, bilmem nesi, hiç fark etmez.
Atatürk oyunu görmüştü, o ve Cumhuriyetinden nefret edenler zaten ümmetçi idi de, kendine Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyenler bu büyük tiyatroyu, bu büyük senaryoyu göremedi.
Roma demokrasisinden tek farkımız kölelerinde oy kullanmasıydı ya hani? 31 Mart olmadı şimdi 24 Haziranı verelim, olmaz mı yani?
Parti ve particilik diye diye memleket bu hale geldi…
Atatürk ile kalın.
Selam ile…
Cem Ayaz
Parlamento Haber/Korku yok!
YAZARA AİT DĞER YAZILAR
- EVRENE BIRAKTIĞIMIZ İMZA…3 Aralık 2020
- O GÜNLER VE BUGÜNLER14 Kasım 2020
- SİREN SESİ KALBİMİZİN SESİ10 Kasım 2020
- SU, AYRAN VE AYDA BEBEK3 Kasım 2020
- DIŞ GÜÇLER7 Ekim 2020