Şarlatan bir İngiliz Ajanı mı, yoksa gerçek bir Şeyh mi? Kim bu Nazım Kıbrısi? İngiliz İstihbaratı, tarikat şeyhi kılığına soktuğu bu mensubunu içimize sızdırmış olabilir mi?..
MAN ile İMAN arasında ince bir çizgi
Coğrafyam iyidir. Ne yalan söyleyeyim, Man ada hükümetini yeni öğrendim. Demek öğrenmenin yaşı ve zamanı yok.
MAN ada hükümeti!
ADAM manasına geliyor. Bir de Almanlar tarafından üretilen kamyon, otobüs markası var.
Bu MAN o MAN değilmiş.
MAN ve İMAN arasında olan ince çizgi paraymış.
AKP 2002-2007 dönemindeki takiyyeciliğini terk etti. Çok güçlü ve artık kendini gizlemenin gereksiz olduğunu düşünüyor. Papaz cübbesinden buralara kadar geldiler. Artık üzerlerindeki son gömleği de çıkardılar, çırıl çıplaklar.
Yolsuzluk ve kara para trafiği dünya üzerinde farklı ülkelerde mahkemelere intikal etmiş durumda. Zarrab ve Halkbank davalarına anlaşılan MAN davası ekleniyor.
KIBRISİ’NİN ULEMA GEMİSİ
Merve Kavakçı gibi bir provokatör büyükelçi yapıldı; Çünkü AKP Şeyh Nazım Kıbrısi gibilerin gemisindedir. Kıbrisi bu işin önemli ismidir.
Nakşibendi tarikatı lideri olan ve birçok ülkede müritleri bulunan Şeyh Nazım Kıbrısi 92 yaşında hayatını kaybetmişti. Türk siyasetçilerle hep yakın ilişki kuran Şeyh Nazım Kıbrısi hastaneye kaldırıldığında Erdoğan da arayarak bilgi almıştı. Yapmış olduğumuz istihbari çalışma neticesinde bugün yaşananların temelinde, kısaca AKP ve Erdoğan politkalarının temelinde Nazim Kibrisi denilen kişinin ezoterik denilebilecek bazı bilgileri yer alıyor. Erdoğan ve AKP politikalarını bunun üzerine kurdular.
Öyle ki!..
AB ve ABD’de fecaat arz edecek mağlubiyetler sonrasında aklımıza mültecileri silah gibi kullanan Erdoğan geldi. Tabi bu strateji TARIK BİN ZİYAD stratejisiydi.
Bu strateji Emevilerin Orta Asya bozkırlarında 70 yılda 100 bin Türk erkeğini katlederek binlerce Türk kadının cariye binlerce çocuğu köle yaptıkları stratejiyi akla getiriyor. Buradan sonrasında Türkler müslüman oldular. Aslında kadınlarına tecavüz edildi. Erkekleri öldürüldü. Sonra bize, Müslüman oldunuz, dediler. Aynı strateji bugün de devam ediyor.
İNGİLİZ CASUSU: ŞEYH NAZIM KIBRISİ
Şarlatan bir İngiliz Ajanı mı, yoksa gerçek bir Şeyh mi? Kim bu Nazım Kıbrısi? İngiliz İstihbaratı, tarikat şeyhi kılığına soktuğu bu mensubunu içimize sızdırmış olabilir mi?
İngiliz istihbaratının yetenekleri dünyaca meşhurdur. Öyle ki Arabistan yarımadasının Osmanlı egemenliğinden koparılmasında İngiliz Casusu Thomas Edward LAWRENCE öncülüğünde İngiliz İstihbaratı en büyük rolu oynadı ve etnik milliyetçiliği kullanarak Arap tebaa’yı Osmanlı’ya karşı ayaklandırmayı başardı. (Şimdi hangi vatandaşlarımızı ayaklandırma gayreti içerisinde oldukları hepimizin malumu.)
İngiliz İstihbaratının, Türk-İslam Dünyasının içerisine sızmak, vatandaşlarımızın beyinlerine, dini duygularına nüfuz etmek ve bu suretle kendi çıkarları doğrultusunda kamuoyu oluşturmak için türlü yollar denediği ve denemeye devam edeceği bir vaka.
Bu yollardan birinin de “Şeyh Nazım KIBRISİ” olabileceği kimi kaynaklarda yer aldı. Birçoğumuz tarafından samimi bir İslam büyüğü, bir şeyh olarak bilinen bu şahsın, İngiliz İstihbarat Servisinin maaşlı elemanı olduğu, bu konuda Türk İstihbarat biriminde açılmış bir dosya bulunduğu Cengiz ÖZAKINCI’nın “Türkiye’ nin Siyasi İntiharı Yeni Osmanlı Tuzağı” isimli eserinde belirtilmektedir. Hürriyet Gazetesinden Yıldırım ÇAVLI’ nın 4 Ocak 1996 tarihli haberinde de bu konunun ele alındığı, yine aynı eserde ifade edilmiştir.
Yukarıdaki eserde yer alan söz konusu bilginin ne kadar gerçeği yansıttığını bilemiyoruz ama bahse konu eser Nisan 2005 tarihinden Ekim 2007 tarihine kadar 14 baskı yapmış ve halen alıntı yaptığımız bilgilerle birlikte eserin satışı devam etmektedir.
Günümüzde o denli bilgi kirliliği ve dezenformasyon ile karşı karşıyayız ki, hangi bilginin doğru hangisinin yanlı ve yanlış olduğunu kestirmek gerçekten güç. Vatandaşlarımızın uyanık olmaları, çapraz okuma suretiyle akıl-mantık süzgecinden geçirerek doğruluğunu-yanlışlığını test etmeleri gerektiği acizane tavsiyemizdir.
AKP iktidara geldikten bir yıl sonra anlaşılan SURİYE savaşı planlanmış. Bakıldığı zaman Şeyh Nazim Kibrisi bu konuda beyanlarda bulunuyor.
İngiltere Kraliçesinin İstanbul ziyaretinde basına kapalı olarak Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan boğazda demirlemiş olan İngiliz donanması amiral gemisine davet edilerek bu arada yıl 2008 Suriye savaşının masaya yatırılmış olduğunu düşünüyoruz.
Bugün bunları yaşarken dün perde gerisinde ne varmış ona bakacağız.
AKP GERÇEĞİ: REMZİ GÜR
Nakşibendî Şeyhi Nazım Kıbrısi… Ve, Erdoğan’ın yakın arkadaşı Remzi Gür arasında geçen konuşmaların metin tapeleridir. Ve kitaplarımda yer almaktadır. Benim stratejik bakışımda önemli pazıl parçasıdır.
Bu konuşmanın, sohbetin; Tayyip Erdoğan’ın Siirt’ten milletvekili seçildiği 9 Mart 2003’ten sonra yapıldığı anlaşılıyor.
Tabi burada yazdıklarımın MAN ve İMAN arasında oluşan ince para çizgisiyle alakasını hep beraber anlayacağız.
Sohbet, Nakşibendi şeyhinin hükümete seslenişiyle başlıyor.
– BÜTÜN DÜNYAYI İSTİYORUM
Sıra, sohbetin en “can alıcı” noktasına geliyor.
– ALTIN ÇOK
Nakşibendi şeyhi; tüm bu planların hayata geçmesi için, ne kadar altın gerektiğini soruyor.
– DEVAM, 40 YETİŞİR Mİ SANA?
Bu teklifi duyan Remzi Gür, ellerini ovuşturuyor.
Sonra da “Şeyhe bağlılığını” gösteriyor.
Nakşibendi cemaatinin dünyadaki en önemli ismi Nazım Kıbrısi…
Kıbrısi’nin yanında dizlerinin üzerinde oturan kişi ise son dönemin yükselen isimlerinden işadamı Remzi Gür.
TMSF’nin el koyduğu pek çok varlığı satın alan Gür, Başbakan Erdoğan’ın çocuklarını yurtdışında burslu okutmasıyla da tanınıyor.İngiltere merkezli iş hayatı ve yaşamı var.
Hatta bir dönem AKP milletvekili olarak parlamento sıralarında oturmuştu. Cumhurbaşkanlığı 2007 seçimi öncesinde bazı CHP milletvekillerine oy karşılığı rüşvet etklif ettiği ortaya çıkmıştı.
Nakşibendiler’in sitesinde Gür’ün Erdoğan’ın resmi danışmanı olmamasına rağmen,“Şeyh Nazım Kıbrısi’den o dönem Başbakanın Danışmanı Remzi Gür’e Nasihatlar” başlığıyla yayınlandı.
TALİMATSIZ İŞ YAPMASINLAR
AKP, Kasım 2002 seçimlerini kazanarak henüz iktidar olmuş. 18 Aralık 2002’de Necip Hablemitoğlu öldürülmüş. Kıbrısi’nin konuşmasından Hablemitoğlu’nun cenaze töreninden kısa süre sonra konuştuğu anlaşılıyor.
Kıbrısi yeni iktidara Remzi Gür aracılığıyla kibarca söyleyecek olursak “nasihatlerde” bulunuyor.
Kıbrısi “kendi akıllarıyla iş yapmasınlar. Bugünkü talimat nedir? Emriniz nedir? Sorsunlar ona göre iş yapsınlar” diyor. Buna sıkı sıkı uyan Merve Kavakçı olmalı. Şeyh tarafından kabülde diz çökmüştü. Şimdi bu Kıbrisi toprak altında ve tek başına. Haberimiz yok .Hangi istikamete uçmuşsa, belki cehennemde ayakları gıdıklanıyordur.
Siyonlar boşuna “Türkiye içerisinde faaliyette olan 72 cemaati biz kurduk ” demiyorlar.
Ardından Remzi Gür, askerleri Kıbrısi’ye şikayet ediyor: “Felaket hazımsızlar, dün iki tane paşa geldi bizim oraya ortada fol yok yumurta yok felaket rahatsızlar”.
Kıbrısi konuşmanın devamında tekrar ediyor: “Hükümetin bugünkü hizmeti ne olacaktır? Siz ne isterseniz biz ona amadeyiz desinler.”
Kıbrısi, konuşmasının devamında AKP’yi kastederek “Eğer devlete hükmetmezlerse istifa etsinler” uyarısında bulunuyor. Kıbrısi “Zaten az bir zaman kaldı, muharebeden sonra işleri tamamdır” diyerek apoletlerine dokunuyor.
HABLEMİTOĞLU ÖLDÜ, TC ÖLDÜ
Erdoğan için çok önemli isim olan Remzi Gür ve Şeyh Nazım Kıbrısı arasında geçen konuşmada dikkat çekici nokta Hablemitoğlu cinayetiyle çok ilgileniyor olmaları. Bu psikoloji katil psikoljisidir. Katiller, maktüllerin isimlerini kendi ortam konuşmalarında devamlı tekrar ederler. Buradan nereye geliyorum sorusuna AKP döneminde yaşanmış tüm cinayet ve ölümlerde sözde FETVA parmağının olduğu su götürmez bir gerçektir.
Necip Hablemitoğlu’nun cenaze töreninden duyduğu rahatsızlığı anlatıyor. Devlet erkanının, cumhurbaşkanının, askerlerin cenazeye katılmasından hareketle Kıbrısi şöyle konuşuyor: “Bu adamın sıfatı ney, TC’yi mi temsil ediyordu dedim, TC öldü, sanki TC’nin kendisinin cenazesini kaldırdılar, bu adamın şahsında TC öldü”.
Kıbrısi konuşmasında şöyle söylüyor: “Bu adam Müslümanların hedef aldığı TC’nin kendisiydi ki vurdular öldürdüler”
Remzi Gür yeni öldürülen Hablemitoğlu ile ilgili şok bir iddiayı askerleri şikayet ederek şöyle dile getiriyor: “Efendim burada şöyle bir oyun daha var. Bu (Hablemitoğlu), Türkiye AB’ye girerken Alman Vakıfları’nın Türkiye’deki çalışmalarını inceledi. Almanlar buna itiraz etti. Askerler aba altından onlara da sopa gösteriyor, diyorlar ki ‘bizi AB’ye almayın’”.
BUNLAR 70 SENEDE BİTTİ
Kıbrısi cevap veriyor: “700 sene Osmanlı dayandı bunlar 70 senede bitti… Bitti artık ektiğiniz ekin mevsimlikti” Remzi Gür “Verilen ömür bu kadar” diye cevap veriyor.
Bu satırları yazarken gülüyorum. Ne kadar vasat ve cehalet sahibi insanlar var aramızda… Ve adamlar iki senede çöktüler. Düştükleri çukur cehennem çukurundan beter. Ve bunu fark ettiler . Demek ki! Türkiye Cumhuriyeti öyle ölmüş falan değilmiş. Çok önemli değil. Vahdettin gibi İngiliz savaş gemisi bulup kaçamasa bile İngiliz adası MAN’da kendilerine yer yapmışlar. Yine aynı hikaye.
ANKA küllerinden doğuyor. 19`un 19 katı güçle geliyor. Göklerden verilen bir karar var. On beş senedir direndikleri başlarına geliyor. 1919`da gelen 2019`da geliyor. Titreye titreye hesap defterleri önlerine konulduğunda ölü mü diri mi görülecek.
Kıbrısi, “Biçilecek, bu ekin kalkacak, yeni ekin ekilecek” diye bağırıyor.
Kıbrısi Abdullah Gül’ün henüz Başbakan olduğu, Erdoğan’ın ise Siirt seçimlerini beklediği günlerde konuşmasını şöyle devam ettiriyor: “Doğan gün bizim içindir korkma, istedikleri anda ruhunu temsil etsin Gül, öbür Bey’e de bildir ‘ısrar etme hiçbir şeye’ de. Bir şey yapacak vakit zaten kalmadı. Harp kapıda. Harp geldi mi düzen bozulur.”
Kıbrisi konuşmasını şöyle bitiriyor: “Yeryüzünde hiçbir yerde küfüre razı değilim. Bir yerde bir kimse küfür ederse onu da tüketmek için izin istiyoruz. Bütün dünyayı istiyorum, İslam için. Öbür taraf kafir olacak, bu taraf Müslüman olacak yok yok bitti. Beğenen yaşasın beğenmeyen gebersin.”
Remzi Gür, Kıbrısi’nin elini öpmeye kalkıyor, ancak Kıbrısi elini çekiyor.
Noktasına virgülüne dokunmadan planlanmış Türkiye yıkım projesini Kıbrisi açıklıyor. Şeyh Nazım Kıbrısi efendi, 2004 yılında : “Bu zaman Efendimizin buyurduğu zamandır. “ Hazreti Mehdi’nin zamanı 7 senedir. O’nun zamanında Deccal de gelecektir. Deccal’i öldürmek için İsa As. gökyüzünden gelecektir.
Buraya dikkat edin. ULEMA dedi. Erdoğan yaptı.
O büyük harbin sebebi Türkiye olacaktır. Türkiye’deki hareket büyük harbe dönüşecektir. Türkiye’nin başındakiler Avrupa’ya bağlanalım, Amerika’ya bağlanalım, Rusya’ya bağlanalım diyecekler. Sonunda Rusya’ya bağlanalım diyenler galip olacaktır. Rusya ile beraber olunca bütün Rusya karşıtı devletler ayağa kalkacaktır. Büyük Harp İskenderun’da Amuk ovasında olacaktır. Bir milyon islam tarafından asker gelir. Bir milyon da kafir Rus tarafından asker gelir. Büyük muharebe olur.
O muharebede Hz. Mehdi daha görünmez. O harpte kafirler, dinsiz imansızlar, komünizm, faşizm, Nazizm; İzim’cilerin hepsi telef olur. İstanbul zapt olunur. İstanbul’da bir seda: Deccal çıkmıştır. Şerrinden sakınmak isteyenler Şam’a, Mekke ve Medine’ye sığınsın. Millet oralara gidecek.
Deccal 40 gün dünyayı dolaşır. Bizim zamanımızla 1 sene 6 veya 7 aydır. Fesadlık için, dini bozmak için dolaşacak. Onun üzerine Allah Zülcelal, İsa As.’ı gönderir. İsa As. Deccal’in kafasını kesip Cehenneme yollayacaktır. O vakit bütün dünya İslam’a açılmıştır. İşte bu zaman yaklaşıyor. Kendini korumak isteyen Allah’a kaçsın. Korunmayanlar, korumak istemeyenler hepsi gidecektir. Çok yakındır. Kendisi doğmuştur. Çık diye daha emir verilmemiştir. Çık diye emir aldı da çıktı mı bir tekbir alır, bütün bu teknoloji ölür. Hiçbir alet çalışmaz. Ne uçaklar uçar, ne zırhlılar yürür, ne gemiler yüzer, ne arabalar çalışır. Elektrik enerjisiyle çalışan her şey durur. Mehdi As. İslam’ın kuvvetini gösterecektir. Allah o günleri bize göstersin. Allah bizi Mehdi As’a kavuştursun.”
AKP İKTİDARINI İNKILAP OLARAK GÖRÜYORLAR
İşte bugün stratejisi olmayan aptallar şunu görmeli: Şam hududu falan açılamadı. Aksine kapandı. Suriye sınırında yer alan mayınlı sahalar kaldırıldı. O sınır hattı üzerinden geçen teröristler bu ŞEYH NAZIM gibilerin söylediklerine inandılar. Sonuç niyazi oldu. Bu bir mağlubiyettir. Ve bu sonuç değişmeyecektir. Bugün Suriye – Irak sınır hattına çelik duvar örüldü. Erdoğan, Emevi camisinde namaz kılacaktı. O da Kıbrisi ne dediyse onu yaptı. Bugün kendisini ve ülkesini zora soktu. Cehalet parayla satılmıyor. Bindiğin kayığa dikkat edeceksin.
Anlayamadıkları bu bahsini ettikleri süreçlerin hepsi bizzat MUSTAFA KEMAL ATATÜRK tarafından yaşanmıştır. Bahsettikleri kişiyi dahi tanımaktan acizler.
‘AMERİKA MÜSLÜMAN OLACAK’
Kıbrisi “Ruslar meydanı boş bulup bize saldıracak, bizim ordumuz güneyde Amik ovasında olacak o esnada Ruslar rahatça girecekler. Fakat “Ruslar Avrupa boğazları kullanmasın diye tedbiren İstanbul`u işgal etmiş de 6 ay sonra kendiliğinden çıkmış gibi duruyor.”
Bazı mistik saplantılar halen devam ediyor. Hala bizim akıl daneleri bu işlerle devlet yönetmeye ve sonuç almaya çalışıyor. İnanç OKU ayeti ile başlıyor. Eşref- i mahlükat ve akıl emirleriyle devam ediyor.
Fakat! Bu vahhabizm bunlardan hiç ders almamış.
Bugün Suudi Arabistan kraliyet ailesinin yaşadıklarını örnek dahi almayan bir AKP mistisizmi ile karşı karşıyayız.
Kıbrisi bu cümleleri söylerken ağzından şu cümleyi kaçırıyor. Aslında bildiği doğruyu ifşa ediyor
“Baş baş olacak, ayak ayak olacak. Demokrasi ayakları baş, başları ayak yaptı.
Vaktin sahibi sizden gelecek. (Türklerin içinden).”
Benim dediğim 19 mutlaka gelecek. Hepsinin bahsettiği MEHDİ ,İSA MESİH vesayire hepsi bir kenara 2019 `da gelecek. ANKA küllerinden doğacak.
Kıbrisi işte burada iyice saçmalıyor.
Evliyaların istediği Amerika’nın İslam olmasıdır.
Onun gayreti ile beraber İslam ayağa kalkacaktır. Ve Amerika tarafından İslam kabul
edilecektir.
Amerika İslam olacaktır. Bu yakındır. Büyük evliya Muhiddin ibni Arabi hazretleri; “Kıyamet gelmeden önce bütün İngilizler Müslüman olacaktır“ diye haber vermiştir. Amerika da aynıdır. Kılıçları İslam’a karşı olan milletlere çevrilecektir.” diyor Kıbrisi…
Neticede Erdoğan ve AKP bizzat bu politikayı uygulayarak ABD ve AB fatihi olacaklarını bunun yanında teknolojik gücü hiç çalışmadan bin yıl önce olduğu gibi ele geçirip kendilerine göre İSLAM İMPARATORU ünvanı kazanacaklarını zannettiler.
Şimdi bu akılda bir devlet yönetimi bizi yönetiyor.
Ve bu akıl MAN adasını üs olarak kullanıyor.
Dün yazımda belirttiğim gibi bu aklı evveller kendilerince İngilizleri Müslüman yapacaklar. Bu söylemi ise ezoterik mistik yıllarca gelen söylemlerinden alıyorlar.
Ama şunu unutuyorlar. Kıbrisi sözlerinde “Gelecek olan Türk” diyor. Bakın bakalım! Erdoğan’ın “Türk yok” söylemiyle bu kişi olamaz. Yarın hiç olamaz.
İngiltere – MAN adasında ortaya çıkan parasal süreçler ile İMAN arasında olan ince çizgiyi aktarmış olduk. AB ve ABD Müslüman olacaktır, demektedirler. Bundan sonrası zekayı zorlar. Olmayan bilgilerle yaratılan süreçler ülkemizin mahvına sebep oluyor.
Gerçek olan sadece şurası: “Vaktin sahibi sizden (Türklerin içinden) gelecek”
Saygıyla!
Hakkı Kahveci
Parlamentohaber.com | Korku yok!