SON DAKİKA

İslamiyette Ticari Yaşam

Bu haber 01 Kasım 2022 - 0:05 'de eklendi.
Abone ol

Timur Kuran’ın Yapı Kredi Yayınlarında çıkan “Yollar Ayrılırken” kitabı, İslam Hukuku konusunda önemli bilgiler içeriyor. Bu makalede yazılanların tamamı kitaptan alıntı şeklinde olacaktır.

Hz. Muhammed’in ticaretle uğraşması kimi kaynaklarda İslam’ın serbest girişimle ve soya göre tanımlanmış topluluklar arasında ticaretle bağdaştığının kanıtı gibi sunulur. Nitekim, Kur’an özel mülkiyeti uygun bulur, ticareti özendirir ve kişisel zenginleşmeyi destekler. Kimi ayetleri kazancı Allah’ın insanlığa nimeti olarak nitelendirir. Kimileri de müminlerin dindarlığı kazanç peşinde koşmayla birleştirmesine cevaz verir. Hac sırasında ticareti meşrulaştıran ayetler vardır.

Hz. Muhammed, putlardan temizlediği Kabe’yi İslam’ın en kutsal mabedi ve ana ticari forumunun ortak noktası olarak yeniden tanımladı. Bu düzenleme ilk Müslüman yöneticilerin Ortadoğu içinde ve bölgeler arasında ticareti geliştirmek için attıkları adımların yalnızca biriydi. İslam’ın ilk dönemindeki kurumsal yaratıcılık, ticari örgütlenmede daha sonraki durgunluk göz önünde tutulunca, özellikle anlamlıdır.

İslam dini, Mekke’ye uzaklığına bakmaksızın, koşullarının elvermesi halinde her Müslüman’ın en az bir kez hacca katılmasını öngörür. Anlatılanlarda bu ziyaret genellikle muhteşem bir dinsel tören olarak nitelendirilir. Ancak, yakın zamana kadar hac aynı zamanda önemli bir ekonomik işlev görmüştür. Belirlenmiş üç gün içinde yerine getirilen bu vecibe, ticarete bir vesile sağlardı. Birçok hacı ziyaretinin masraflarını sırf ticaretle karşılardı. Tekrar tekrar hacca giderek servet sahibi olan tüccarlar vardı.

Kur’an İslam haccının ekonomik yanını dinsel yanından ayrılamayacak bir olgu gibi ele alır. Uygulamada hac ticaretle iç içe geçti. Bir hacı, yolculuğuna başlarken şu ibareyle uğurlanırdı: “Allah haccını kabul etsin, günahlarını bağışlasın ve malların için iyi bir pazar bulmanı sağlasın.” İslam haccının amaçlanmamış bir sonucu, ekonomik modernleşmeye dönük önemli bir teşvikin önünü kesmesi olabilir.

Dünya dinlerinin büyük başarılarından biri, akraba olmayanlar arasında güveni geliştirmek ve aralarında işbirliğini kolaylaştırmak olmuştur. Din kardeşliğini teşvik edecek bir ticari yayılmaya zemin hazırlanmıştır. Sıklıkla değinilen bir ayette şu emir yer alır: “Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi alın.”

Atatürk'ün Katilleri - Hüseyin Hakkı Kahveci

İlk Müslüman fıkıh alimleri daha önce mevcut çeşitli ticari kuralları Kur’an’daki ahlaki ilkelere dayandırarak, onlara bir İslami kimlik kazandırdılar. Tüccarların ihtiyaçları değiştikçe birbirini izleyen düzenlemelere de giriştiler. Zaten, İslam’ın erken yıllarında fıkıhçıların ve diğer din alimlerinin yüzde 75’i geçimini esas olarak ticaretten sağlamaktaydı. İslam’ın başlıca mezheplerinin hepsi akraba olmayan kişiler arasında karşılıklı güveni güçlendirici kuralları benimsedi.  

Zaman içinde İslam ekonomisinin modern ekonominin kilit kurumlarını benimsemede geç kalmış olması Batı’nın gerisine düşmesine neden oldu.  Ortadoğu’nun 1000 yılında dünya gayri safi yurtiçi hasılası içinde yüzde 10.3 olan payı 1600’de yüzde 3.8’e ve bir yüzyıl sonra yüzde 2.7’ye kadar indi. Aynı yedi yüzyıl içinde Batı Avrupa’nın payı ise yüzde 9.1’den yüzde 21.9’a fırladı.

Bu gerileme kurumsal dinamizme de yansıdı. İslam’ın ilk yüzyıllarında, Müslümanlar bir putperest geleneğinden dünyanın en büyük ticari pazarını yarattılar. Ayrıca Atlantik’ten Pasifik’e kadar uzanan toprakları bütünleştirmeye katkıda bulunan ortaklık hukukunu geliştirdiler. Avrupalıların Hint Okyanusu’na yerleşmeye başladıkları sıradaysa, Ortadoğu artık küresel ekonomik altyapıya katkıda bulunmuyordu. Ekonomik yaşamı etkileyen kritik yenilikler başka yerlerde ve başkalarının inisiyatifiyle ortaya çıkmaya başlamıştı.

Ahmet Akın

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

1950 yılında doğdu. Mersin İleri İlkokulu ve Mersin Ticaret Lisesinden sonra 1971 yılında Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme bölümünden mezun oldu. Özel teşebbüste üretim planlama, pazarlama ve muhasebe departmanlarında görev yaptı. 1976 yılında Mersin’de Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaya başladı. Mali Müşavir ve Muhasebeciler Birliği Dernek çalışmalarında bulundu. 1990-1998 döneminde Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanlığı görevini üstlendi. Mersin Üniversitesi Geliştirme Vakfı (MÜGEV), Mersin İdman Yurdu Spor ve Eğitim Vakfı (MİYSEV) ve Mali Müşavirler Eğitim Vakfı (MEV) kurucu üyesi oldu. Mersin Atatürkçü Düşünce Derneği, Mersin Tüccar Kulübü, Mersin Tenis Kulübü, Mersin Briç Spor Kulübü, Mersin Temiz Toplum Derneği, İçel Sanat Kulübü, Mersin İdman Yurdu Spor Kulübü, Mersin Kuvayı Milliye Spor Kulübü, SODEV, Mersin Ticaret Liseliler Derneği, Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği, Galatasaray Spor Kulübü, Yenişehir Briç Spor Kulübü ve 1972 yılından itibaren Cumhuriyet Halk Partisi üyesi. 2013 yılından beri de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis üyeliği görevini yürütmekte. Gazeteci-Yazarlığa devam ediyor. “Konular ve Görüşler” ile “Sözün Bittiği Yerdeyiz” isimli, İhracat Sektöründe Tekdüzen Muhasebe ve Kambiyo, Serbest Bölgeler, Maliyet Muhasebesi, Dış Ticaret İşlemlerinde Tekdüzen Muhasebe ve Kambiyo, İnşaat Sektöründe Tekdüzen Muhasebe ve Yapı Kooperatifleri konulu kitaplarım yayımlandı. Adana Yeminli Mali Müşavirler Odası üyesi üyesiyim. Halen Yeminli Mali Müşavir olarak Mersin’de faaliyet göstermekte. 1998-2008 döneminde TÜRMOB ve TESMER’de Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Evli ve Barış, Serdar ve Murat adlarında üç çocuk babası.

BUGÜN ÇOK OKUNANLAR

    BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR