Bir Ulusu Güçlü Kılan Dayandığı Birlik ve Beraberliktir

Yayınlama: 16.04.2023
0
A+
A-
1950 yılında doğdu. Mersin İleri İlkokulu ve Mersin Ticaret Lisesinden sonra 1971 yılında Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme bölümünden mezun oldu. Özel teşebbüste üretim planlama, pazarlama ve muhasebe departmanlarında görev yaptı. 1976 yılında Mersin’de Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaya başladı. Mali Müşavir ve Muhasebeciler Birliği Dernek çalışmalarında bulundu. 1990-1998 döneminde Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanlığı görevini üstlendi. Mersin Üniversitesi Geliştirme Vakfı (MÜGEV), Mersin İdman Yurdu Spor ve Eğitim Vakfı (MİYSEV) ve Mali Müşavirler Eğitim Vakfı (MEV) kurucu üyesi oldu. Mersin Atatürkçü Düşünce Derneği, Mersin Tüccar Kulübü, Mersin Tenis Kulübü, Mersin Briç Spor Kulübü, Mersin Temiz Toplum Derneği, İçel Sanat Kulübü, Mersin İdman Yurdu Spor Kulübü, Mersin Kuvayı Milliye Spor Kulübü, SODEV, Mersin Ticaret Liseliler Derneği, Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği, Galatasaray Spor Kulübü, Yenişehir Briç Spor Kulübü ve 1972 yılından itibaren Cumhuriyet Halk Partisi üyesi. 2013 yılından beri de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis üyeliği görevini yürütmekte. Gazeteci-Yazarlığa devam ediyor. “Konular ve Görüşler” ile “Sözün Bittiği Yerdeyiz” isimli, İhracat Sektöründe Tekdüzen Muhasebe ve Kambiyo, Serbest Bölgeler, Maliyet Muhasebesi, Dış Ticaret İşlemlerinde Tekdüzen Muhasebe ve Kambiyo, İnşaat Sektöründe Tekdüzen Muhasebe ve Yapı Kooperatifleri konulu kitaplarım yayımlandı. Adana Yeminli Mali Müşavirler Odası üyesi üyesiyim. Halen Yeminli Mali Müşavir olarak Mersin’de faaliyet göstermekte. 1998-2008 döneminde TÜRMOB ve TESMER’de Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Evli ve Barış, Serdar ve Murat adlarında üç çocuk babası.
+ Daha Fazla

    Böyle oluyor, daha önce de olmuştu. İnanılmaz bir “iyilik” çıkıyor içimizden.

    Özgürlükleri, hakları, kardeşlikleri, barışı enkaz hâline getirenlerin, arsızlık, düşmanlık nefret saçanların dünyasında; hayata tutunabilmek, umut edebilmek için esas hangi değerlere ihtiyacımız olduğuna dair bir insanlık destanı daha yazılıyor; acının, trajedinin, yıkımın orta yerinde! 

    Çok büyük bir felaket karşısındayız. Sözlerle ifade edemeyeceğimiz acılar yaşanıyor. Sahada özverili insanlarımız olağanüstü bir çaba gösteriyor. Zaman zaman çaresizliğin yarattığı öfke patlamaları insanın doğasında var.

    Yan yana oturmak değildir birlikte olmak. Yürek birlikteliği önemlidir. Bir ulusu güçlü kılan, dayandığı birlik ve beraberliktir. Her şerde bir hayır vardır diyerek doğal afet önlemlerini bilimsel yaklaşımdan uzaklaştırmak yanlıştır. 

    On binler affı olmayan hatalar yüzünden yuvalarını, sağlıklarını, ailelerini, yaşamlarını yitirdi. Peki bu binaları kimler yaptı? Sözde deprem yönetmeliğine göre yapılan yeni binalarda statik hesaplara uyumu denetlemeyenler kimler? 

    Marmara depremi sonrasında “artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz” demiştik ama her şey eskisi  gibi kaldı. Siyasetçi toplumun aynasıdır. Halktan talep gelmezse siyasi irade kendisini göstermez. Defalarca çıkarılan imar aflarına sevinenler şimdi gözyaşları içinde. 

    “Deprem değil, bina öldürür.” Her depremden sonra hatırladığımız acı bir gerçek. Kahramanmaraş merkezli depremler bu acı gerçeği bir kere daha ve en çıplak şekliyle yüzümüze vurdu. Hataları ile yüzleşemeyenler gerçeklerden kaçıyor ve kadere sığınıyor.  

    Afetlerin etkilerinin daha az hissedilmesinde teknolojiye de kritik bir rol düşüyor. Bu noktada teknoloji, sadece afetlerin önceden tahmin edilmesi için değil aynı zamanda afet sonrasında olabildiğince hızlı aksiyon alınması ve can kaybının en aza indirgenmesi için de büyük önem arz ediyor.

    Deprem bölgesinde inşaat malzemesinin kalitesi çok kötü ancak insan malzemesi mükemmel. Adeta tek yürek oldular. Özveriden, yardımlaşma ve dayanışmadan güzel örnekler verdiler. 

    Yükseklere anlamlı mesajlar gönderdiler. İnadına kardeşlik, inadına ulusal birliktelik. 

    Enkaza dönen binaların yapımında suçu olanlar elbette cezalandırılmalı. Bu düzen böyle gitmemeli. Bunu sağlayabilmek için toplum olarak hep birlikte SUÇLU AYAĞA KALK! diyebilmeliyiz. İnşaat sektöründeki rant ve kar hırsının yerini toplumsal fayda almalı. 

    Bir daha kimsenin ihmaller ve denetimsiz- likler yüzünden hayatını kaybetmemesi için deprem acılarını hep gündemde tutmanın ve sorumlularını açığa çıkarmanın bir görev olduğunu unutmayalım. 

    Ön yargılı davranarak depremin günah keçisi olarak müteahhitlerle yapı denetim şirketlerini ilan etmek haksızlık olur. Belediyeler ve ilgili Bakanlıklar bunların ayrılmaz parçasıdır. Bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Kar amacı güdenlerle, toplum adına denetim görevi yapanlar arasındaki ilişkinin görev bilinci boyutu çok önemlidir. 

    Sıra geldi nakdi deprem bağışlarının dağıtımına. AHBAP, harcamaların denetimi ile ilgili TÜRMOB ve bir yurt dışı denetim firmasıyla sözleşme imzaladı. Naçizane bir önerim olacak; AFAD’ta böyle bir iş yapsın. Şeffaflık iyidir. 

    TÜRMOB, tüm yeminli mali müşavirler, bağımsız denetçiler ve mali müşavirlerin üye olduğu üst birlik. Muhasebe ve denetim mesleğinin kalbi. AFAD, güven ve itibarını yükseltmek istiyorsa harcamalarının denetimi için bağımsız bir kurumu görevlendirmeli. Bağımsız mali denetimin olduğu yerde güven ve huzur olur. 

    Ahmet Akın

    Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı