İyi yetişmiş ve ülkesinin sorunlarına doğru teşhisler koyabilen siyasetçilerin çoğunlukta olduğu ülkelerde hem gelişmenin önü açılır hem de istikrar korunur. Halkın ülkesinin yarınına olan güveni güçlenir ve ülke dünya rekabetinde her alanda ön sıralara çıkar. Belediye başkanlığında da böyledir. Kentin sorunlarına doğru teşhisler koyan belediye başkanları başarılı olur.
Doktorluk mesleği doğal bir halkla ilişkiler uygulamasıdır. Belediye başkanlığında yapılması gereken ise bu çalışmayı katılımcılık seviyesine yükselterek halka dönük politikalar ortaya koyabilmektir. İşte, Tarsus Belediye Başkanı Dr. Haluk Bozdoğan tam da bu noktada örnek çalışmalar sunma başarısını gösteren bir belediye başkanı olarak öne çıkmaktadır. Fikirler 21. Yüzyılın geçer akçesidir. Belediye Başkanları fikirleriyle bir kenti değiştirebilir.
Tarsus, 347 bin nüfusu, 127 kırsal ve 52 merkez mahallesi olmak üzere toplam 179 mahallesi ile Türkiye’nin 25 ilinden büyük bir ilçe. Dr. Haluk Bozdoğan 31 Mart 2019 tarihinde yapılan seçimlerde 95.098 oyla (%48,36) başkan seçilerek 25 yıl sonra Tarsus Belediye Başkanlığını yeniden CHP’ye kazandırdı. Aynı seçimde CHP’nin Belediye Meclisi oyu 84.473 olmuştu. 25 yıllık bir MHP yönetiminden sonra belediyeyi yönetmek zor olacaktı.
Başkan Bozdoğan ağır bir borç yüküyle belediyeyi devralmıştı. Borçtan kurtulmadan rahat edemeyeceğini biliyordu. Hem verimli ve etkin yatırımlar yaparak hem de tasarrufa giderek belediye bütçesini artı duruma getirdi. Tarsus 8 bin yıllık geçmişi olan bir yerleşim yeri. Çok sayıda medeniyetin gelip geçtiği bir bölge. Yoğun bir kültür birikimi olan, kendi adet ve geleneklerini asırlar boyunca yaşatan ve sürekli gelişim gösteren bir yaşam merkezi.
Başkan Bozdoğan halka bir doktor titizliğiyle yaklaştı. Önce derdini dinledi ve daha sonra da halka birlikte ürettiği çözüm yollarını bir bir uygulamaya başladı. İmar ve şehircilik hizmetleri, kültürel ve sosyal etkinlikler, çocuk merkezi, yaşam boyu eğitim, spor merkezleri ve sportif faaliyetler, kadın sığınma evi, yaşlılar merkezindeki faaliyetler, yeşil alanların çoğaltılması, temiz çevre çalışmaları son hızla devam ediyor. Salgın dönemi ile birlikte maskesiyle, hijyen malzemesiyle, sağlık yardımı, parasal destek ve yeme içme yardımlarıyla her an ihtiyaç sahiplerinin yanında olundu ve olmaya da devam ediliyor.
Benim en çok ilgimi çeken proje, Dr. Haluk Bozdoğan’ın “Mirasımıza Sahip Çıkıyoruz” sloganıyla başlattığı “ata tohum” kampanyası. Mersin sınırlarını aşan bu kampanya adeta bir dayanışma ağına dönüştü. “Gelecek Toprakta Hayat Buluyor” öğretisiyle kırsal kesimde güç durumda olan çiftçiye ücretsiz fide ve tohumlar dağıtılıyor. Tarsus kırsal kesimi çok geniş olan bir ilçe. Belediyenin köylerle el ele tutuşması köylerin CHP’ye karşı olan soğukluğunu da önemli ölçüde gidermiş bulunuyor.
Hazır klavyenin başına geçmişken naçizane ben de birkaç öneride bulunacağım. Buna hakkım olduğunu düşünüyorum. Çünkü, yaşamımın en önemli yıllarından olan 1969, 1970 ve 1971 yıllarını Tarsus’ta çalışarak geçirdim. Hala da devam eden çok sıkı arkadaşlıklarım oldu. Mersinliyim ama Mersinli olduğum kadar da Tarsusluyum.
Tarsus için söylenen şöyle bir söz var: “Tarsus’un altı üstünden daha zengin.” Aslında Tarsus’un altında da üstünde de bir hazine yatıyor. Her yönüyle tam bir kültür, turizm ve doğa merkezi olabilecek bir yer. Restorasyonlarla birlikte yoğun tanıtım gerekiyor. Mevcut duruma bir de “Tarihi İpek Yolu” eklenirse tadından yenmez olur.
Ahmet Akın