Halkların Demoratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, kentsel dönüşüm kapsamında yıkımın sürdüğü Diyarbakır
Halkların Demoratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, kentsel dönüşüm kapsamında yıkımın sürdüğü Diyarbakır merkez Sur ilçesinin mahallelerinde inceleme yaptı. Kemalbay, “Burada bir talan var, rant var, inşaatçı politikaların zorunlu bir şekilde halka dayatılması var. Sur halkıyla konuşularak, görüşülerek onların fikirleri alınarak herhangi bir işlem yapılmıyor. Sur halkı yok sayılarak burada bir kentsel dönüşüm adı altında rantsal bir dönüşüm gerçekleştiriliyor” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, HDP’li vekiller Mithat Sancar, Feleknas Uca, Sibel Yiğitalp ile partililer merkez Sur İlçesi Gazi caddesinde önce esnafı ziyaret etti. Esnaf ziyaretlerini tamamlayan HDP Eş Genel Başkanı Kemalbay ve beraberindekiler daha sonra kentsel dönüşüm kapsamında yıkımların sürdüğü Ali Paşa ve Lalebey mahallerine kadar yürüdü. Burada evleri yıkılan ailelere görüşen heyet, dayanışma içerisinde olduklarını belirterek, açıklama yaptı. Burada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, Kürt halkının zorunlu göç ve savaş politikaları nedeniyle zorunlu göç yaşayarak Sur ilçesindeki mahallelere yerleştiklerini belirterek aradan geçen 37 yıl içerinde şartların halk için değişmeyerek çok kötü bir noktaya geldiğini söyledi.
‘KEPÇELERLE BİNLERCE YILLIK TARİH YOK EDİLİYOR’
HDP Eş Genel Başkanı Kemalbay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Burada bir talan var, rant var, inşaatçı politikaların zorunlu bir şekilde halka dayatılması var. Sur halkıyla konuşularak, görüşülerek onların fikirleri alınarak herhangi bir işlem yapılmıyor. Tam tersine Sur halkı yok sayılarak burada bir kentsel dönüşüm adı altında rantsal bir dönüşüm gerçekleştiriliyor. Sermaye el değiştiriyor, aynı zamanda buradaki yoksul halkın barınma hakkı, konutları sermayeye peşkeş çekiliyor. TOKİ’den gelen memurlar burada bulunuyorlar işte onlar yangından mal kaçırır gibi, leş kargaları gibi buraya üşüşmüşler ve Sur’da yok edilen bu coğrafyada halkların büyük acılar yaşayarak evlerini terk ettiği, susuz kaldığı, elektriksiz kaldığı, bayramda bile şiddete maruz kaldığı bu noktada hesaplar yapıyorlar. İnsanları burada aldatmak için, insanları pazarlık ederek bu zorunlu terk etmeye, zorunlu inşaat politikalarına razı etmeye çalışıyorlar. Biz bu politikaları kınıyoruz, bu politikan sadece bugün Sur’da yaşayan Kürt halkına yönelik saldırılar olmadığını aynı zamanda dünya kültür değeri olan Sur’a yapılan bir saldırı olduğunu görüyoruz. Buradaki kepçelerle toprağın altından çıkan binlerce yıllık tarih yok ediliyor, bu kabul edilemez ve geri getirilemez bir saldırıdır. Bu yok etme politikasıdır aynı zamanda Kürt halkına yönelik onların siyasi duruşuna yönelik siyasi mücadelesine taleplerine yönelik bir saldırıdır. Bir tasfiye etme, bu coğrafyayı insansızlaştırma politikasıdır. Sandıklarda baş edemedikleri sonuçlara işte böyle askerle, polisler, panzerle, kepçelerle, bu yasalarla, haksız hukuksuz uygulamalarla sonuç almaya çalışıyorlar. Şunu biliyoruz ki, bugüne kadar nasıl ki 12 Eylül paşaları, 90’larda katliamlar yapan iktidarlar bugün ortada yoksa onlar tarih önünde mahkum olmuşsa, tarihin çöplüğüne atılmışsa bugün de Kürt Halkına, Türkiye halklarına emekçilerine, kadınlarına, doğaya ve tarihe yapılan bu saldırıyı gerçekleştirenler, tarihin çöplüğüne atılacaklarıdır.”
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ise UNESCO dahil bir çok Uluslararası kuruluşlara başvurular yaptıklarını belirterek, “Birçok çevrede bu konuyla ilgileniyor biliyorsunuz. Maalesef uluslararası kuruluşlar her zaman haksızlıklar karşısında çok hızlı hareket etmiyorlar. İktidar ilişkileri, uluslararası kuruluşları da bazı zamanlarda kilitleyebiliyor. Görebildiğimiz kadarıyla da bu hükümet, iktidarda uluslararası kuruluşlar nezdinde kulisler yapıyor, çalışmalar yürütüyor. Muhtemelen kirli ilişkilere de giriyor. Bu alandaki bu politikaların devamını ya da orada üstünü örtmeye çalışmasını sağlıyor. Uluslararası kuruluşları harekete geçirmenin yolu burada bizim güçlü bir ses vermemizdir. Biz eğer gerçekten güçlü bir şekilde sahip çıkarsak varlıklarımıza, kimliğimize, kültürümüze, haklarımıza, özgürlüklerimize uluslararası kuruluşları da çok daha etkili bir şekilde harekete geçirebiliriz. Asıl olan kendi mücadelemizdir” diye konuştu.
(DHA)