Tarafların daima önlerini kış tutarak hareket etmelerinde fayda var. Ancak Amerika yakın zamanda çekilmeyecek buradan. Çünkü
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, BirGün Medya’da Ece Zereycan’ın konuğu oldu.
Han, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’e yönelik başlattığı, ‘Zeytin Dalı’ adı verilen operasyonu değerlendirdi:
Afrin operasyonu bir seçim yatırımı mı? Amaç nedir?
Seçim yatırımı argümanını tek başına kullandığımız zaman pek soğuk duyuluyor. Bu da siyasetin doğasıyla alakalı. Siyasette yapılan her şey elbette bunu yapanı siyasette tuttuğu, bunları bir noktada oya dökebildikleri kadar anlamlı oluyor. Bazen maliyetli de olsa bizim tabirimizle ‘devlet aklıyla’ yapılan işler çoğu zaman kamuoyunun genel hissiyatıyla örtüşür. Bu harekatın bir oy karşılığı varsa ki ben olduğuna inanıyorum. Mevcut iktidar bloğunu oluşturan partilerin, bu partilerin destekçileri ve hatta destekçileri de aşan bir kitlenin bu harekatın meşru sebepleri olduğuna ikna olmasının sebebi geniş bir tehdit altında olduğumuza inanmalarından kaynaklanıyor. Çünkü Kuzey Suriye’de mevcut bulunan PKK/YPG oluşumunun Türkiye’nin varoluşunu tehdit ettiği düşünülüyor. Dolayısıyla iktidar da diğer tüm siyasetçiler gibi bunun farkında. Bir yandan bununla ilgili baskı hissediyor. Bir yandan da oylarını arttıracağını düşünüyor. Yani burada her şey iç içe geçmiş durumda.
Bu denklem çok karışık, bir miktar netleştirmemizde bize yardımcı olabilir misiniz? İşin içinde ABD var, Rusya var, Suriye var biz varı, çeşitli gruplar var, ÖSO var, oradaki farklı aktörler var. Ne dersiniz bu denklemin netleşmesi açısından. “ABD’yi ikna edemedik Rusya’yla devam edeceğiz” açıklaması gelmişti son olarak. İsterseniz önce buradaki aktörleri netleştirelim.
ABD ve Rusya’nın Türkiye karşıtlığı konusunda birbirlerinden ayrıldıkları söylense de Kuzey Suriye’deki YPG ile ilgili tavırları birbirlerinden taban tabana zıt değil. Türkiye bugün Rusya ile ya da Rusya’nın onayını alarak bu harekatı yapmış olabilir ama Rusya’nın PKK’yı terör örgütü olarak tanımadığı ya da YPG ile temaslarda bulunduğu da gözden kaçmamalı. Öte yandan da Amerika herkesin gözünün içine baka baka 4800 TIR’ı aşkın silahı PKK/YPG’ye teslim etti.
Yani yeniden bir silah sevkiyatı olduğunu ifade ettiniz.
Evet, bu politikaların kısa vadede değişeceğini beklememek lazım. Ancak hiç değişmeyeceğini de ummamak gerek. Amerika eninde sonunda bu topraklardan ayrılacak. Herkesin Kuzey Irak’ta ne olduğuna bakması gerekir. Kuzey Irak 30 küsur senelik bir tecrübeye, devletleşme sürecine sahip. Az veya çok işleyen kurumları vardı ancak buna rağmen referandum sonrasında neler olduğunu hep birlikte gördük. Buradaki durum daha da zor. O yüzden tarafların daima önlerini kış tutarak hareket etmelerinde fayda var. Ancak Amerika yakın zamanda çekilmeyecek buradan. Çünkü Suriye üzerinde onlar da söz sahibi olmak istiyor. Bugün Suriye üzerinde söz sahibi olmak bütün taraflar açısından şöyle okunuyor: birileri olmalı ki sahada bizi temsil eden vekil statüsünde, bazılarını kaldıraç olarak kullanabilelim ve Suriye üzerinde söz sahibi olabilelim. Amerikalılar açısından da PKK/YPG bu anlama geliyor. İşin bir de IŞİD boyutu var ama artık IŞİD’in çok ağır olduğunu da söyleyemem.
Peki şu anda ne görüşülüyor Ankara’da? ABD heyeti de geldi görüşme 4 saati aşkın süredir devam ediyor. Bir yandan silah sevkiyatının devam ettiğini de ifade ettiniz. Bir yanda da Türkiye ile görüşülüyor.
Ne olduğunu tam anlamıyla bilemeyiz ama konuşmanın Afrin üzerine yapıldığını tahmin edebiliriz. Membiç üstüne yapılan açıklamalar muhakkak ki ABD tarafında bir rahatsızlık, bir sıkıntı yarattı. Bu konuyu konuşmaya, Türkiye’nin niyetini ve pozisyonlarını konuşmaya geldiklerini tahmin ediyorum. İkincisi de kendi çizgilerini anlatıyorlar. Bu arada da Türkiye’nin çizgilerini dinliyorlar. Ayrıca Moskova’nın Türkiye ile mecbur olmadığı halde iş birliği yapmasının Amerika tarafında yarattığı etkinin paylaşıldığını düşünüyorum. İşlerin kontrolden çıkmaması adına buraya geldiklerini düşünüyorum. Yine de bu bir diyalog platformudur.
İbrahim Kalın “Operasyon planlandığı gibi sürmektedir” açıklaması yaptı. Sırada Membiç mi var? Membiç’e doğru ilerlersek süreç nasıl ilerleyecek.
Bu toplantının gündemlerinden biri de muhtemelen buydu. Türkiye’nin Membiç konusunda ABD’ye baskı yaptığını düşünüyorum. Daha önce Fırat’ın batısına geçilmeyeceğine dair verilen sözün yerine getirilmesi açısından bir talepte bulunuyor olsa gerek Türkiye. Ve bugün belki bu talep ABD tarafından kabul edilecekse, bu talebin kabul edilme ihtimalinin en yüksek olduğu gündür. Amerikalılar da buna göre pozisyon alıyorlar. Ama ben Türkiye ve ABD’nin içinde olacağı bir çatışmanın olmayacağını düşünüyorum Membiç’te. Bunu ne Türkiye ne ABD ister. Eğer Türkiye doğru açıdan bakabilirse ABD PKK birliklerini Fırat’ın doğusuna çekecektir.
Bir yandan da CHP’li Altay’ın sözleri çok konuşuluyor. “Parti operasyonu gibi lanse ediliyor, bu bir ahlaksızlıktır” diye bir ifadesi var CHP’li Engin Altay’ın bu AKP’nin parti operasyonu gibi mi duruyor?
Bu benim demin söylediğim gibi duruyor aslında. Türkiye’nin büyük çoğunluğu burada bir tehdit olduğunu düşünüyor. Bu fikir iktidar bloğunu aşıyor. Bu algı CHP’ye oy veren kitlelerin de paylaştığı bir algı. CHP bunun farkında ve buradan oy devşirilebileceğini görüyor. Kendi tabanıyla alakalı da bir kaygısı var. Ben bunu gayet normal karşılıyorum belli şartlar altında. Burada yalnızca bir parti değil, devlet olarak hareket ediliyor. Ancak bizdeki genel sorun devlet ve hükümet kavramlarının iç içe geçmesi. Bu bir dil kirliliği.
Endişelerden biri de ABD askeri ile TSK’nin karşı karşıya gelme olasılığı. Siz böyle bir olasılık öngörüyor musunuz?
Afrin’de hayır. Membiç’le ilgili de az evvel söylediklerimi düşünüyorum.
ABD heyetinin temasları etkili olacak mı? Yoksa Türkiye ABD ilişkileri çıkmaza mı giriyor? Dün Cumhurbaşkanı’nın ABD’ye sert bir çıkışı oldu, “Sürelik olarak Afrin’de kalmalısınız diyorlar. Sizin Afganistan’da ne kadar kaldığınız belli mi?” dedi. Bu sözler ilişkileri hangi noktaya taşır?
Bu biraz da bugünkü Amerikan yönetiminin karakteriyle alakalı. Bu iş başladığından beri neredeyse 360 derecenin her birinden değişik bir açıklama yaptı ABD. Ben bu yüzden burada stratejik bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Bir koordinasyon yok. ABD karar alma zafiyeti içerisinde bir güçtür bugün. Patronun kim olduğu belli değil. Elbette başkanın bir ağırlığı var ama o da tabiri caizse Allah’a emanet. Dolayısıyla buradan doğru düzgün bir şey çıkma ihtimali zayıf. Yarın başka bir açıklama da yapabilirler. Burada önemli bugünkü görüşme ve açıklama. ABD dış politikası artık büyük bir strateji değil, küçük küçük operasyonlardan ibaret. Geometrik entegre toplamdan ziyade, aritmetik ve inorganik toplam olarak görmek lazım. Bugün o aritmetik inorganik toplamın bu konuda muhataplarıyla konuşabilecek elemanları Ankara’da. Buradan bir sonuç çıkarsa uygulanabilecek bir sonuç çıkacaktır.
Topraklarına girdiğimiz yer Suriye sonuç olarak ve temsilcilerimiz her fırsatta Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız açıklaması yapıyorlar ama böyle bir operasyon söz konusu.
Herkes Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana. Orada bir tenakuz görmüyorum. Açıklamalarla eylemler arasında bir tenakuz var.
Tam da bu noktaya değinmek istiyorum. Bu operasyon başladığında Suriye’den sert açıklamalar geldi. Uçak görürsek hava sahamızda düşüreceğiz ya da çok sert yanıt vereceğiz dendi fakat daha sakin bir bekleyiş var sanki. Ya da öyle mi görülüyor? Suriye açısından ne söylersiniz?
Suriye günün sonunda eğer bu sessizliğe büründüyse bunun bir tek anlamı olabilir. Bu da net bir biçimde Rusların Suriye yönetimini razı ettikleridir. Başka bir manası yok. Çok memnun oldukları anlamına gelmez.
Ne olursa bu operasyon “başarılı” olur? Yani bir noktaya kadar gidip geri dönmeleri mi Membiç’e girmemeleri mi gerekiyor. Siz nasıl düşünüyorsunuz?
Şimdi Afrin ve Membiç birbirinden tamamen farklı iki olay. Bunları birbirinin içine sokmamak lazım.
Oradan Membiç’e devam edeceğiz dedikleri için böyle bir ardıl olarak kullanılıyor genel olarak.
Ben böyle otomatik bir bağlantı görmüyorum. Bugün ABD ile süren temaslar o işin karakterine şekil verecek. Afrin’e girdim Membiç’e de yürüyeceğim gibi bir bağlantı yok. Her birinin tekil değerlendirilmesi gerekir. Zaten eminim devlet aklı da bunu böyle değerlendiriyordur.
Fransa meselesini de biraz konuşalım mı? Dün bir son dakika haberi geldi. Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni Afrin için toplantıya çağırıyor dendi. Fakat yanlış anlaşılmış gibi bir düzeltme de geldi ardından Fransa’dan. Bu konuyla ilgili yorumunuz nedir?
Ben Afrin diye okumadım o açıklamayı dolayısıyla kim öyle okudu bilmiyorum.
Haber bültenlerinde bu şekilde lanse edildi.
Açıklama Suriye ile ilişkiliydi. Suriye’nin geneliyle ilişkiliydi. Ben onu Afrin diye görmedim.
Peki Fransa bu denklemin neresinde olmak istiyor?
Fransa Suriye denkleminin tarihsel olarak içinde olmak ister. Suriye elitleri de Fransa’nın varlık kaygısını garipsemezler. Dolayısıyla Fransa orayı çok kolay bırakmayacaktır. Fransızlar kolonyal refleksle hareket ediyorlar. Bunun da Suriye zemininde hiçbir karşılığının olmadığını söyleyemeyiz.
Parlamentohaber.com | Korku yok!