KESK’ten İstanbul ve Ankara’da çocuk hamileliği skandalına

İstanbul Küçükçekmece’de ortaya çıkan 115 çocuğun hamile kalmasıyla ilgili skandal yönelin KESK ve KESK’e bağlı sendikaların

KESK’ten İstanbul ve Ankara’da çocuk hamileliği skandalına
Yayınlama: 19.01.2018
3
A+
A-

İstanbul Küçükçekmece’de ortaya çıkan 115 çocuğun hamile kalmasıyla ilgili skandal yönelin KESK ve KESK’e bağlı sendikaların kadın yöneticilerinin katılımıyla Ankara ve İstanbul’da iki ayrı basın açıklaması yapıldı.

İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne son 5 ayda yaşları 18’in altında 250 hamile çocuğun başvurduğu, yasalara göre çocukların durumunun polise bildirilmesi zorunlu olduğu halde bu çocuklardan 115’inin hastane tarafından bildirimlerin yapılmadığı ve bildirimi yapılmayan bu çocukların 38’inin 15 yaşından önce hamile kaldığı; 39’unun ise Suriyeli çocuklar olduğu, bildirimler yapılmayarak istismarın üzerinin örtülmek istendiğinin ortaya çıkması üzerine skandala ilişkin verilen tepkiler devam ediyor.

Ankara’da gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan KESK Genel Kadın Sekreteri Selma Atabey, “Sağlık Bakanlığı’nı görevini yaparak sorumluluğu bulunanlarla ilgili soruşturma süreçlerini yürütmeye, istismarı çıkartan sağlık emekçisi ile ilgili incelemenin sonlandırılması ve sürgünün kaldırılmasına; hastanedeki tüm verilerle ilgili bilgileri tespit ederek kamuoyuyla paylaşmaya ve sorumluluğu bulunanlarla, ilgililerle ilgili işlemleri derhal yapmaya; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı görevini yapmaya davet çağırıyoruz. Kadınların, çocukların yani toplumun ihtiyaçlarını değil, iktidarın tekçi, cinsiyetçi ve ayrımcı ideolojisinin ihtiyaçlarına karşılık gelen, devletin sosyal rolünü, diyanete ve dini vakıflara devretme fetvalarınızdan, uygulamalarınızdan vazgeçin. Artık yeter! Her gün bir yurttan, okuldan, kurstan, hastaneden, yuvadan, mahalleden çocuk istismarı haberleri duymak istemiyoruz. Türkiye’nin her yerinde ortaya çıkan çığlığa ses veriyoruz. İlgili kurumlar görevini yerine getirinceye kadar çocukların çıkaramadığı ses olacağız” şeklinde konuştu.

Atabey’in ardından konuşan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ise çocuk istismarının tesadüf olmadığının, AKP politikalarının yansıması olduğunun altını çizerek, çocuk istismarına karşı her alanda mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

kesk-ten-istanbul-ve-ankara-da-cocuk-hamileligi-skandalina-karsi-ortak-aciklama-416423-1.

SKANDALA KARŞI İSTANBUL’DAN DA SES VERİLDİ

Öte yandan İstanbul KESK Şubeler Platformu tarafından da Sağlık Müdürlüğü önünde aynı konuya ilgili açıklama yapıldı. Ankara’da okunan basın açıklaması İstanbul’da da okunarak “istismarı tespit eden sağlık emekçileri cezalandırılamaz ve çocuk istismarına göz yumulamaz” denildi.

KESK tarafından yapılan açıklama şöyle:

Her güne yeni bir çocuk istismarı haberi ile sarsılarak uyandığımız tablonun korkunçluğu giderek daha vahim bir hal almakta. Buz dağının görünen yüzü olarak ortaya çıkan duruma baktığımızda bile Türkiye’de yaşanan çocuk istismarı gerçeğinin ne kadar korkunç boyutlarda olduğu ortaya çıkıyor. Dünya ortalamasında üst sıralarda yer aldığımız çocuk istismarı vakalarına her gün bir yenisi ekleniyorken, Hükümetin yaptığı yeni yasal düzenlemeler ve yargıda uygulanan cezasızlık çocuk istismarının önünü açmaya devam etmektedir.

Çocuk istismarında ne durumda olduğumuzu gösteren ve bir kez daha neresinden tutacağımızı bilemediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Bir hastanede ortaya çıkan bir durum çocuk cinsel istismarının boyutlarını, istismarın üzerinin örtülmesini, istismarın üzerini örtenlerin korunmasını, istismarı ortaya çıkaranların cezalandırıldığı bir sistemi bir kez daha gözler önüne seriyor ve bu ülkedeki tüm çocuklar için duyduğumuz kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu üzülerek bir kez daha görüyoruz.

Evet, basın yayın organlarına yansıyan yeni bir habere göre, İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne son 5 ayda yaşları 18’in altında 250 hamile çocuğun başvurduğu, yasalara göre çocukların durumunun polise bildirilmesi zorunlu olduğu halde bu çocuklardan 115’inin hastane tarafından bildirimlerin yapılmadığı ve Bildirimi yapılmayan bu çocukların 38’inin 15 yaşından önce hamile kaldığı; 39’unun ise Suriyeli çocuklar olduğu, bildirimler yapılmayarak istismarın üzerinin örtülmek istendiği ortaya çıktı. Bildirimi yapılmayan 115 çocuk… Aralarında 13 yaşında olanlar da var. Bu, sadece bir hastanede ve sadece 5 ayda kaydedilen rakamlar.

Bildirim yapılmaması bir yerde dursun, konuyla ilgili yapılan başvuruda Valilik, konunun soruşturulması için izin vermezken, konuyu dikkati ile ortaya çıkartan ve Savcılığa bildiren, yani olması gerekeni yapan sağlık emekçisi hakkında ise inceleme başlatıldı ve sürgün edilerek adeta olayı ortaya çıkardığı için “cezalandırıldı”.

Yaşananlar bir gazetede haber olunca ve kamuoyunun tepkisini çekince Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ilk açıklama yine çocukları değil, kurumları koruma refleksi ile yapılmıştır. Bakanlık tarafından önce “15 yaşını tamamlamamış olanların (rıza olsun veya olmasın) tamamının ve 15 yaşını tamamlamış olanlar da ise cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen herhangi bir emarenin varlığı mevcut ise adli mercilere bildirimi sağlanmaktadır. Bu düzenleme uyarınca 15 yaşını doldurmuş olanların sosyal hizmet uzmanlarına bildirilmesi gerekmektedir. Şikâyete konu olan sorumlularla ilgili soruşturma açılmasına gerek olup olmadığı hususu, yukarıdaki mevzuat hükümleri uyarınca mülki idare tarafından değerlendirilmiş ve soruşturma açılmasına gerek olmadığı kararına varılmıştır” açıklaması yapılmış; ardından tepkiler yükselince “Bakanlığın konunun hassasiyetini dikkate alarak, konunun tekrar incelenerek soruşturulması talimatını verdiği, müfettiş görevlendirildiği” belirtilmiştir.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamayı kabul etmediğimizi buradan belirtiyoruz. 18 yaş altı her gebeliğin bildirilmesi zorunludur. Aksi yönde yapılacak ve yükümlülüğü muğlaklaştıracak her türlü talimat ve düzenleme bizzat Bakanlığın çocuk istismarını örtme yönünde görev yapması anlamına gelmektedir.

Sağlık Bakanlığı tarafından:

Çocuk istismarının ve istismarı bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesine ilişkin soruşturma sürecinin şeffaf yürütülmesini ve sonuçlarının ilgili kurumlar ve kamuoyu ile paylaşılmasını;

İstismarı bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen hastane yöneticileri ile ilgili gerekli idari ve adli soruşturmanın yapılmasının sağlanmasını;

İstismar mağduru ve zorla erken evlendirilen çocuklarla ilgili, ASPB ile de iletişime geçilerek gerekli tedbirlerin alınmasını:

Bakanlığa bağlı tüm hastanelerde 18 yaş altı doğumlara ilişkin çalışma yürütülmesini;

Artan çocuk istismarı ve zorla erken yaşta evliliklerle ilgili Bakanlık personelini bilgilendirmek üzere eğitim çalışmalarının yapılmasını talep ediyoruz.

Haberle ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sitesinde ise basına yansıyan her vakada yazılan, “Bakan talimatı ile konu hakkında inceleme başlatıldığı” dışında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Her kesimde tepkiye, çocuklarımızla ilgili kaygıya, endişeye yol açan bu tablo karşısında, tüm çocukların korunmasından sorumlu olan Bakanlık tarafından kamuoyunu rahatlatacak, gerekli çalışmaların yapılacağına inanç oluşturacak herhangi başka bir açıklama yapılmamıştır.

Görünen o ki, sadece 5 aylık bir sürede ve sadece tek bir hastanede ortaya çıkan bu tablo da Aile Bakanlığını teyakkuza geçirmeye, çocukların arkasında durmaya yetmemiştir.

Bunlarla beraber, yine haberlerde hamile çocuklardan 38’inin Suriyeli olduğu yansımıştır. Bu durum, ASPB’nin savaş nedeniyle ülkemize göç etmek zorunda kalan sığınmacı çocuklarla ilgili hiç bir koruyucu önlem almadığını bir kez daha açık etmiştir. Sağlık Bakanlığı ve Aile Bakanlığı tarafından Suriye kamplarında kaç kız çocuğunun cinsel istismara uğradığının ve 18 yaş altı kaç çocuğun doğum yaptığının tespit edilmesini ve ilgili kurumlarla ve kamuoyu ile paylaşılarak gerekli işlemlerin yapılmasını talep ediyoruz.

Basına yansıyan haberle ortaya çıkan, çocuklar üzerinden uygulanan politikaların memleketin dört yanını çocuklar için nasıl bir istismar cehennemine çevirdiğinin göstergesidir.

Çocuklarla ilgili izlenen yanlış politikaların sonuçları konusunda gerek ilgili kurumları, gerekse Hükümeti defalarca kez kamuoyu önünde uyardık. Her vesile ile çocuk yaşta evliliğin aklandığı, kız çocuklarının istismar edilmesinin “inançla, gelenekle” açıklanarak meşrulaştırıldığı; dün “Bir kereden bir şey olmaz” denerek Ensar Vakfında ortaya çıkan istismarda çocuklara değil Vakfa siper olunduğu, geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın “9 yaşındaki kız çocukları evlenebilir” açıklamasının hala gündemde olduğu ve bunlarla da kalmayıp istismarın önünü açacak yasal düzenlemelerin peyderpey yapılmaya çalışıldığı bir ortamda Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ortaya çıkan tablo ne yazık ki bizleri hiç şaşırtmamıştır. Bu vahim olay çocuk istismarının tesadüf, münferit ve öngörülemez değil, cinsiyetçi, gerici, kadın ve çocuk düşmanı politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Bugüne nasıl gelindiğini anımsayacak olursak; 2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelik değişikliğiyle ortaokul ve lise öğrencilerinin nişanlanması serbest bırakıldı; 2013 yılında evli öğrencilerin açık öğretim lisesine yönlendirilmesi düzenlemesi yapıldı; 2015 yılında Anayasa Mahkemesi, resmi nikâh kıymadan dini nikâh kıyan imam ve çiftlere ceza verilmesini ortadan kaldırdı. Yine Anayasa Mahkemesi bir yasa iptaliyle “Çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesi”nin önünü açtı. 2016 Kasım ayında çocuk istismarcılarının evlilik yoluyla cezasız bırakılmasını öngören bir önerge AKP hükümeti eliyle Meclise getirildi, ortaya çıkan tepkilerle önerge geri çekildi. 2017 Mayıs ayında çocuk istismarının önlenmesi için hazırlanan araştırma önergesi, AKP milletvekillerinin oy çokluğu ile reddedildi. Bunun son örneği kamuoyunda ”Müftülük Yasası” olarak bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın yasalaşma sürecidir. Nikâh yetkisi verilen yasa ile il ve ilçe müftülüklerinin medeni yasanın uygulayıcısı olmasını sağlandı.

Yine mevcut yasa ile sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildiriminin nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılabilmesine dair itirazlarımızda ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastanede bildirim konusunda yaşananlarla ilgili ortaya çıkan tabloya baktığımızda evde yapılan doğumlarda neler yaşandığını kestirmek çok zor olmasa gerek.

Hükümet istismarı besleyen politikalar üretmek ve KHK’ler ile çocuk derneklerini kapatmak yerine, çocukların güven içinde kendi tercihlerini yapabilecekleri bir geleceğe kavuşmalarını sağlayacak bir ortamı tesis etmek için politikalar üretmelidir. İstismarı ortaya çıkartanların cezalandırılmasından vazgeçilmelidir. Bu nedenle etik, mesleki ve vicdani gerekliği yerine getirerek bu korkunç olayı ortaya çıkaran sağlık emekçisi arkadaşımız ile her türlü dayanışma içinde olacağımızı ifade etmek istiyoruz.

Sağlık Bakanlığını görevini yaparak sorumluluğu bulunanlarla ilgili soruşturma süreçlerini yürütmeye, istismarı çıkartan sağlık emekçisi ile ilgili incelemenin sonlandırılması ve sürgünün kaldırılmasına; hastanedeki tüm verilerle ilgili bilgileri tespit ederek kamuoyuyla paylaşmaya ve sorumluluğu bulunanlarla, ilgililerle ilgili işlemleri derhal yapmaya; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı görevini yapmaya davet çağırıyoruz. Kadınların, çocukların yani toplumun ihtiyaçlarını değil, iktidarın tekçi, cinsiyetçi ve ayrımcı ideolojisinin ihtiyaçlarına karşılık gelen, devletin sosyal rolünü, diyanete ve dini vakıflara devretme fetvalarınızdan, uygulamalarınızdan vazgeçin.

Artık yeter

Her gün bir yurttan, okuldan, kurstan, hastaneden, yuvadan, mahalleden çocuk istismarı haberleri duymak istemiyoruz.

Türkiye’nin her yerinde ortaya çıkan çığlığa ses veriyoruz. İlgili kurumlar görevini yerine getirinceye kadar çocukların çıkaramadığı SES olacağız. 19.01.2018

MERKEZ YÖNETİM KURULU

Parlamentohaber.com | Korku yok!

Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı