15 Temmuz’da düğünü basılan emekli korgeneral: Asker ‘hayır’ demeseydi bu darbe olurdu

Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularını yanıtlayan Şanver, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a darbe girişiminin göbeğinde yer alan ismi söylediğini, çalışan 28 kişiden 23’ünün darbeye karıştığını dile getirdi.

15 Temmuz’da düğünü basılan emekli korgeneral: Asker ‘hayır’ demeseydi bu darbe olurdu
Yayınlama: 16.03.2018
28
A+
A-

Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularını yanıtlayan Şanver, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a darbe girişiminin göbeğinde yer alan ismi söylediğini, çalışan 28 kişiden 23’ünün darbeye karıştığını dile getirdi.

#MehmetŞanver: “Altımda çalışan 28 kişiden 23’ü darbeye karıştı” 15 Temmuz’un kilit ismi, Emekli Korgeneral #MehmetŞanver #AçıkveNet’te anlatıyor. @kubrapc pic.twitter.com/p3eenW0tx4

— Habertürk TV (@HaberturkTV) March 15, 2018

​Şanver, “Bu darbenin hava kuvvetleri merkezli olduğu ifadesi biraz hatalı. Hava kuvvetleri her zaman ses getirir. Bir haraket alanına girmesi hava kuvvetlerini ön plana çıkarır. Ama bir yeri ele geçirmek, işgal etmek hep kara kuvvetlerinin gücü ile olur. Kara kuvetleri olmazsa bir iş biraz zor olur. Hava kuvvetleri önemli bir rol üstlendi. Hava kuvvetleri merkezli gibi bir algı yaratabilir. Köprüyü hava kuvvetleri işgal edemez, meclisi hava kuvvetleri işgal edemez. Hava kuvvetleri destekler. 32 sorti uçuş yaptılar, 13 bomba attılar” diye konuştu.

‘BUNLAR HAYATIN AKIŞINA AYKIRI’

Şanver, uçuşların nasıl yapıldığına illişkin, “Normal şartlarda eğitim uçuşunu filo komutanlığı bağımsız olarak planlar, icra eder. Her gün uçuyoruz çünkü. Bu işin bir kontrol mekanizması vardır. Harekat merkezimiz bu tür uçuşları öncesinden mesajlaşır, haftalık, günlük program yayınlanır. Bunlar rutin faaliyetlerdir, bunlar için emir beklemeye gerek yoktur, bunlar yapılır. Aslında terörle mücadele harekatı Eskişehir Birleştirme Hava Harekat Merkezi’nden emir alınmadan Ziya Kadıoğlu’nun emri, yazısı olmadan veya benim emrim olmadan terörle mücadele harekatının icrası mümkün değildir. Hava Kuvvetleri’nden gelen bir albay, sözlü emir ile terörle mücadele için hazırlık yapıyor. Bunlar hayatın akışına aykırı işler” ifadelerini kullandı.

Şanver, izinsiz uçuşların nasıl gözlerinden kaçtığı sorusuna, “Kayseri’den kalkıp Akıncı’ya iniyorlar. Bunlar normalde bu işleri yapabilir. Diyarbakır’dan kalkıp Dalaman’a uçuş yapılabilir. Keşif görevi yapılabilir. Bunda Genelkurmay’ın onayı bile vardır. Bu isim adı altında başka bir şey yaparsanız bunu sistem daha sonra kontrol ederek öğrenebilir” yanıtını verdi.

‘HİÇBİR ŞEY TESADÜF OLAMAZ’

Şanver, darbe gecesinin düğün günü olmasının tesadüf olup olmadığı yönündeki soruya ise, “Hiçbir şey tesadüf olamaz. Biz düğünümüzü seçmişiz. Bizim dışımızda 4 tane düğün var. Darbeciler bunu kullanmışlardır. Düğün ile ilgili bu kadar sorgu elbette olabilir ama kasıt aramak vicdansızlık oluyor. Kızımızı evlendirdik, başka bir şey yapmadık” diye konuştu.

“Ben Genelkurmay Başkanı olsam tamamen kendi şahsımla yapardım bu çalışmayı” diyen Şanver, şunları söyledi:

“Elinizde somut belge yok bilgi belge yok. Sizin itham ettiğiniz kişiler General ve Albay. Suçladığınız insanlar öyle basit hemen etkisiz hale getirilecek insanlar değil. Öyle kolay değil. Ciddi bir işti geç kaldık. Yapmamız gerekirdi. Sayın Akar kanaatlerinize dayalı yapın dedi. O isimleri saydı biz de FETÖ’cü olabilir bilmiyorum olamaz şeklinde sözlü olarak soruldu. Şuraya girecek terfiye aday kurmay albaylar tuğ ve tüm generaller bana soruldu. Sayın Abidin Ünal’la da gitmeden konuştum. Düşüncelerimi söyledim ve o da aynen katıldı. Hatta birisi Ahmet Özçetin’in hava kuvvetleri imamı olabilir dedim. İki yıl karargahta onunla çalıştım. Akın Öztürk Hava Kuvvetleri komutanıydı. Daha evvelden Akın Öztürk’ü de bilirim. Esas generaller 15 Temmuz günü geldiler. Darbeden önce kendi içimizde birşey konuşmadık. Ama medya ve kamuoyunda darbe konuşuluyordu. Darbe olacak diye konuşmuyoruz. Ama birşey bilmiyoruz. Ama inanın bunlar konuşulsa bile onları duysanız bile bu kadar fütursuz, gözü dönmüş alçakça bir şey olabileceğini aklımızdan hiç geçirmedik.”

‘BU BİR İSYAN, DARBE DEĞİL’

Darbeyi silahlı kuvvetlerin engellediğini kaydeden Şanver, “Bu bir isyan. Bu darbe değil. 12 Eylül’de komutan belli. Kenan Evren. Bu taşeron edilmiş bir girişim. Bunun başarılı olması mümkün değil. silahlı kuvvetler böyle kişilere pabuç bırakmaz. Öyle de oldu. Bu darbeyi silahlı kuvvetler engellendi. Tabiki emniyet ve halk yardımcı oldu ama asker hayır demeseydi bu darbe olurdu” dedi.

Şanver, “1989’da F-16’lar geldi. Filomuzun harekat subayıydı Akın Öztürk. Düğüne katılmama nedenini sormadım. Gerekçe sormam. Davetiyeyi verirken ‘o tarihlerde gelemiyebilirim’ dedi. Bir açık kapı bıraktı. Gün yaklaşırken de gelemeyeceğini söyledi. Ben düğün için Hava Kuvvetleri Komutanı ile görüştüm. Nikah şahidi Akın’ı yap dedi. Aradım ‘geliyor musunuz?’ diye. ‘Gelemeyeceğim’ dedi” diye konuştu.

“Son iki yılda Akın Öztürk ile ilgli fikirlerim değişti” diyen Şanver, şöyle devam etti:

“Ahmet Özçetin ile olan ilişkisi. Normal bir ilişki öyle olmaz. Yüksek Disiplin Kurulu’nda benim tavrım şikayet oldu, komutan da beni sorguluyor. Atılan çocuklar konusunda şerh koyuyorum ama o onaylıyor. Hava Kuvvetleri Komutanı ile Kurmay Başkanı arasında bir çatışma yaşanamaz. Birinci yıl sonunda beni Diyarbakır’a göndermek istedi. Beni karargahtan göndermek istedi.”

‘TSK İÇİNDE AKTİF GÖREVDE OLANLAR VAR, İSİM SÖYLEYEMEM’

Şanver, “Akın Öztürk darbenin 1 numarası olamaz. Çünkü onu Genelkurmay Başkanı olarak yazmamışlar. Yani üzerinde bir isim var. Bu da milletin kabul edeceği bir isim olmalı. İnsanları tanıyoruz, iddianameleri okuduk. Bu davalar sonunda içeriden çıkan da olabilir, içeri girecek önemli isimler de olabilir. Bu isimlerin hepsini savcılara anlattım. Bunlardan TSK içerisinde aktif görevde olanlar da var ama burada isim söyleyemem” dedi.

Şanver, “İlk olarak 20:00 sıralarında Genelkurmay emri ile anladık. Hava sahasının kapatılması ile ilgili emirleri bana iletildi. Komutan yardımcım geldi ve ‘böyle tedbir ve emirleri var’ dedi. Genelkurmay’ın böyle bir tasarrufta bulunması daha önce olmadı. ‘Atla, sen Eskişehir’e git’ dedim. Bana 19:36’da gelmiş emir. Bana da ondan sonra geldi. Bana bilgi gelmesi lazım. Geldi ama gecikmeli geldi. Ve gelen bilgiden bir şey anlaşılmıyor, açık değil. ‘Bir karışıklık var’ dedim. ‘Üstünü değiştir, uçak ayarlayacağım’ dedim. Hava Kuvvetleri Komutanı’nın yanına gittim ve uçak konusunu söyledim. Bu aşamada ‘gitmesine gerek yok, geri gelsin’ dedi. Buradan komutanın benden konuya daha vakıf olduğunu düşündüm” şeklinde konuştu.

‘DARBEYİ ABİDİN ÜNAL’DAN ÖĞRENDİM’

Şanver, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Darbe olduğunu Abidin Ünal’ın ağzından duydum ilk kez. Terörle mücadele harekatı sadece bizim emrimizle yapılır. Bilgiyi verecek kişiler bu işin içerisinde ise bilgiyi vermezler. Ben öyle bir emir vermedim. Mesela Diyarbakır 6 uçak hazırlıyor. Oradakiler biliyor. ‘Önemli bir kelle alacağız’ diyorlar.

Altımda çalışan 28 kişiden 23 kişi darbeye karışmış. Hiç de onlara göz yummadım. Bu generalleri ben atamadım, ben terfi ettirmedim, ben seçmedim. ‘Bunlarla ben çalışayım’ diye. Hiçbir dahlim yok buna. Sistem size 28 kişiden 23’ü diyeyim, böyle bir kadroyla siz çalışıyorsunuz, ondan sonra diyorsunuz ki, “neden haberiniz olmadı?” Mahkemeye veriyorsunuz beraat ediyor. Emniyetten, MİT’ten geliyor bilgiler, bir taraftan askeri yargı sistemi ama siz inanıyorsunuz ki bu çocuk suçsuz. Böyle bir güçle mücadele ediyorsun, komutanınız Akın Öztürk.”

‘ESKİŞEHİR’LE KONUŞUNCA DARBE OLDUĞUNU ANLADIM’

Şanver, “Eskişehir’i aradım ‘ne oluyor?’ dedim. Komutan dedi ki; ‘havada uçaklar var.’ ‘Neler var’ dedim. ‘F-16, var tanker var’ dedi, o an anladım. Dedim ki uçuşları engelleyin. Aklınıza ne geliyorsa pistlere araç çekin ne gerekiyorsa yapın dedim. Akıncıyı aradım Hakan Evrim açmadı telefonu. Abidin Ünal’ın yüzüne telefon kapatmış” dedi.

Şanver, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Abidin komutana ‘sizi buradan çıkartalım’ dedim. Hava Kuvvetleri Komutanı’nın uçağı Atatürk Havalimanı’ndaydı. ‘Sabiha Gökçen’e gel’ dedik. Orada bir kriz merkezi oluşturduk. Hepimiz kendi ekiplerimizi aradık. Bana sordular, ben Abidin Ünal’ın yerinde olsam komutanlarla harekat merkezine giderdim. Ben kendi komutanlarımı uzaklaştırdım. Ve biz de derdest edilince karşı harekatı Eskişehir’e gönderdiğimiz komutanlar yaptı. Ben darbenin önlenmesinde en kritik emirleri verdim. Benim gönderdiğim 4 kişi Eskişehir’e 7 buçuk saatte gitmişler. Bunların araştırılması lazım. 4:36 da karşı angajman veriliyor. Akıncı’yı bombalama emri veriliyor saat 7:30’da ancak Akıncı saat 11:15’te bomba düşüyor. Ben komutan olsam 11 kere bombalardım.”

‘ÖZEL TİME UÇAK VERMEDİM’

“Bazıları habersizdi çocukların. Bazıları kalktı biz emredince indiler” diyen Şanver, “Benim iki saat bu olaya müdahil olma zamanım oldu. Bu sırada hep görevimi yapmaya çalıştım. Diyarbakır’dan özel harekat timi gelmiş, 100 kişilik ekip. Başlarında general var. Verelim mi vermeyelim mi. Vermedim güvenemedim kimseye çünkü. Verdiğimiz emirlerin bir tanesi hatalı olsaydı komutanlar o zaman arkamızda durmazdı. Yanı başımda Hava Kuvvetleri Komutanı var. O da emirler verdi. Eskşehir’i takviye etmek için emirler verdi. O da general gönderdi ama gönderdiği şu anda içeride” ifadesini kullandı.

‘ABİDİN ÜNAL İLE İLGİLİ KAFAM KARIŞIK’

Şanver, “İki tane helikopter önce Fenerbahçe Orduevi’ne geliyorlar. Abidin Ünal’ın 3 korumasını alıyorlar. Hava Kuvvetleri Komutanının yakın koruması lazer tutuyor ve o sayede otoparka inebiliyorlar. Önlemesi gerekenler bu işin içerisindeyse bu işi engellemeniz zor. Bunlar koruma değil tam tersini yaptılar. Şahıslar geldi ve bana ‘Ünal beni almaya geldiler komuta sende’ dedi. Komutan kalktı. Bütün görüntüleri izledim ben. Komutan kalkıyor lavaboya gidiyor, kelepçelenmeden korumalarıyla helikoptere biniyor. Daha sonra Akın Öztürk’le görüntüleri çıktı kol kola. Bunlar bizim kafamızı karıştırıyor. Bizi niye bağladılar. Ellerimiz gözlerimiz ayaklarımız bağlandı. Ben gitmeden vedalaştım bir daha da görüşmedim Abidin Ünal’la” dedi.

‘BAŞARISIZ VE SORUMLU OLAN KOMUTANDIR’

“Burada başarısız ve sorumlu olan komutandır” diyen Şanver, “15 Temmuz öncesine dönmek lazım. Bir yapı devleti işgal etmiş. bütün kademelere girmiş. Gerçekten çok güçlüler. Yüzde yüz suçsuzken hapislere düşüyorsunuz. Emniyet, yargı, medya her kurum var bunların içinde. Böyle bir ortamda bu yapı içimize girdi mi, başarılı oldular mı? Burada başarısız ve sorumlu olanı komutandır. Şüphe varsa bile bütün şüphelerden arınmış tescilli tek generalim. Geçmişime bakıyorum, kariyerim belli. Ben bu başarılar nezdinde emekli edilmedim, uzatıldım. Buna rağmen neden istifa ettim? Birincisi tercih edilmedim. Tercih edilenle kendimi kıyasladım ve daha iyi olduğunu gördüm. Bu işlerin liyakat olduğunu hep söyledik. Bunun aksi bir durumda istifa etmesem olmazdı. Tabii ki Hava Kuvvetleri Komutanı olmak isterdim” ifadelerini kullandı.

Parlamentohaber.com | Korku yok!

Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı