Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndaki (AFAD) araç teslim töreninde konuşan Yıldırım, “İdlib’de rejim güneyden girdi, bir sürü insan kuzeye doğru hareket ediyor. Afrin’de aynı şekilde yönelme var. Bunların tedbirlerini alacağız. Bu konuda da hiçbir tereddüt yok. Kimsenin bize nasihatta bulunmasına gerek yok. Bölgenin istikrarını sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var” diye konuştu.
Sınır güvenliğini tehdit eden gelişmelerin yaşandığını belirten Yıldırım, “Bunlara da karşılığını aynen vereceğiz. Bu bizim en doğal hakkımızdır” dedi.
‘DEPREM HARİTASI GÜNCELLENDİ, NEREDE, HANGİ TEHLİKE VAR GÖRÜYORUZ’
Yıldırım’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
- Biz hayatı tehlikede olan, zorda olan, yerinden yurdundan kaçmak zorunda kalan insanlara kapılarımzı kapatmayız. AFAD, Kızılay, TİKA gibi kuruluşlarımızda ulaşılamayan noktalara ulaştık. Yardımlarımızı götürmeye başladık. Bu bizim ülkemiz için büyük bir itibardır. Büyük bir artı değerdir.
- Aslında Türkiye depremlerle yaşamaya mecbur olan bir ülke. Doğudan batıya, kuzeyden güneye her yer deprem bölgesi. Deprem haritası güncellendi. Nerede hangi tehlike var görebiliyoruz. Bundan sonra depremlerden büyük felaketler olursa ‘ne yapalım?’ deme şansımız yok. Bundan sonra yapılarda bu yapıların yerleşmesi lazım.
- Vatandaşın eğitilmesi lazım, zaman zaman sahada uygulamanın yapılması lazım. Bunu AFAD’ın, İçişleri Bakanlığının yapması lazım. Bazen arazi şartları kötü olsa dahi bu tür çalışmalar yapılmak durumunda.
‘EMPATİ YAPMAK MECBURİYETİNDEYİZ’
- Bazen ileri geri laflar ediliyor, ‘3.5 milyon Suriyeliye niye bu kadar para harcıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?’. Empati yapmak mecburiyetindeyiz. Biz hayatı tehlikede olan, darda, zorda olan, yerinden yurdundan kaçmak, bütün hatıralarının olduğu yerleri bırakmak zorunda olan insanlara kapımızı kapatamayız. Bizim kültürümüzde bu yok. İnancımızda bu yok. Tabii ki bağrımızı açtık. Tabii ki soframıza onları dahil ettik. Bunu asla bir para, hesap, kitap meselesi yapmadık, yapmayız.
‘TÜRKİYE ZOR BİR COĞRAFYADA”
- Türkiye zor bir coğrafyada. Terör bakımından da büyük zorluklar yaşıyoruz. Son 2 senede teröre karşı savunma değil taarruz esaslı yaklaşımlarımızdan dolayı ülkenin her köşesinde devlet otoritesi tam anlamıyla sağlanmış durumda. Bu yetmez gibi hudutlarımız dışında yeni terör alanları oluşuyor. Bunlara karşı da gerekli tebdirleri almamız lazım.
- Elektronik takip sistemlerini artırıyoruz. Sınırlarımız ötesinden vaki saldırılara karşı gerekli karşılığı veriyoruz. Fırat Kalkanı Harekatı’nın esası da budur. Benzer şekilde güney sınırlarımızın herhangi bir yerinden sınır güvenliğimizi tehdit eden vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine tehditler tacizler oluyor bunlara da karşılığını aynı şekilde vereceğiz. Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden hiçbir oluşum asla müsamaha ile karşılanmayacak. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Uluslararası hukuktan da kendi hukukumuzdan da doğan bir hakkımızdır.
‘KİMSENİN TOPRAKLARINDA GÖZÜMÜZ YOK’
- Bizim amacımız, bölgede terör varlığını sona erdirmek, zaten yıllardan beri çok acı çeken bölge halkının yeni acılara tekrar maruz kalmasının önüne geçmek. İdlib’de rejim güneyden girdi bir sürü insan kuzeye doğru hareket ediyor. Afrin de aynı şekilde. Sınırlarımıza yönelme var. Bunların tedbirlerini alacağız. Bu konuda da hiçbir tereddüt yok. Kimsenin de bize nasihatta bulunmasına gerek yok. Bizim kimsenin topraklarında gözümüz yok. Vatandaşımızın can ve mal güvenliğini sağlamak gibi bir mecburiyetimiz var.
Parlamentohaber.com | Korku yok!