İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Benim ülkemde 380 bin (Suriyeli) çocuk doğdu. Allah izin verse de Meclis de yardımcı olsa, keşke bu 380 bin çocuğu doğar doğmaz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapsak” dedi.
Soylu, TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının bütçesi üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, polislere 3600 ek göstergenin en kısa zamanda verileceğini belirtti. Otoyol kenarlarına yerleştirilen maket trafik polisi araçlarının ölümlü kazaları yüzde 7.5 azalttığını ifade eden Soylu, “Bu, bizim görünür olabilme politikamıza destek sağlıyor ve biz bundan fayda elde ettik. Jandarmamız ve polisimiz de sürekli olarak bunların yerlerini değiştiriyor” diye konuştu.
Soylu, geçen yıl 353 olan kadın cinayetlerinin bu yıl yüzde 22 azalışla 245″e düştüğünü ifade etti. Son iki yılda polise yönelik kötü muamele şikayetlerinin yüzde 90 oranında azaldığını vurgulayan Soylu, sivil toplum kuruluşlarının üye sayısının 2004-2018 yılları arasında 7 milyon 100 binden 11,1 milyona; dernek sayısının da yüzde 63,8 artarak 114 bin 583’e çıktığını kaydetti.
Süleyman Soylu, Türkiye’de yasal gösterilere katılım oranının özellikle OHAL dönemine rağmen yükseldiğinin altını çizerek, “Toplumsal olaylara katılım OHAL öncesinde 23 ayda 48,1 milyondu, OHAL sonrasında 23 ayda yüzde 46,32 artışla 70,5 milyon olmuştur.” dedi.
Darbe girişimi ile beraber ciddi bir dijital saldırıya maruz kaldıklarını vurgulayan Soylu, “Türkiye’nin toplam kapasitesi bir yılda 45 bin dijital veriyi incelemekti. Bugün yılda 750 bin dijital veriyi inceleyen ve bu konuda mahkemelerimizin elini kuvvetlendiren bir çabayı da ortaya koyduk.” diye konuştu. Soylu, bugüne kadar kaç Suriyeli’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçirildiğine ilişkin, “Benim ülkemde 380 bin çocuk doğdu. Allah izin verse de Meclis de yardımcı olsa, keşke bu 380 bin çocuğu doğar doğmaz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapsak” dedi.
Bu çocukların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapmanın, yüzlerce yıl sonraya yapılabilecek en büyük kardeşlik yatırımı olduğunu söyleyen Soylu, şöyle devam etti: “Şu ana kadar 36 bin reşit kişiyi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık, 36 bin de çocukları var. Bunların geçen seçimde 28 bininin oy kullanma hakkı vardı. Bu seçimde reşitlerden hesap ederseniz en fazla 36 bin kişinin oy kullanma hakkı var. Gizli kapaklı da bir iş yapılmıyor. Yani bir dönem çok şikayet edildi biliyorsunuz, ‘En kabiliyetlileri yurt dışına gidiyor, başka ülkelere gidiyorlar, başka ülkelerde yaşıyorlar.’ diye. Bunun üzerine biz bu çeteleyi yukarıdan aşağıya aldık ve çok ciddi bir çalışma yaptık. Hem Göç İdaresine hem de Nüfus ve Vatandaşlık İdaresine huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum.” FETÖ ile mücadelede çok yol alındığını dile getiren Soylu, “Ama bu her şeyin bittiği anlamına gelmez. Acırsak acınacak duruma düşeriz, kimse kusura bakmasın.” ifadesini kullandı.
Süleyman Soylu, 10 bin 771 mültecinin 2014-2018 yılları arasında Akdeniz’de, Ege’de öldüğünü, bunların kimisinin 3 aylık, 6 aylık kimisinin ise 60 yaşında, 70 yaşında olduğunu belirtti.
Soylu, şöyle konuştu:
— FETÖ’yü, DEAŞ’ı, PKK’yı, PYD’yi kim kurdurtmuşsa, Orta Doğu’yu kim karıştırıyorsa…Ben oyunu anlatmak istiyorum. Şu anda Deyr-ez Zor’da DEAŞ’la PYD’nin ve PKK’nın petrol taşıma pazarlığı var, bu pazarlığı sinsi bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri izliyor ve buradan kendi payına düşeni beklemeye çalışıyor; bu, çok nettir.
– Bu tabloyu görmeden ne Türkiye’yi tahlil edebiliriz ne de önümüzdeki meselelere bakabiliriz. AK Parti’mizin, Cumhurbaşkanımızın ve arkadaşlarımızın cansiparane bir mücadeleyi ortaya koymasının, Cumhur İttifakı’nın bu meselede canhıraş bir şekilde buna destek vermesinin temel sebebi şudur: Bu ülkeyi birileri teslim almaya çalışıyor, oyunu kurmaya çalıştılar ama biz bu oyuna müsaade etmedik.
— Irak’ın kuzeyinde, sözde bir referandumla beraber yeni bir devlet kurmanın eşiğine gelen ve bunu bir şekilde hem tahrik eden hem de destekleyenlere karşı aslında tarihin oyununu İran’la, Irak’la hemen bir araya gelerek biz kurduk. Şunu çok net söyleyeyim; bu coğrafyada kimse bize rağmen oyun kuramaz, ister Almanya olsun, ister İngiltere olsun, ister Amerika Birleşik Devletleri olsun. Bu kadar çok net ve açıktır. Türkiye tüm bu güvenlik maliyetlerine rağmen siyasi istikrarını, ekonomik istikrarını ve güvenlik istikrarını bozmamış, göç ve terör baskısı altındayken 2014’ten itibaren, 6 seçimi, hiçbir güvenlik zafiyeti ve olumsuzluk olmadan, büyük bir demokratik olgunluk ve ciddi bir katılımla tamamlamıştır.