ABD’nin yaptırım kararına karşın Meclis’te grubu bulunan partiler tarafından imzalanan ortak bildiri konusunda HDP’ye haber verilmedi. HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, kendilerine herhangi bir davet gelmediğini belirterek, “Konunun esası kadar bu boyutu da önemli. Sonuç olarak – biz katılırız, ya da katılmayız; imza atar ya da atmayız – bir partinin dış politika konusunda dışlanması sorgulanmaya değer bir tutumdur” diye konuştu.
ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırım kararının ardından geç saatlerde AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, TBMM’de grubu bulunan CHP, MHP ve İYİ Parti gruplarıyla iletişime geçti. AK Parti tarafından hazırlanan ortak bildiri metnine diğer partilerin onay vermesinin ardından söz konusu bildiri dört partinin imzasıyla dün saat 03.16’da gazetecilere gönderildi. Söz konusu bildiride HDP’nin imzasının olmamasının nedeni HDP’ye bu konuda hiçbir teklif gitmemesinden kaynaklandığı ortaya çıktı.
‘ZARAR VEREBİLİR’
Ayhan Bilgen, bu konuda HDP’ye bir davet gelmediğini belirterek, “Bir metine ortak imza atma yönünde parti grubumuza yönelik bir girişim olmadı. Konunun esası kadar bu boyutu da önemli” diye konuştu. HDP’nin imza atıp atmaması bir yana bir partinin dış politika konusunda dışlanmasının sorgulanması gereken bir durum olduğunu kaydeden Bilgen, şunları dile getirdi: “HDP’nin kriminalize edilmesinin siyasetten bazı partiler için kısmen bir fayda boyutu olabilir. Ama orta vadede hiçbir partiye yaramaz, siyaset kurumunu zayıflatır. Uzun dönemde de ülkeye zarar verir.”
ABD’nin yaptırım kararı, dün gece yarısı AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti gruplarının ortakaçıklamasıyla protesto edildi.
Ortak açıklamayı partileri adına AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ve İYİ Parti Grup Başkanvekili Yavuz Ağıralioğlu imzaladı. “ABD’nin tehditlerine halkımızın ortakdayanışması ve kararlılığıyla ‘hayır’ diyoruz” başlığıyla yayımlanan açıklamada, ABDyönetiminin yaptırım kararının şiddetle protesto edildiği vurgulandı. Açıklamada, Bu tür uygulama ve tehditkar beyanların Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde ortaya çıkmış sorunları çözmeye yardımcı olmadığı gibi ayrıca bunlara yeni sorunlar ekleme niteliği taşıdığı belirtildi.
Türkiye’deki bir casusluk davasına ilişkin yargılama bahane edilerek Türkiye’yi sıkıştırma ve Amerikan kararları istikametinde davranmaya zorlama amacı güdüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Sürece İçişleri ve Adalet bakanlarının eklenmesini ve örneği görülmemiş bir şekilde iki bakanın şahsında doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının ve kurumlarının hedef alınmasını hiçbir şekilde kabul etmediğimizi, bu karar sahiplerini iki ülkenin ortak çıkarları için en ciddi düzeyde sorun doğurma kapasitesinde gördüğümüzü, bu tür yol ve yöntemleri Türk halkının onur ve vakarıyla reddettiğimizi, bu yönde atılmış ve atılacak her tür adıma karşı milletimizin ortak kararlılığını ve dayanışmasını ifade ettiğimizi, icra organının uluslararası mütekabiliyet çerçevesinde gereken karşılığı vermesinin hak olduğunu kamuoyuna duyururuz.”