EKONOMİ BAKANLIĞI SAYIŞTAY’A TOSLADI

Sayıştay raporunda Ekonomi Bakanlığı’nın muhasebe hesaplarını yanlış hesaplarda tutmalarını, Banka hesaplarında unuttuğu paradan, muhasebeleştirmediği rakamlar belirtildi.

EKONOMİ BAKANLIĞI SAYIŞTAY’A TOSLADI
Yayınlama: 04.01.2019
1
A+
A-

TURQUALITY® sistemini biliyor musunuz?

TURQUALITY® sistemi, devlet destekli bir markalaşma programıdır. Amacı, global Türk markaları yaratmaktır. Türk malı imajının oluşturulması ve yerleştirilmesi amacıyla oluşturulmuş devlet destekli ilk ve tek markalaşma programıdır. Seçilmiş Türk markaları için bir hızlandırıcı görevi vardır. Marka potansiyeli olan firmalara global bir marka olma yolunda finansal kaynak sağlamaktadır.

Bu destekten yararlanan bir çok dev gibi Türk Sermayeli, sahibi Türk olan, Türk Markası taşıyan şirketler bulunmaktadır. Sorun ise şurada;

Biliyorsunuz bir dönem yabancı yatırımcıların Türkiye’de ki markaları alma sevdası vardı. İşte tam bu süreçte bir çok dev marka yabancılara satıldı. Ekonomi Bakanlığı satılan, sermayesi, sahibi artık Türk olmayan yabancı firmalara, Türk Markasının globalleşmesi için vermiş olduğu TURQUALITY® desteğini vermeye devam etmiştir.!

Örnek vermek gerekir ise Türkiye’nin büyük markalarından biri olan BANVİT 2017 yılında 915 Milyon TL’ye Brezilya Merkezli tavuk üreticisi BRF S.A.’ya satılmıştı. BANVİT satılmadan önce bu destek projesinden yararlanıyordu. BRF bu markamızı satın almış, Ekonomi Bakanlığımız da markamızı satın alan bu yabancı şirkete yardım etmeye devam etmiştir.!

Sayıştay’ın bu durum hakkında raporunda bu verilen desteğin usulsüz olduğu belirtiyor ve sonuç bölümünde  aynen şöyle diyor ’’.. buradaki asıl önemli husus, Türk firmalarına ait markaların, yabancı şirketlere satılması ile birlikte, artık Turquality programının misyon ve hedeflerinde vurgu yapılan “Türk firması” ve “Türk markası” olgusunun sona ermesidir. Zira, Turquality programının hedefi, bu programda açıklandığı üzere, “Türk firmalarının marka bilincini artırmak.” ve “Seçilmiş Türk markaları için bir inkübatör ve katalizör olmaktır…!

EKONOMİ BAKANLIĞI’NDA DAĞITILAN 30 MİLYON TL KREDİNİN BİLGİLERİ YOK

1999 yılında kuraklık, don, dolu, sel ve benzeri afetler nedeniyle ürünleri en az % 40 oranında zarar gören ve durumları İl İhtiyaç Komisyonlarınca tespit edilmiş bulunan çiftçilere yardım etmek amacıyla, Hazine Müsteşarlığı ile T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü arasında bir protokol imzalanmış ve Protokol gereğince Hazine Müsteşarlığı bütçesinde yer alan ödenekten fona  30 milyon TL aktarılmıştır. Bu ödeneği fon adına kredilendirme işini de T.C. Ziraat Bankası yapmıştır.

Sayıştay bu paranın daha önceki yıllarda da akıbetini araştırmış ancak bulamamış. Bu sene tekrar hesapları incelemiş ancak Ekonomi Bakanlığı nezdinde kredilendirme işlemi ile takip eden süreçlere ilişkin bilgi ve belge mevcut olmadığını görmüş.

Doğal olarak bunu sormuş tabi. Ekonomi Bakanlığı cevap olarak bu kredilendirmeyi kendisinin yapmadığını bu yüzde kayıtların kendisinde olmadığını belirtmiş. Bu cevap doğru değil çünkü bu fon hesabı 637 sayılı KHK’nin 37’nci maddesiyle bu hususta her türlü işlemlerin artık Ekonomi Bakanlığınca yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Ekonomi Bakanlığı’na bağlı değil ise o zaman bende sorarım; 2014 yılında bu fon hesabında biriken parayı neden kullandınız?

Sayıştay daha önce bu durumu 2014 yılı raporlarında dile getirmiş, sonuç alamamış.2017 yılı raporlarında ki bu huşu hakkında sonuç bölümü aynen şöyledir ;

· 29.12.2017 itibariyle gerçekleştirilen tahsilâtların ne kadarının anapara veya ferilerine ilişkin olduğuna dair Bakanlık nezdinde kayıt olmadığı,

· Gerek kredi stoku gerekse de kredi geri dönüşlerinin Bakanlık muhasebesinde izlenmediği,

· Fona ilişkin envanter tutulmadığından kullandırılan krediler ve borçlular listesinin bilinmediği ve takip edilmediği,

· Hazine’den alınmış devir listesi bulunmadığı,

· Maliye Bakanlığından, tohumluk kredilerinin tahsiline, takibine, tahsil edilen feri tutarlara, geri ödemenin ne kadar süre devam edeceğine, kalan kredi stokunun miktarına ilişkin bilgi alınmadığı tespit edilmiştir.!

SERBEST BÖLGELER TAM ‘’ SERBEST BÖLGE’’ olmuş!

Kocaeli Serbest Bölgesi,

Kocaeli Serbest Bölgesinin kurulması (KOSBAŞ) yap-işlet-devret modeli ile 09.10.2000 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Sözleşme yürürlüğe girmeden önce ,Bakanlık tarafından Serbest Bölge ilan edilen arazinin büyük kısmının Gölcük depremi (1999) sonucunda sular altında kaldığı belirtilmiştir. Hatta KOSBAŞ sözleşmede olmamasına rağmen bu alanı doldurmuştur.

KOSBAŞ sözleşme imzalandıktan sonra Bölgede faaliyete geçmenin bir ön koşulu olarak 2003-2011 yılları arasında kullanıcılardan gerek serbest bölge mevzuatında gerekse Sözleşme hükümlerinde bulunmamasına rağmen “zemin ıslah/altyapı katılım bedeli” adı altında 12 yatırımcı kullanıcıdan toplam 52 Milyon 552 Bin Dolar tahsilat yapmıştır. Firmalar Serbest Bölge avantajlarından yararlanmak için dayatılan bu parayı ödemiştir. Hatta firmalardan iki tanesi Mahkemeye ‘’haksız zenginleşme’’ nedeni ile dava açmış ancak davaları kaybetmiştir.

Bu konu hakkında Sayıştay’ın raporundaki kısmı aynen aktarıyorum:

“Zemin ıslah/altyapı katılım bedeli” adı altında toplam 52 Milyon 552 bin Dolartahsilat yapıldığı, üstelik bu tutarın sadece 15 Milyon 016 Bin Dolar’lık kısmının dolgu ve zemin ıslah gideri olarak kullanıldığı, dolayısıyla yaklaşık 37 Milyon Dolar fazladan tahsilat yapıldığı ve firma ortaklarına kâr payı olarak dağıtıldığı, KOSBAŞ’ın zemin ıslah bedeli talebinin potansiyel yatırımcılar tarafından önemli bir maliyet kalemi olarak görüldüğü, yatırım konusunda çekimser kalındığı,KOSBAŞ ile Bakanlık arasında imzalanan B.K.İ. Sözleşmesinin “sözleşmenin feshi” seçeneğinin değerlendirilmesi gerektiği, Bakanlık nezdinde yapılan değerlendirmeler sonucunda nihai olarak KOSBAŞ hakkında herhangi bir işlem tesis edilmediği ve bu çerçevede Kocaeli Serbest Bölgesinde faaliyette bulunan kullanıcıların hak ve menfaatlerinin korunmadığı yönündeki değerlendirmemiz devam etmektedir.”

Mersin Serbest Bölgesi,

Mersin Serbest Bölgesi ,Mersin Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. ( MESBAŞ ) adı ile 1986 yılında 836.000 m2 üzerinekuruldu.144 yabancı 470 yerli firma ve 3 Milyar Dolar işlem hacmi ile bu bölgede yer almaktadır.

Bu serbest bölgedeki sorun ise MESBAŞ’ın imtiyaz sağladığı bir firma. Bu firmaya nasıl bir imtiyaz sağlanmış ?

Bahse konu firmaya 1997 yılında liman sahası olarak programlanmış alana (rıhtım üzerine) yaş meyve sebze terminali/deposu inşa edilmesi için Bakanlık onayı ile izin veriliyor, Bu firmaya yine terminaline gelen yükler için kendi işçi ekip ve ekipmanlarını kullanma imtiyazı veriliyor, üstelik deposuna gelen yükler için 1usd/ton bedel ödüyor. Peki diğer firmalar bu işlem için ne kadar para ödüyor ? Tam 6,55usd/ton!!

Kim bu firma ?sahibi kim peki ? Benim de hemşerim ve tanıdığım olan aynı zamanda MESBAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali AVCI! Firması ise CEYNAK!

Sayıştay’ın konu ile ilgili raporundaki sonuç bölümü aynen şöyledir ’’ Sonuç olarak, 2016 yılı için .. firmasına avantajlı tarife uygulanması neticesinde MESBAŞ tarafından net 318 bin 171Dolar gelirin elde edilemediği belirtilmiştir … firması lehine sağlanan tarife indiriminin kaldırılması, hizmet tarifesinin tüm kullanıcılara eşit biçimde uygulanması, gemi ve liman hizmetlerinin MESBAŞ’ın kendisi tarafından yapılması veya kendi sorumluluğu altında yaptırılması gerekmektedir’’

Türkiye'nin siyaset, medya ve gerçekçi haberlerinin yer aldığı haber portalı