Başbakan Yıldırım'ın Başdanışmanı Abdülkadir Özkan yazı için "Utanç vesikası!" nitelemesi yaptı
Sabah Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın, Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan hakkında 2006 yılında kaleme aldığı bir yazı Başbakan Binali Yıldırım'ın Başdanışmanı Abdülkadir Özkan'ın hatırlatması üzerine yeniden gündeme geldi.
Erdal Şafak'ın Sabah'ta yayımlanan “Erdoğan'ın Gömleği” başlıklı köşesinde; dönemin AKP Milletvekili Mehmet Dülger'in yaptığı açıklamalara destek vererek; “Dülger'in dediği gibi, 'Ya Emine Hanım başını açacak, ya Erdoğan adaylığı düşünmeyecek!' Nokta” diye yazdığı ortaya çıktı.
Abdülkadir Özkan, Kopernik Yayınları'ndan çıkan “Erdoğanafobi/Siyasette Erdoğan Korkusu” isimli kitabında, Erdal Şafak'ın 11 yıl önceki yazısını irdeledi.
Özkan, kitabında 2007 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sürecini hatırlatırken şunları yazdı:
“(…) Erdoğan, her zaman ustaca ve başarıyla yaptığı hamleyi dener ve 'millete gitme' kartını oynar. Türkiye'de muhalefetin kriz zamanlarında başvurmakta zorlandığı bu kart, Erdoğan'a siyasal yaşamı boyunca hep kazandıran doğru hamle olacaktır. Gömlek tartışmaları sadece muhalefet partilerinin gündemini işgal etmez. Merkez sağ siyasetin önemli isimlerini bünyesinde barındıran AK Parti içerisinde de rahatsızlık yaratır. Tartışmalar 2006 yılında gazete sayfalarına taşınır. Ancak tartışmaların Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın 'dini tercihleri' etrafında yoğunlaşması Türkiye'nin demokrasi kültürü adına utanç vericidir. Emine Hanımın 'başörtüsü' Erdoğan'ın 'Milli Görüş gömleğini çıkarmadığı' şeklinde yorumlanır. Sabah gazetesi yazarı Erdal Şafak, arşivlerin tozlu raflarında kalan 'Erdoğan'ın Gömleği' başlıklı yazısında adeta muhaliflerin duygularına tercüman olarak şöyle der: (…)”
Başbakan Yıldırım'ın Başdanışmanı Özkan kitabında, Erdal Şafak'ın o yazısını yayımladıktan sonra da şu yorumu yaptı:
"Şafak'ın 'utanç vesikası' olarak kayıtlara geçen bu ifadeleri, bir dönemin şartlarını anlamak için önemli ayrıntılar barındırmaktadır."
"(…) AK Parti'nin DYP kökenli milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger bugün SABAH'ta yer alan açıklamalarıyla, on gün içinde ikinci uyarısını yaptı.
İlkini geçen hafta Habertürk TV'nin Basın Kulübü programında seslendirmişti. Hak ettiği yankıyı uyandırmadığını düşünmüş olmalı ki, SABAH'a özel demeciyle tekrar gündeme getirdi. Ve ikisinde de aynı mesajları verdi. En önemlilerini iki grupta toplamak mümkün:
1-Erdoğan'ın gömleği ve AK Parti'nin kimliği.
2-Bayan Erdoğan'ın türbanı ve Cumhurbaşkanı seçimi.
Birinci gruptaki mesajların satır arasında AK Parti'de derinden derine bir kimlik çatışmasının ipuçları gizli: "Ben nasıl AK Parti'ye DYP ceketimi asıp geldiysem, Tayyip Bey de Milli Görüş gömleğini asıp geldi. Ancak Milli Görüş gömleğini (yeniden) giyip Çankaya'ya çıkmayıisterse, bu olmaz… " Birkaç paragraf sonra: "Partide gruplar arasında kopukluklar büyüdü. Önüme Milli Görüş ilkeleri koyarlarsa, külahları değişiriz." Dülger'in bu sözleri bize Erdoğan'ın geçen yıl "Milli Görüşçü kadrolaşma" iddialarıyla ilgili soruya verdiği yanıtı hatırlattı: "Burası AKParti. Biz artık Milli Görüş gömleğini çıkardık. Ama birileri bize sanki o gömleği zorlagiydirmeye çalışıyor."
Ancak Dülger sanki "zorla" giydirmeye çalışanları değil, o amaçla sistemli çaba harcayan partilileri işaret ediyor gibi. Yoksa neden üstüne basa basa "Tayyip Bey, Milli Görüş gömleğini giyip Çankaya'ya çıkmayı isterse bu olmaz" desin ki? Bu cümlesinin anlamını tam vermek için, Habertürk'teki açıklamalarından bir bölüm ekleyelim: "Cumhurbaşkanı, Milli Görüşgeleneğinden gelen biri olmaz. Olmaması lazım demiyorum, olmaz diyorum!"
Türkiye modeli laiklik
Gelelim, Emine Hanım'ın türbanı ile cumhurbaşkanı seçimi arasındaki ilişkiye. Dülger bu konuda da kesin konuşuyor: Ya Erdoğan aday olmamalı, ya da bayan Erdoğan başını açmalı! Gerekçesi: Çankaya'da türbanlı cumhurbaşkanı eşi Türkiye'yi sarsar!. Bugünkü koşullarda tümüyle doğru bir tespit.
Doğru; çünkü bir taraf türbanı laikliğe karşı tehlike ve siyasal İslam'ın simgesi görüyor. Öbür taraf ise inancın şartı.
Bir taraf toplumu yeniden İslamlaştırma'nın silahı olarak değerlendiriyor. Öbür taraf inanç özgürlüğünün parçası.
İki taraf da mevzilerine sıkı sıkıya sarıldıklarına ve bir adım bile atmaktan ödleri koptuğuna göre, uzlaşmak asla mümkün değil. Dülger'in dediği gibi, "Ya Emine Hanım başını açacak, yaErdoğan adaylığı düşünmeyecek!" Nokta. (…)"