Arşivimizdeki 18 Temmuz 2017 tarihli “AKP’NİN İŞ BANKASI OPERASYONU” adlı haberimizde biz neler söylemişiz…
Dün, dikkat çekici bir haber gündeme düştü: İş Bankası’na şantiye ablukası.
Haberde şu söyleniyordu: Adana’da İş Bankası’na ait 13 şubenin önü, müşterilerin girmesini engelleyecek şekilde kazıldı.
Gerekçe açıktı:
Alacaklarından ötürü edinilmiş olan eski, metruk ve güncel deprem yönetmeliği koşullarını sağlamaması nedeniyle can güvenliğini tehdit eden söz konusu binanın yıktırılmasının uygun olacağı…
İş Bankası gibi köklü bir kurumun şubelerinin önü kazılıyor, mevzuattaki güvenlik standartlarına uymadığı için yıkım kararı alınıyor. Hem de 1 değil, 13 şubesinin birden…
Üstelik, Banka’ya gönderilmiş ne kamulaştırma talebi ne de herhangi bir tebligat var…
Dikkat çekici nokta ise, Seyhan Belediyesi’nin yıkım işlemini durdurmasının ertesi günü, İş Bankası’nın 13 şubesi birden abluka altına alınıyor; Banka’dan yapılan açıklamaya göre “müşterilerin girmesini engelleyecek şekilde” önleri kazılıyor.
Eğer muz cumhuriyeti etkisi hala basın’a erişmediyse, sorulacak iki soru vardır:
1. Köklü bir bankanın, 13 şubesi nasıl ve ne gerekçeyle deprem güvenliği yönetmeliğine uygun olmaz?
2. Eğer böyle bir yıkım kararı varsa, nasıl olur da bankaya herhangi bir tebligat, uyarı, kamulaştırma talebi ulaşmaz.
ABDURRAHMAN DİLİPAK
Ocak 2016′da Akit Abdurrahman Dilipak, hükümeti alenen, İş Bankası’na “el atmaya” çağıracaktı:
“Bu konunun bir an evvel çözülmesi gerek… Bu iş böyle devam edemez… Anayasa değişince yasalar değişirken bu garabetin de bir an önce sona erdirilmesi gerekir… Asıl meselemiz CHP değil, İş Bankası…İş Bankası’nın mali yapısını Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, TBMM, Maliye, BDDK elemeye almak zorunda… Bu konuda başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, TBMM’nin, Başbakanlığın bir inceleme başlatması gerekir. Adalet ve Maliye Bakanlığı’nın konuyu incelemesi gerekir.”
İş Bankası’na el konulmasının, hükümet tarafından çok önceden planlandığı gayet açıktı. Bunu sadece ekonomi uçuruma yuvarlanacak gayesiyle değil, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığındaki ısrarıyla da yapacaktı.
Malum: İş Bankası model olarak İttihat Terakki’nin hazineden aktardığı paralarla kurulan Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’na dayanıyor. İttihat ve Terakki’nin kurduğu İtibar-ı Milli Bankası 1927’de, yarısı büyüklüğündeki CHP’nin kontrolündeki İş Bankası’na geçti.
CHP’NİN HİSSESİ
İş Bankasının sahipleri şöyle: İş Bankası mensupları Munzam Vakfı yüzde 40.15, CHP yüzde 28.09, diğer üçüncü şahıslar ise yüzde 31.76 oranında ortaklar.
Banka halka açık bir şirket ve Sermaye Piyasası Kanunu ile Bankacılık Kanunu’na tabi. Diğer yandan bir anonim şirket olduğundan özel hukuk hükümlerine tabi olup Türk Ticaret Kanunu esaslarına göre faaliyet göstermektedir. Bu nedenle İş Bankası gibi özel bir bankanın TVF’ye devredilmesinin önünde büyük yasal engeller var.
VARLIK FONU
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, 2017’nin Mayıs ayında, Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) toplantısında şöyle konuşuyordu:
“Merkez Bankası, likidite için bankaların menkul kıymetlendirilmiş kredilerini satın alabilir. Banka senetleri Merkez Bankası tarafından sisteme likidite enjekte etme aracı olarak kullanılabilir”
AKP’nin Varlık Fonu’yla neler yapmak istediği, son İş Bankası vakaa’sıyla ortaya çıkmış bulunuyor: Bu VFonu, aracılığıyla bankaların tepesine çökülecek, el konulacak, ve bankaların vatandaşa ya da şirketlere açtığı TL ve döviz kredileri menkul kıymete dönüştürülüp belirli bir faiz karşılığında satışa çıkarılacak. Bu sayede krediler bilançolardan çıkacağı için bankalar yeni kredi verme imkanına kavuşacak. Bu menkul kıymetleri satın alması için Merkez Bankası’na zorunlu görev verilirse, Merkez, kredinin karşılığını ödeyebilmek için taze para basmak zorunda kalacak!
İşte bütün mesele, sanırız, anlaşılmıştır.
AKP’NİN SONU
AKP dünyada bütün neoliberal iktidarların yaşayacağı sonu yaşıyor. Seçim ve oy kaygısıyla; makarna, kömür, hükümet ve transfer harcamalarını artırmak zorunda, ya da, vergileri yukarı çekmek durumunda.
Fakat AKP, vergileri artırmakla iktidarda kalabilmenin mümkün olmadığını biliyor. Ne yapacağı gün gibi açık. Transfer ve hükümet harcamalarını alabildiğince artıracaktır. Başka yolu bulunmuyor.
Bunun için en sık başvurulan araç: Para basmak!
Dediğimiz gibi, dünyadaki vahşi kapitalizmi benimsemiş bütün hükümetlerin yaşadığı sonu yaşıyor AKP.
2001’E DÖNÜŞ
2000 likidite ve 2001 finansal krizinde yaşananlar tekerrür edeceğe benziyor.
Bir farkla, o zaman bankaların içi, özel kesim tarafından boşaltılmıştı. Şimdi ise hükümet, bunu Varlık Fonu ve Merkez Bankası aracılığıyla yapacak!..
Türk Halkı, yeni bir “Bankalar Vurgunu”na hazırlıklı olmak durumundadır.
Arşivimizdeki 18 Temmuz 2017 tarihli “AKP’NİN İŞ BANKASI OPERASYONU” haberimizin görüntüleri