Türk modernleşmesindeki en önemli dönüşümlerden bir tanesi kılık kıyafet konusundaki devrim ile başladı. Atatürk’ün ilk kez Kastamonu’da taktığı şapka ve sonrasında yapılan Şapka Kanunu, 99 yıl önce 25 Kasım 1925’te kabul edildi.
Şapka İktisası Hakkında Kanun” ile TBMM üyeleri ve memurlarına başlık olarak şapka giyilmesi zorunluluğu getirildi. Bu uygulama ile dini kaynaklı giyim farklılıklarının da önüne geçildi.
Şapka Kanunu’nun bilinenin ötesinde dünyada oluşmuş “barbar Türk” algısını yıkmanın önemli bir aşaması olduğuna değinen Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı, “Atatürk bu algıyı daha 1910’da Picardie Manevraları’na giderken ve gittiğinde iki kez görmüş ve iliklerine kadar hissetmiştir. Önce Belgrad istasyonunda küçük çocukların fesli olmasından dolayı ‘barbar Türc’ diye taşlamaları, sonrasında da manevralardaki haklı eleştirilerine Mareşal Foch’un verdiği ’Şu başındaki olduğu sürece seni kimse dikkate almaz’ cümlesi onun bu algıyı kırmasına temel teşkil etmiştir” dedi.
1826’da “Gâvur icadı” denilen fesin 100 yıl sonra kaldırılmasında da temel etkenin Batı’ya karşın Batılı olabilmek olduğunu belirten Elmacı sözlerine şöyle devam etti: “Türkler hakkında Batı’da oluşturulan kötü algının emperyalizmin bir oyunu olduğunu anlayan Atatürk önce görünüşte ‘öteki’ olmamıza neden olan giysiden işe başlamış ve daha sonra Batı’ya kafa tutacak şekilde eğitim ile akıl ve bilim noktasında, çalışkanlık ile de üreticilik ve sanayileşme noktasında Türk milletini çağdaş uygarlık seviyesine ve onun üstüne çıkartmaya çalışmış ve başarmıştır. Kılık kıyafet ile başlayan hukuk ve toplumsal devrimlerle devam eden bu süreç tamamen Türk milletinin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmesini sağlayacak aşamalar olarak görülmüştür.”